ABD'deki kaosun kaynakları
Ülkü, inanç ve ortak tarih, toplumları bir arada tutan önemli üç unsurdur. Aynı hedefin, müşterek inancın ve ortak tarihin çocukları bu değerlerle var olmak için birbirleriyle dayanışma içinde olurlar.
İdealleri, inançları, etnisiteleri ya da tarihleri şu veya bu ölçüde farklı olan toplumları ise güç, ekonomik çıkar ve hâkimiyet tutkusu bir arada tutar. Bu anlamda güç ve çıkar toplumları bir arada tutmakta tutkal görevi yapar.
Devlet nasıl doğdu?
Thomas Hobbes'e göre, doğal halinde insanlar bir anarşi içinde dahası vahşet içinde yaşıyordu. İnsan insanın kurduydu. İnsan, kendisinin kurdu olan diğer insandan korunabilmesi için iradesini devlet adlı bir üst otoriteye devretmiştir.
Hobbes'in mantığıyla devam edildiğinde ise insanı insana karşı korumakla görevli olan (polis) insanın kurdu haline gelince bu defa insan kendini devlet adına hareket eden polise karşı korumak zorunda kalır. İhkak-ı hak denilen gerçek zuhur eder.
Diğer yandan örgütlenmiş siyasi otorite olan devlet yapısı altında yaşayanlar güç zafiyeti ve ekonomik çıkar kaybı yaşadıkları zaman birlikteliklerini gözden geçirmek zorunda kalırlar. Buna uygun şartların olması sorunu daha da büyütür. Amerikan halkı bu yönü itibarıyla gerilime müsait bir toplumdur. Bu ülkede halk muazzam zenginlikleri ve aşırı sefaleti aynı anda, bir arada, yan yana yaşayan insanlardan oluşuyor.
ABD'de meydana gelen protesto, çatışma ve yağma hareketlerini bu bağlamda irdelemek gerekir.
Amerika'da halkı bir arada tutan değerlerin son zamanlarda işlevsiz kalması ve zarar görmesi kaotik bir ortam yaratmıştır.
Amerika gerçek anlamda bir çelişkiler Cumhuriyeti'dir. Alexıs De Tocquevılle'in değerlendirmesiyle ABD'de "Dinciler hürriyete düşman kesilmişler; hürriyet tutkunları dine saldırıyorlar. Aristokratlar ve fikir sahipleri esaretin avukatlığını yaparken, köle ruhlular ve adiler bağımsızlığı savunuyorlar. Dürüst ve aydın insanlar her türlü ilerlemeye karşı çıkarken, hiçbir ilke sahibi olmayan ve vatanseverlikle en ufak ilgisi bulunmayanlar kendilerini medeniyetin yegâne hamileri ve aydınlanmanın öncüleri olarak takdimden çekinmiyorlar".
***
Böyle bir zihniyet üzerine son zamanlarda barışı ve bir arada yaşama iradesini zehirleyen birçok gelişme daha ilave edilmiştir. Bunların belli başlılarını şöyle sıralamak mümkündür:
ABD'de gelir dağılımındaki kötülük had safhadadır. Beyazlar ile zencilerden benzer işlerde çalışanlar arasındaki gelir farkı bazı yerlerde 50 bin doları aşmaktadır. Amerika'daki öfkenin ekonomik temelleri var.
Ölüm karşısında bile insanlar eşit değiller. Virüs kapma dolaysıyla ölenlerin %60 siyah diğerleri beyazdır. Eşitsizlik var.
Covid 19'la mücadele adı altında kısıtlanan hak ve özgürlüklerin halk üzerinde büyük bir travma yaratmıştır. Bu travma ayaklanmada belirleyici olmuştur.
Salgın dolayısıyla milyonlarca kişinin işsiz kalması sonrası ortaya çıkan yaşam zorlukları insanlara kaybedecekleri pek fazla bir şey bırakmamıştır. Bu durum da insanı dünyaya bağlayan bağları zayıflatmıştır.
Amerika'da halkın bilinçaltında tarihi olarak birikmiş olan Siyah- Beyaz çelişkisi zor yaşam şartlarında çok daha belirgin bir hale gelmiştir.
Trump yönetiminin sert, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı ve ötekileştirici siyasi tavrı potansiyel memnuniyetsizlik biriktirmiştir.
Polisin, herkesin gözü önünde göstere göstere siyah bir şahsı boğarak öldürmesi bardağı taşıran son damla olmuştur. İnsanlarda, polisin, bu davranışına karşı koymaktan başka yollarla değiştirilmesinin imkânsız olduğu kanaati oluşmuştur.
Polisin bu tavrı ırkçılığın Amerikan toplumunu kırılgan yaptığını ufak bir kıvılcımın ülkeyi kargaşaya götürdüğünü ortaya koymuştur.
Polis şiddeti, Amerikan vatandaşlarını ortak çıkarlara, devlete, ilkelere ve barışa bağlayan bağları zayıflatmıştır.
ABD'deki kuralsız şiddeti güvenlik sorunu değil adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık ve ekmeksizlik tetiklemiştir.