ABD seçimleri ve gavur basın
ABD seçim sonuçlarını Türkler ve Amerikalılar açısından ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Öncelikle Amerikalı seçmen, iktidardaki Obama yönetimine gidişattan memnun olmadığını en sert şekilde duyurdu. Senato’da Demokratlar çoğunluklarını korudu, Temsilciler Meclisi’nde muhalefetteki Cumhuriyetçiler çoğunluğu kazandı. Amerikalı seçmen hem muhalefete, hem de iktidara ekonomiye acil çözüm isteğini vurguladı. Amerikan siyasetinde genel olarak ender olarak, Başkan ve Kongre, aynı partinin elinde olur. Benim geldiğim yıllarda yeni seçilmiş Başkan olan Reagan döneminde Kongre Demokratlardaydı. Bu durum Baba Bush döneminde devam etti. Clinton döneminde Kongre çoğunluğunu Cumhuriyetçiler aldı. Bush döneminde ise Kongre ve Başkanlık aynı partide kaldı.
Obama’da durum değişti. Demokratlar tekrar Kongre ve Senato’da çoğunluğu kazandı. Bu gelişmeler, bizim gibi hükümetlerin kontrolü altındaki parlamentolara sahip ülkeler için anlaşılmaz. Kuvvetler ayrımına göre yürütmeyi denetlemesi gereken iki kurumdan yasama, icra edilecek yasaları, yargı da yasaların icraatını denetler.
Amerika’da milletvekili seçimi iki yılda bir yapılır. Eğer bu grupta başarısız olursa iki yıl sonra Başkanlık seçimleri ile beraber yapılacak yeni seçimlerde seçmen hemen değiştirir. Obama bu durumda önümüzdeki iki yıl içinde halkın sorununu bir şekilde çözmek zorunda.
Başkanlar için böyle bir Kongre ile çalışmak kolay değil. Ancak ABD’de başkanlar, halk lehine olduğuna inandıkları yasa tasarıları konusunda Kongre’de engelle karşılaştıklarında doğrudan halka gidip, Kongre üyelerine halkın baskı yapmasını ister. Ayrıca bu sonuç bizdeki çokbilmiş uzmanların ileri sürdüğü gibi dış politikayı da etkilemez. Burada ana sorun bizim tepki gösteremediğimiz ekonomi ve geçim. Çağdaş uluslarda halk böyle seçer ve seçilir. Bizimkisi ise daha başka hikâye.
Şimdi gelelim sık sık Türk basınında gördüğünüz yabancı basında çıkan Türkiye değerlendirmelerine. Ben 30 yıldır yurt dışında çalışıp bu gazete ve TV’lerde arkadaşlarımız olduğu için siparişlerin nasıl verildiğini yakından biliyorum. Türkiye hakkında çıkacak bir yazı Amerikalı okuyucu veya seyirciyi hiç ilgilendirmediği için bu tür haberler iç pazarlara yönelik değildir.
ABD ve öteki ülke basınlarında konu genelde sipariş üzerine hazırlanır. Bu sipariş bazen Türkiye’deki iktidar, bazen muhalefet, bazen de Türkiye’nin düşmanları tarafından verilir. Siparişin ödemesi ya bedava tatil, ya gazete veya televizyona verilen yüklü bir reklam şeklinde gerçekleşir. Son zamanlarda bu tür siparişlerin sık sık verildiğine çok tanık olduk.
Bu haberler daha çok, Türkiye’de bu tür haberleri yayınlamaktan korkan Türk basını tarafından kullanılır. Sanki her zaman herkes tarafından bilinen konuları başkalarının ağzından yayınlarlarsa başlarına bir şey gelmeyeceğine inanırlar. Yani iktidara, “Bak ben değil elin gâvuru söylüyor” demek onları kurtarırmış gibi. Bilir misiniz ki, Türkiye hakkında yazı yazacak yabancı gazeteciler, önce bilgi edinmek için bizleri arar bu konuda bizden bilgi alır ve yazı haline döker.
Bizim yazılarımızı yayınlamaktan korkan İstanbul basını ise bizim kendilerine gönderdiklerimizi değil de gâvurun ağzından bu lafları yayınlamakta sakınca görmezler. Onlar da bilir bu yazıların büyük bir kısmının kimler tarafından finanse edildiğini.
Evet, politikacısı, gazetecisi, askeri sivili, teröristi, tüm toplumu bir şeyinde boncuk bulduğu gâvur kelamından mucize beklerse, başına daha çoook gelecek var demektir.