Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

ABD ekonomik paketle PKKistan'ı garantiliyor

ABD Türkiye'ye kesenin ağzını açtı. Bunu sadece para anlamında söylemiyorum. Türkiye'nin Kıbrıs, Irak ve özellikle Suriye'de tek taraflı bir hamle yapmasını engelleme ve fiili durumları kabul ettirme adına karşı tekliflerini kastediyorum

ABD'nin bunu yaparken Türkiye'nin en zayıf noktasından yani ekonomi üzerinden yürüyor. Trump'ın bir yıldan fazla önce attığı ve demoklesin kılıcı gibi başımızda uçuşan "ekonominizi mahvederiz" twitin işte bu çerçevede okuyun.

ABD'de bulunan Erdoğan önce Trump'la telefonla, peşinden senatör L.Graham ile yüzyüze görüştü. Graham'ın Trump'ın aracısı olduğu biliniyor. Graham'ın F35, ekonomik paket vs yaptığı açıklamalar aşağıda yazdıklarımızın habercisiydi.

Garham'ın açıklamalarında en dikkat çekici olan ise Türkiye'nin Esad'ın askeri olarak kazanmaması için sağladığı desteğin vazgeçilmez olduğunu söylemesiydi. Bu Erdoğan yönetiminin Esad'la barışmamakta direnmesinin ve İdlib'teki pozisyonunun perde arkasını, bu politikadaki ABD rolünü de açıklıyordu.

Bütün bunlar Türkiye'nin bazı taleplerin karşılanmasına yönelik ABD tarafından verilen öneriler olacağına işaret ediyordu.

Dün ABD'nin Türkiye bir ekonomik paket teklif edeceği haberleri yansıdı. Ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmayı hedefleyecek pakette Türkiye'ye yönelik bazı vergilerin kaldırılması/düşürülmesinin yanında F35 projesine geri dönüşü ve Patriot satışını kapsayacak önerilerin de olacağı söyleniyor. ABD Ticaret Bakanının Eylül başındaki 5 günlük sıra dışı ziyaretinde bütün bunların konuşulduğunu daha önce yazmıştık.

ABD'den geleceği söylenen bu ekonomik paketi yukarıda bahsettiğim Trump'ın twitini ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizle birlikte ele alınca olan biten daha net anlaşılıyor. Trump yönetiminin Erdoğan yönetiminin iç politikada önünü açarak diğer alanlardaki taleplerinin karşılanmasını beklediği çok net.

Örneğin F35 projesine dönüşü de sağlayacak cazip bir Patriot satış teklifini S-400'lerin aktive edilememe hatta ülkeden çıkarılması şartına bağlayacaktır.

Fırat doğusunda ABD'nin güvenlik mekanizması dediği yapının ABD planlarına göre yürütülmesini kabullenmek olacak diğer bir şart olarak ekonomi paketinin içine gizlenecektir.

Bunun işaretleri sahadaki askeri uygulamalardan geldi bile. Önceki gün MSB'nin açıklamasında "Doğal Kararlılık Harekâtı kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait iki F-16 ile 10.00-12.00 saatleri arasında Suriye hava sahasında uçuş icra edildi" denildi.

Açıklamadaki Doğal Kararlılık Harekatı yani ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonu yürüttüğü harekat ifadesi gözardı edilip Türkiye'nin kendi inisiyatifiyle Suriye'de uçtuğu yorumları yapanlar oldu.

Halbuki durum bunun tam aksiydi ve işin can alıcı noktası burasıydı. Türk uçakları ABD'nin planları ve izinleri çerçevesinde ABD kontrolündeki hava sahasında bu uçuşları gerçekleştirmişti.

Bu aslında ikinci Çekiç Güç uygulamasının fiilen başlamasından başka bir şey değil. 14 Ağustos'ta bu köşede "Fırat''n doğusuna tampon bölge ve çekiç güç kuruluyor" derken bunu anlatmak istemiştik.

Bu durum ABD'nin Fırat doğusundaki planlarının kabul ettirilmesi için Türkiye'ye yönelik algı operasyonun da bir parçasıydı. Öyle ya Türk jetleri Suriye'de uçuyordu!

Burada yanıtı verilmesi gereken soru şu: Bu uçuş neden güvenli bölge mutabakatı kapsamında değil de IŞİD karşıtı koalisyon kapsamında yapıldı?

Çünkü ABD kendilerinin güvenlik mekanizması dedikleri ve sınır hattında 5-9 km derinlikte TSK ile SDG/YPG arasında bir tampon bölgede karadan ve havadan helikopter devriyelerle yürütülmesini planlıyor. ABD tampon bölgenin güneyinin güvenlik mekanizmasının veya bize göre güvenli bölge mutabakatının dışında olduğunu göstermek istiyor.

Türkiye'yi tatmin etme veya iktidara iç politikada kullanma (bakın Suriye'de uçaklarımız uçuyor dendiğinde halkın bunu ayırt etmesi mümkün değil) adına bu sefer IŞİD koalisyonu kapsamında uçaklarını uçurmasına izin veriyor.

Koalisyonun hedefi ne? IŞİD'le mücadele. Otomatikman Türkiye'yi de IŞİD'le mücadeleye yönlendiriyor, SDG/YPG'yi hedef olmaktan çıkarıyor.

Ama burada ilginç bir durum daha var. Koalisyon ve ABD'nin açıklamalarına bakılırsa SDG/YPG de koalisyonun bir parçası.

Rezalete bakar mısınız, bunların yetkililerinin açıklamalara göre Türkiye ve SDG/YPG aynı koalisyonun içinde. Ve önümüzdeki günlerde IŞİD yeniden harekete geçerse yapılacak karşı mücadelede Türk uçakları havandan SDG de karadan IŞİD'e karşı operasyon yapıyor olabilecek.

Sonuç mu? Ekonomi bir ülkenin ana yaşam damarı. ABD ekonomik kriz içindeki Türkiye'yi adeta boğazından yakaladı, sıkıyor. Suriye'deki planlarını kabul ettirme adına belki de ekonomik krizin dip yapmasını bile bekledi ve kendilerine göre tam zamanında yani şimdi aslında kağıt üzerinde kalacak 100 milyar dolarlık ticaret hacmi paketini devreye sokuyor.

Bu paketi allayıp pullayacak bir diğer havuç da Suriye kuzey ve doğusunun yeniden inşa projelerinde Türkiye'ye verilecek ihaleler olacaktır.

Anlaşılan o ki Türkiye'nin tek taraflı operasyon çıkışı bir kez daha ve belki de tamamen masadan kalkıyor. Ekonomik paketle de ABD Suriye kuzey ve doğusundaki SDG/YPG özerk bölgesini yani PKKistan'ı garantiye alıyor.

Yazarın Diğer Yazıları