ABD taşeronluğunda sınır yok!..

Irak eski Başbakanı Allavi’nin Ankara’ya yaptığı ziyaret gerçekten oldukça kritik idi. Bölgedeki tüm gelişmelere bağlı olarak bu önemli ziyaretin perde arkasını Dışişleri kaynaklarından dün sizlere aktarmıştım. Bugün ise sizlere, Allavi’nin ziyareti ile birlikte başkentin diplomatik ve güvenlik koridorlarına düşen son kulisleri ileteceğim. Ama, ne olup bittiğini daha iyi anlatabilmek adına açık istihbarat kaynaklarından iki fotoğrafa öncelikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum..
Birinci kare (basından):
ABD Başkanı Obama, İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinden önce Amerikalı emekli generaller Washington Post’a tam sayfa ilan verip önemli bir uyarıda bulundular; “Sayın Başkan, ABD ordusu dünyadaki en heybetli askeri güçtür. Fakat her meydan okumanın askeri bir çözümü yoktur. Biz ya da müttefiklerimize saldırı olmadıkça, savaş son seçenek olmalıdır. Cesur askerlerimiz sizden onları zorlukla dolu yola göndermeden önce tüm diplomatik ve barışçıl seçenekleri tüketmenizi bekliyor. NÜKLEER SİLAHLI bir İran’ı önlemek haklı olarak sizin önceliğiniz ve kırmızı çizginiz. Neyse ki, diplomasi henüz tükenmedi ve barışçıl çözüm hâlâ mümkün. Şu anda askeri bir harekat sadece gereksiz değil aynı zamanda hem ABD hem de İsrail için tehlikeli. Sizi İran’la savaş seçeneği baskısına direnmeniz için uyarıyoruz.”
İkinci kare (basından):
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama’dan tam destek sözü aldı. Beyaz Saray’da gerçekleşen zirve sonrası bir açıklama yapan Obama, “Amerika Birleşik Devletleri her zaman İsrail’in arkasını kollayacak” ifadelerini kullandı. İran’ın nükleer silah edinmesinin “kabul edilemez” olduğunu söyleyen Obama, ancak ABD’nin bu konuda tüm kapıları açık tuttuğunu ifade etti. Obama ayrıca “ABD her zaman İsrail’in arkasını kollayacak” dedi.
Şimdi tekrar Pazartesi gününe dönelim. Allavi, Ahmet Davutoğlu ile görüşürken Başbakanlıktan, Tayyip Erdoğan’ın 28 Mart’ta İran’a gideceği ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’la görüşeceği duyuruldu. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta ise Erdoğan’ın 26-27 Mart’ta Güney Kore’deki ‘Nükleer Zirve’de Obama ile görüşmesi ve arkasından İran’ı planlaması.
Tekrar başa dönelim. Allavi’nin Ankara ziyareti ile birlikte dış politika ve güvenlik koridorlarında konuşulanlara geçelim:
“Türkiye, Bağdat’tan kaçan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi ve Irak Başbakan Yardımcısı Salih Mutlak’tan vazgeçti. Artık Haşimi ve Mutlak ile iş yapılmayacak. Bu nedenle Irakiye lideri Allavi ile gerçekleştirilen toplantıda neler yapılacağı konuşuldu. Önümüzdeki dönemde Irak’ta yeni bir hükümet oluşumu için çalışılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Mart’ta İran’a yapacağı ziyarette de bu konu gündeme gelecek. Bir anlamda AKP, İran yönetimi ile Irak’ta yeni hükümet oluşturulsun diye müzakere yürütecek.”
Kulislerdeki şu iddialara daha da dikkat etmek lazım:
“ABD ve İsrail, İran’a saldırı stratejisinden vazgeçmiş gözüküyor. Bu kararın perde arkasında, İran’ın geçtiğimiz günlerde atom bombası yapması ve bu atom bombasını denemesi var. Bunun üzerine ABD ve İsrail, artık İran’a saldırmaya cesaret edemiyor. Bunun için izlenecek yeni stratejinin ana başlığı İran’da yönetimi değiştirmek. Bunun için de İran’da iç karışıklık çıkarmayı planlıyor. Önümüzdeki dönemde İran’ın kuzey batısında yer alan Azerbaycan kökenli İranlılar ayaklandırılacak. Bu yüzden İsrail’in Azerbaycan’a ilgisi arttı”.
Meteoroloji hâlâ “kar yağışı var” diyor ama Mart ayı oldukça sıcak geçecek gibi gözüküyor.
Tayyip Erdoğan’ın İran ziyaretinin gündemi çok faklı olabilir...
Ben kareleri art arda sıraladım.
Ne yazık ki kurgusu size kaldı!..


MİT yeniği

Suriyeli albay Harmuş’un kaçırılarak Suriye’ye götürülmesi olayına adı karışan MİT mensubunun soruşturulmasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hiç beklemeden izin verdi. Böylece değiştirilen MİT Kanunu’nun ilk uygulaması gerçekleştirildi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 2’si emekli 4 üst düzey MİT görevlisinin KCK soruşturmasında ifadeye çağrılması sonucu yaşanan krizde ne olmuştu?..
AKP iktidarı, adı geçenlere kalkan olmuştu. Özel yetkili savcılık kanun değiştikten sonra bu isimler için soruşturma veya ifadeye çağırma izni istedi mi?
Hâlâ bu yönde bir haber duymadık.
Peki, öyle ise krizin yaşandığı ve Başbakan’ın ikinci ameliyattan sonra Kısıklı’da tekrar dinlenmeye çekildiği günlere dönelim.
Güvenilir kaynakların iddiası o ki;
Başbakan hasta yatağından Adalet Bakanı’na “Hakan Fidan’ı bırakın, diğer 4’ü ifadeye gitsin” der. Adalet Bakanı da HSYK’dan bir uzman ile birlikte soluğu Kısıklı’da alır. Uzun “arz” dan sonra Tayyip Erdoğan ikna olur. Hakan Fidan ve diğer 4 MİT’çinin koruma kalkanı devam eder.
Sizce bu işlerde bir “MİT yeniği” yok mu?..

Yazarın Diğer Yazıları