ABD’de Rumlar ve Ermeniler çok keyifli
Bu yazıyı Başbakanın memleketi güllük gülistanlık hale getirdiği yolunda İstanbul’da yaptığı konuşmayı dinlerken yazdım. Anladığım kadarıyla kendisi başka bir Türkiye’de yaşıyor. Etin 35 liraya, domatesin 5 liraya çıktığından haberi yok. Zaten piri Turgut Özal da yoksulları değil zenginleri severdi. Türkiye, o ve onun gibiler yüzünden bu hale geldi oysa ki.
Türk basını o kadar sinmiş ki anlattıklarının gerçek olmadığını ve tersini yazan ya da yazmaya cüret eden bir avuç yürekli gazeteciye de hayat cehennem ediliyor. O, onları düşman biliyor ama farkında değil gerçek dostları onlar. Unutmasın dost acı söyler.
Allah’tan, üzerine ölü toprağı dökülen, hakaretle aşağılanmaktan hoşlanan halkın yerine dışarıdan bazıları bizim için çalışıyor. Biz, bizim işlerimizi hep birilerinin yapmasını bekleriz ya. Bu da öyle bir şey. Onlar bizim ülkeyi kimin yöneteceğini, yasalarımızın nasıl olacağını, sınırların, etnik azınlıkların, silahlı kuvvetlerin ve terfilerin ne şekilde kimlerle yapılacağına zahmete girip karar veriyorlar. Şimdi anlatacaklarım bu fasıldan
Geçen hafta Washington’u ziyaret eden Türk-Amerikan dostluk heyetinin temaslarını anlatmak istiyorum. AKP Genel Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu başkanlığındaki heyetin burada bulunuşu inanın tam bir fiyaskoydu. Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi randevular falan fos çıktı.
ABD Kongresi’nde temas ettikleri kişiler Türkiye’nin dostları grubundaki birkaç milletvekili. Türkiye’ye karşı olan milletvekili ve senatörler ise randevu vermediler. Bahane de Kongre’nin seçim nedeniyle tatile girecek olması. Yani ABD’de Kasım ayında seçim olacağını bilmeden mi geldiler acaba?
Tabii Musevi lobisinden de randevu alamamışlar. Aynı Cüneyt Zapsu’nun gelip de Cumhuriyetçilerin düşünce üreten kurumunda “Erdoğan’ı saf dışı etmeyin, aman ha kullanın” sözleri benzeri lafları Kınıklıoğlu da etmiş. Bu kez Erdoğan’ın takas değeri olmadığı için Kınıklıoğlu Türkiye’yi kullanın diyebilmiş.
Onlar Washington’da iken 2 önemli tasarı Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’na geldi. Biri oylandı geçti, öbürü oylama kuyruğunda. İlki Kıbrıs’la ilgili HR 1631 sayılı tasarı, ikincisi meşhur HR 252 sayılı Ermeni soykırımı karar tasarısı. Ermeni tasarısı Kongre tatilden çıkınca oylanacak tasarılar arasında. Temsilciler Meclisi, eski kadrosu Kasım sonu ve Aralık ayında toplanıp yeni seçilenler Ocak ayı sonunda toplanana kadar bir dizi tasarıyı oylayıp kabul edecek.
Temsilciler Meclisi Genel Kurul takvimine Ermeni soykırımı tasarısının sokulması basında yok. Washington’da görevli bir diplomat, ben bu konuları sorgularken haberleri olmadığını gece yarısı aniden oylandığını söyledi. Doğru ya, lobi şirketini arayıp biz oylama yapıyoruz haberiniz olsun demeleri gerekirdi. Kıbrıs tasarısı 18 Eylül’de, Ermeni tasarısı da 22 Eylül’de programa alınmış.
Şimdi bunlar yasa değil karar tasarısı, önemi ne diyebilirsiniz. Kıbrıs tasarısı ABD’de yaşayan Rumların Türkiye aleyhine ABD mahkemelerinde dava açmalarında kullanacakları temel bir kanıt. Unutmayın, Kıbrıs dışında en fazla Rum’un yaşadığı ikinci yer ABD. Ermeniler nasıl Türkiye aleyhine açacakları davalara temel için soykırımı karar tasarısını istiyorsa, Rumlar da aynı...
Heyetin toplantılar sonrası düzenlediği basın toplantısı da ayrı bir festival. Heyette bulunan CHP’li Emrehan Halıcı ile MHP’li Mithat Melen, sık sık ne kadar uyum içinde olduklarını vurguladılar. Sanki arkadaşlar muhalefet partisi değil de iktidarın koalisyon ortağı gibiydiler. Sorulan sorulara verdikleri yanıtlar akıl alacak gibi değil. Hepsi AKP ağzıyla konuştu.
Heyet başkanı Mayıs ayında yaptıkları ziyaretten daha iyi olarak durumu değerlendirdi. Nasıl anladı ki? Bence durum Mayıs ayından iki kat kötü. Hep konuşulan konular, İran ve İsrail ilişkileri. Evet, sevgili okurum, Erdoğan kendi pembe dünyasında yaşarken dünya kıpkırmızı, farkında değil...