ABD Suriye'den çekilirken neyi götürdü?..
Son günlerde Ortadoğu'da yaşananların hangisi önemli acaba?.. Türkiye'nin Suriye'deki operasyon çabaları mı, Amerika'nın Suriye'den çekilme hazırlığı mı?.. Fransa'nın orada kalma kararı mı, ABD gidince İsrail'de başlayan panik mi yoksa İran liderinin Türkiye ziyareti mi?..
Dünyanın ve insanlığın huzuru açısından en şaşırtıcı olan IŞİD'in "yenildi"ği iddiasıdır aslında...
Nerden ve nasıl çıktı IŞİD, işgal kaosundaki hakimiyetine rağmen nasıl enterne edildi ve bir anda nasıl ortadan kayboldu acaba?..
İşte geçmişteki vahşet acılarını da unutmayarak bu karanlık kuşkunun üzerinde ısrarla durulmalı... Daha önce de bu köşede dikkat çekmiştik;
"Bunalımlarına bombalı kuşak bağlayanlar ve beyinleri dumanlıyken 'intihar eylemcisi' yapılanlar daha önce de çıktı insanlığın karşısına!.. Ya uyuşturularak (!) ya da paraya boğularak!!!
Kendi dünyalarında yaşamayanlar ve başka hayallerin peşinde kullanılan kiralık 'lejyoner', zavallılardı onlar... Vurulanın da tıpkı vuran gibi 'kurban' olduğu bir zulüm sisteminin 'terörist' kılığındaki figüranlarıydı onlar!..
Sözde 'Selefi' ideolojisinin militanları kılığında da, insanlığa zulüm için kandırıldılar, kiralandılar, kullanıldılar... Yani öldürdüler ve sonunda birçokları gibi nihai sondan kurtulamayarak öldüler!..
Simsiyah kıyafetleri, ürkütücü ve ilginç çehreleri, insanlıktan çıkmış öfke ve vahşet dolu davranışlarıyla özellikle Irak sokaklarında katliam yaparken 'El Kaide' kılığında da dolaştı onlar..."
Yüzbinlerce Müslüman niçin öldü?..
Defalarca vurguladık, IŞİD diye bir örgüt yok aslında... O katliam ordusu, saflarını genişletmiş El Kaide türevinden başka bir şey değildi...
Daha önce Bağdat'ta, Musul'da, diğer Irak kentlerinde, yıllar boyu çatıştılar, "Alevi- Sünni" çatışması çıkardılar ve ne yazık ki on binlerce sivili de acımasızca katlettiler ama kuşkunun merkezinde olmaktan da hiçbir zaman kurtulamadılar...
Bu yılın başında, bu köşede yeralan şu saptama da işte bu yüzden geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyecek;
"Irak'ta; Körfez Savaşı ve sonrasında, özellikle de Saddam Hüseyin'in idam edilmesinin ardından en az 1 milyon insanın katledilmesi olaylarında onlar da Usame Bin Ladin'in adamları olarak sahaya sürüldüler ve kara giyinmiş cellatlar olarak kullanıldılar..."
"Kullanıldılar" saptamasına dikkat!.. Asıl mesele o...
Çünkü El Kaide, son olarak "IŞİD" kılığında en çok da Suriye cehenneminde palazlandırılınca insanlığın midesini bulandıran, "vahşet" deyimine bile rahmet okutan barbarca eylemler tüm dünyada şaşkınlık yaratmış ve dehşet uyandırmıştı...
"Tüm dünyada" dedik, çünkü El Kaide ve IŞİD kılığında piyasaya sürülenler Avrupa ülkelerinde bile kamyonları, otobüsleri kalabalıkların arasına sürdüler, metrolarda, havaalanlarında "intihar saldırıları" yaptılar, sokaklarda rastgele ateş ettiler ve masumları katletmekten çekinmediler... O eylemlerin hepsi göstermelikti aslında!!!
"Yalnız Müslümanları öldürmüyoruz bakın, Hristiyanlara da eylem yapıyoruz" takiyesiydi o saldırılar!!!
Ve asıl saptama, ABD ve emperyalizm bilerek durdurmadı Selefi kılığındaki işgal taşeronlarını!..
Demokrasi havarisi kesilen ABD ve Avrupalılar, şeriatçı kılığındaki teröristler Müslümanları topluca katlederken şu soruya nedense yanıt vermediler;
"Bir insan, bir başka insanı acımasızca yöntemlerle, yani kafasını-kolunu keserek, canlı canlı yakarak, demir kafeslerin içinde havuzlarda boğarak ya da binalardan aşağıya atarak nasıl katledebilirdi acaba?.. Hem de tekbir getirerek?.."
IŞİD yenildi mi, pusuda mı?..
İnsanın kanını donduran bu sorulara yanıt veren reçetelerde yazılanlar her yerde çıktı insanlığın karşısına!.. Güneydoğu'da operasyona uğrayan PKK mağaralarında, Orta Doğu'da El Kaide ve IŞİD kamplarında ve Suriye'de PYD/YPG tünellerinde çok kez kameralara yansıdı o nesneler;
Esrar, eroin, kokain, sentetik "uyuşturucu"lar, yani militanları kan bataklığının sözde korkusuz siperlerine gönderen "cesaret hapları!!!"
Peki, ağır silahlarla birlikte kim verdi o hapları teröristlere acaba?..
Evet; El Kaide/IŞİD tartışmalarında pervasızlığın perde gerisindeki zavallılık da derin bir kuşku içeriyor...
Bir insanın bir başka insanı; hem de utanmadan "tekbir" getirerek, kolaylıkla, gülerek-sırıtarak katledebilmesinin başka tarifi, dayanağı, gerekçesi olabilir miydi acaba?..
Müslümanlar katledilirken kimse sormadı bu soruyu?..
Velhasıl ABD, "IŞİD yenildi" derken ve "biz de gidiyoruz" açıklamasını yaparken arşivlerde duran sorular çok nettir;
"Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Afganistan'da, kabile kavgalarının devam ettiği, geri kalmış toplumların hangi mücadelesine, inancına, kavgasına ortaktır yabancı militan"lar?..
Ya da sözde cihad coğrafyaları olarak tanımlanan bölgelerde, neredeyse tamamı Müslüman olan tetikçi ve kurbanlar neden bu kadar acımasızdı ve ne işleri var aralarında Müslüman olmayan yabancı lejyonların?.. Kim ortaya çıkardı, kim kullandı ve kim ortadan kaybetti bunları?.."