ABD ve İran hattında Hürmüz Boğazı

İran'ın coğrafi konumu açısından stratejik bir noktada yer alan Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi'ne kıyısı olan ülkelerin açık denizlere ulaşabileceği ve petrol taşımacılığı yapabilecekleri tek koridordur. Dünya ham petrol taşımacılığının 1/3'ü olan ortalama 16,8 milyon varil ve sıvılaştırılmış gaz taşımacılığının 2/3'ü her gün Hürmüz Boğazı'ndan geçerek dünyanın çeşitli yerlerindeki alıcılara ulaştırılmaktadır. İran ise dünya ham petrolünün %4'ünü üretmekte ve her gün dış ülke alıcılarına günde ortalama 2,7 milyon varil ham petrol ve 330 bin varil doğal gaz ihraç etmektedir.

Bilindiği gibi petrol, doğalgaz ve diğer enerji kaynaklarının hacim olarak büyüklüğü küresel ölçekte gerek ekonomik, gerekse askeri açıdan geniş bir alanı etkilemektedir. Bu itibarla enerji kaynaklarının taşımacılığı yalnız bölge ülkelerini değil, tüm dünyayı da ilgilendirmektedir. İran'a göre İranlılar, bölgede mezhep yönünden sayısal olarak azınlık teşkil etse de kontrolleri altındaki Hürmüz Boğazı'nın stratejik konumu açısından çoğunluğa sahip olduklarına inanmaktadırlar.

Aşağıdaki şekilde görüleceği gibi; deniz yoluyla taşınan ve boğazlardan geçen günlük 52,9 milyon varil ham petrolün 16,8 milyon varili Hürmüz Boğazı'ndan geçmektedir. Hürmüz Boğazı İran dâhil Kuveyt, Suudi Arabistan ve Irak'tan petrol ve ayrıca Katar'dan da doğal gaz ihraç edilmesinin tek çıkış yolu olması sebebiyle İran'ın bölge üzerindeki stratejik konumunu güçlendirmektedir.mengu-001.jpg

İranlı yetkililer, Körfez ülkeleri başta olmak üzere Azerbaycan ve Afganistan'daki petrol sevkiyatının büyük bir bölümü ile Yemen-Cibuti arasında yer alan Bab-el Mendeb Boğazı'nın İran destekli HUSİ'lerin denetiminde olması sebebiyle tüm bu ülkelerdeki petrol akışının kendi kontrollerinde olduğunu zaman zaman iddia etmektedirler. Bu bağlamda deniz yolu ile ana boğazlar arasında önemli bir konumda olan Süveyş Kanalı'nın da geçiş anahtarı Bab-el Mendeb Boğazı'nın kontrolü altındadır. Diğer bir ifade ile İran bir bakımdan Akdeniz, Kızıl Deniz, Basra Körfezi (Arap Körfezi diye de bilinir) ve Hint Okyanusu'ndaki enerji akışının denetlenmesinde söz sahibi olmaya çalışmaktadır.

Bu durum karşısında ABD ve müttefikleri İran'ın bölgede nüfuz ve etkinliğini asgariye indirebilmek için çeşitli yollara başvurmaktadırlar. ABD'nin, Obama döneminde İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan çıkma kararının ardından İran'a ambargo ve petrol yaptırımı uygulamaları iki ülke arasında mevcut olan gergin ilişkileri daha da artırmıştır.

Geçen hafta körfezde ham petrol taşıyan tankerlere yapılan saldırılar ilk değildir. Her ne kadar İran bu saldırıları üstlenmese de bu saldırılarla eş zamanlı olarak İranlı yetkililerin zenginleştirilmiş uranyum stokunun 300 Kg'ı geçeceğini ve nükleer anlaşmada limitin aşılacağı şeklindeki açıklamaları ve 27 Haziran tarihine kadar müddet vermeleri ABD'nin çok sert tepkilerine yol açmıştır. Buna ilave olarak, iki gün önce İran Devrim Muhafızları birliklerinin Hürmüz Boğazı yakınında ABD hava kuvvetlerine ait RQ-4A Global Hawk tipi insansız hava aracını füzeyle düşürmeleri, Amerikalıların İran'a karşı ciddi bir tavır almalarına ve hatta savaş açma tehdidinde bulunmalarına yol açmıştır.

Amerikan Newsweek'e göre; ABD askeri yetkililerinin İran'a karşı başlatılması öngörülen muhtemel müdahale ile ilgili ciddi çalışmalar yaparken Başkan Trump'ın herhangi bir sebep ileri sürmeden "dur emri" vermesi farklı yorumlara yol açmıştır. ABD bölgede gerekli tedbirleri almasının yanı sıra Hürmüz Boğazı'nın Suudi Arabistan kıyısında da 5. filoyu bekletmektedir.

Amerikalılara göre İran bölgede kriz yaratarak şantaja dayalı politikalar uygulamaktadır. Nükleer anlaşmasında da İran tarafından aynı yöntem uygulandığını ileri sürmektedirler. İran yetkilileri her ne kadar ABD'nin baskılarına teslim olmayacaklarını ifade etseler de, Amerikalıların İran'a uyguladığı ambargo sonucu İran Tümeni dolar karşısında aşırı şekilde değer kaybetmiş ve İran'ın ithalat sektörü büyük ölçüde zarar görmüştür.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani "Ambargo sonucunda İran petrolünün kesilmesi, bölge petrolünün de kesilmesi demektir" yönünde ifadelerde bulunmaktadır. Öte yandan İran Devrim Muhafızları da "İran'ın petrol ihracatı engellenirse Hürmüz Boğazı'ndan dünyanın diğer noktalarına geçişine izin vermeyeceğiz" şeklindeki açıklamaları da ortamı iyice germektedir.

Sonuç olarak; ABD'nin dünyada öngördüğü politikalarını gerçekleştirmek için zaman zaman uluslararası hukuku hiçe sayarak farklı bölgelerde oluşturduğu baskı unsurları ile birlikte İran'ın Hürmüz Boğazı'nın kapatılacağı yönündeki tehditleri dünya barışı adına engellenmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları