ABD'de talimatla yorum yapanlar ve Türkiye'deki uzantıları!
Amerika’da ciddiye alınan üç önemli suç vardır: Yalan söylemek, vergi kaçırmak ve açık çek vermek. Bu fiiller esasında dünyanın diğer ülkelerinde de suç sayılmaktadır. Ancak yalan söylediği için Başkanlıktan olan, vergi kaçırdığı için Başkan vekilliğinden istifa ettirilmiş olan tek ülke Amerika’dır. Başkan Clinton bile bu yüzden özel yaşamıyla ilgili bütün ayrıntıları halkla paylaşmak zorunda kalmıştı.
Amerika, ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda bile yöneticilerin halka yalan söylemesini uygun görmüyor. Amerika, halkın manipüle edilmesini uygun görmüyor. New York Times, Afganistan ve Irak’ın işgali öncesi televizyonlara çıkarılan 75 emekli subayın tamamen Pentagon’un talimatları doğrultusunda hareket ettiğine, hatta bizzat dönemin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’ten emir aldığının belirlendiğine ilişkin bir yazı yayımladı.
Pentagon yanlısı hizmetlerinin karşılığında bir şirketin yönetim kurulu üyesi olan ya da kendilerine ait lobi şirketleri bulunan generallere ihalelerde “kolaylık” sağlandığı tespit edildi. Pentagon’la “yakın ilişki” içinde olan generaller arasında ne zaman Irak ve Afganistan konusunda bir olumsuz gelişme yaşansa Rumsfeld, generalleri Pentagon’a çağırıp, “Hemen ekranlara çıkıp tam aksi yönde yorumlar yapacaksınız” demiş. Rumsfeld ile generallerin tam 18 kez başbaşa görüştüğü tespit edilmiş.
Generaller, ekranlara çıkmadan önce Pentagon’a mail gönderip, “Lütfen üzerine vurgu yapılması gereken konuları ve anlatmamamız gereken şeyleri belirtin” diye danışıyormuş. Generaller yorumlar için TV kanallarından da yayın başına 500 ile 1000 dolar arasında değişen ücretler almış.
Bir dönem Fox TV’de askeri uzman olarak çalışan emekli subay Robert S. Bevelacqua, “Sırtımızdan ellerini sokup parmaklarıyla ağzımızı oynatmaları gibi bir şeydi” diyerek generallerin Pentagon tarafından kukla gibi kullanıldığını itiraf etmiş.
ABD yönetimi iç kamu oyunu, özellikle askeri işgaller ve dış saldırılar konusunda emekli generalleri ikna ederek yönlendiriyordu. Dünya kamu oyunu yönlendirme görevi ise CIA’nın payına düşüyordu. Her ülkenin içinde bulunan Amerikan yanlısı diplomat, akademisyen ve gazeteciler -dolar, ihale ve kariyer karşılığı- kullanılarak ABD’nin politika, strateji ve niyetleri konusunda dünya kamuoyu yönlendirilmiştir.
Nitekim Irak’ın işgali öncesi ve sonrasında ABD’li yetkililer bu amaç için gazeteci ve televizyonculara yüz milyonlarca dolar dağıttıklarını açıklamışlardı. Bu paradan Irak’ta Türkiye’nin kayıtsız/şartsız ABD ile işbirliği yapmasını isteyen yüzlerce gazetecinin yararlandığı da bilinmektedir. ABD’nin Türkiye’nin Irak’la ilgili dış politikasını Dubai anlaşmasıyla bir milyar dolar bağışla satın almaya çalıştığı bilinmektedir. Bu amaçla Türkiye kamuoyunu ABD çıkarları doğrultusunda yönlendirenlerin bunu vicdanlarının gereği olarak yapmadıklarını iyi anlamak gerekir. Bu vesileyle yakın bir zaman içinde karşılaştığım bir duruma değinmek istiyorum: CNNTürk’te “Tarafsız Bölge” adlı programda, yönetici Ahmet Hakan’a “Şu Amerika’yı beraat ettirme psikolojisini tartışalım” dediğimde Türkiye’nin eski Dışişleri Bakanlarından birisi “evet ABD’yi beraat ettirmeye çalışıyorum. ABD düşmanı olmanın yararı yok” deyivermişti.
Amerikan uşaklığı yapmak gibi ABD düşmanlığı yapmak da yanlıştır. Bizim zaten böyle bir tutumumuz yoktur. Ancak herkesin, herkesten önce de Türkiye’yi temsil durumunda olanların, bir tek davranış biçimi olabilir. O da her anlamda yalnızca Türkiye’nin çıkarlarının dostu olmaktır. Türkiye’nin çıkarlarına saygı gösteren ABD politikaları elbette desteklenebilir. Açıkça Türkiye çıkarları aleyhine olan ABD politikalarını şu veya bu gerekçelerle körü körüne desteklemek ise Pentagon ya da CIA’nın tezgâhından geçenlere özgü davranış biçimidir. ABD yönetiminin bunu içeride ve dışarıda nasıl başardığını yayınlanan son belgeler göstermektedir.