ABD'de aslında neler oldu?
Merakla beklenen Beyaz Saray'daki görüşme gerçekleşti.
Kameralar önünde enteresan hareketler ve saçmalıklar yapan, yapma potansiyeli taşıyan ABD Başkanı Trump, bir krize yol açmadan günü tamamladı.
Görüşmeyi analiz ettiğimizde çarpıcı detaylara ulaşıyoruz.
Madde madde gidelim.
MHP'li isim de oradaydı
Trump ile görüşen heyetin içinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Aksu da vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışı gezilerine MHP'li isimleri de götürüyordu ama devlet başkanları ile görüşme noktasında onları dahil etmiyordu.
Trump ile karşı karşıya oturulan masada Erdoğan'ın hemen iki yanında MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Aksu diğer 2 yanında ise Mahir Ünal oturuyordu. Bu durum bir ilkti.
Senatör Graham'ın dönüşü
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham…
AK Parti'nin yakın döneme kadar sıcak bir temasının olduğu isim. İlişkiler o kadar iyiydi ki Türkiye'ye gelip özel olarak Erdoğan ile görüşme bile yaptı. ABD Temsilciler Meclisi'nde çok defa Türkiye'nin lehine çıkışlarıyla biliniyordu. Ancak Barış Pınarı Harekatı'yla birlikte doğrudan Türkiye'yi hedef almaya başladı. Hükümete yakın medya da kısa bir süre öncesine kadar el üstünde tuttuğu Graham'ı sert bir şekilde eleştirdi.
Ama Erdoğan'ın yaptığı son ziyarette Graham'ın gönlü alınmış gibi gözüküyor. ABD Senatosu'na taşınan "Ermeni soykırımı resmen tanınsın" şeklindeki yasa tasarısı Meclis'e gelmeden bloke edildi. Hem de Senatör Graham tarafından.
Graham konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Kısa süre önce Türkiye'nin askeri operasyonundan dolayı Suriye'de karşılaştığımız sorunlar hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump ile görüştüm. Umarım Türkiye ve Ermenistan bir araya gelebilir ve bu sorunu (1915 olaylarını) ele alır. Senatörler tarihi yeniden yazmamalı ve onu olduğundan farklı göstermemeli" ifadelerini kullandı.
PKK'yı yine ABD'ye anlatmaya çalıştık
Türkiye, kendisini uluslararası arenada ifade etmekte zorlanan bir ülke. Çünkü dedikleri dikkate alınmıyor, alınmak istenmiyor.
Bunun en büyük sebebi de yıldan yıla değişen iç ve dış politika yaklaşımları.
Erdoğan'ın, Trump ile görüşmesinin ana gündem maddesi yine PKK terörüydü.
Görüşmede, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un önündeki kitapçığa bakarsanız, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak.
Epey kalın bir şekilde hazırlanan kitapçığın içinde, Türkiye'nin terörizmle mücadelesi anlatılıyor.
Tahmin edersiniz ki toplantıda, PKK terörünün Türkiye'de ne gibi eylemler yaptığı ve devleti ne şekilde hedef aldığı üzerinde duruldu. Sonrasında konu PYD'ye getirilip, bunlar PKK'nın Suriye uzantısı ifadeleri kullanıldı.
Diyeceksiniz ki, "Bu kadar zamandır bu konular mı konuşuluyor?"
Bu kadar zamandır bu konu konuşulamıyor, daha doğrusu ABD tarafına anlatılamıyor.
Çünkü çözüm sürecinde PYD'li teröristlerin Türk hastanelerinde tedavi altına alınması, Suriye'de PYD ile ortak operasyona çıkılması, PYD elebaşını "devlet başkanı" gibi Türkiye'de ağırlanması sürekli karşımıza çıkıyor.
ABD'li muhataplar "PYD şimdi mi kötü oldu" yaklaşımıyla süreci dallanıp, budaklandırıyorlar.
Haliyle, Türkiye de 40 yıldır uğraştığı bölücü terörü tekrar tekrar anlatmaya çalışıyor.
Serkan Gölge mesajı
ABD başkanı Trump, konuşmasının başında şunları söyledi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Serkan Gölge'yi serbest bıraktığı için teşekkür ederek başlamak istiyorum. Kendisi gözaltındaydı. Bu güzel bir jest."
Trump, benzer açıklamayı da Rahip Brunson'ın serbest bırakılması sonrasında yapmıştı.
Bu durum; Türkiye'de yargı kararlarının bağımsız alınmadığının ABD Başkanı üzerinden itirafı ve meşrulaştırılmasıdır. Çünkü, Trump'ın hem Brunson hem de Serkan Gölge açıklamasına hiçbir düzeltme yapılmadı.
Mektup iadesi
Erdoğan, merakla beklenen mektup skandalını, "Sayın Trump'a mektubu takdim ettim" diyerek geçiştirdi, Trump'tan da bir açıklama gelmedi. Türkiye'nin itibarı ne yazık ki kurtarılamadı. Yüzüne çarpılmadı, ifadeler eleştirilmedi, tepki gelmedi sadece "takdim" geldi!
Trump'ın bir diğer önemli sözü de hükümete yakın gazetecinin soru sormasından sonra geldi. "Gazeteci olduğunuza emin misiniz?" dedi. Bu sırada Türkiye'ye yakın senatör Graham, "Zaten başka türlüsü kalmadı" diye ekleme yapıyor ve salonda gülüşmeler…
Sonuç
AK Parti cephesi ve medyası her Trump görüşmesinden sonra olduğu gibi "zafer" yorumları yapsa da durumun hiç de öyle olmadığını bir kez daha gördük.
PKK'nın terörist bir örgütlenme olduğunu anlatmaya çalışıp duruyoruz. S-400'ler konusunda ABD'nin isteklerini dinledik bir de üstüne Patriot alma söz verdik.
FETÖ elebaşı hakkında gelişme yok,
PYD hakkında gelişme yok,
Suriye'nin kuzeyi ile ilgili gelişme yok,
Mektup için özür ya da düzeltme yok,
Bu nasıl bir zafer?