ABD Başkanlık seçiminde kilise

Daha önce yazdığımda, “Yok artık, çok abartıyorsun” demişlerdi. Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakanı ilk yoklama atışını yaptı; “Öcalan isterse sürece katılabilir.” Bakanın sözünü ettiği süreç, terör örgütü ile pazarlık. İmralı’daki katile siyasete, aktif katılma şansı. Gelecek seçimlerde Meclise girip AKP’nin koalisyon ortağı olursa da hiç şaşırmam.
Bence bu çıkış bir rahatlamanın, duydukları güvenin işareti. Gelin görün ki Türkiye’nin kayıpları, iç savaştaki Suriye’yi geçmiş durumda. Ne yazık ki ölen çocukların aileleri çocuklarının ölümünde ne kadar payları olduğunu anlamak için, ellerine ve vicdanlarına bir baksın.
İç gündeminizin farklı olduğunu biliyorum. Ama iç gündeminizin dümenindeki önemli konuyu yazacağım, yaklaşan ABD Başkanlık seçimlerini. Türk basınında abuk sabuk yazılar, tartışma programlarında saçma sapan tezler ortaya atılıyor. Daha önce belki birçok yerde, ABD Başkanlarının seçimlerinde kilisenin önemli rolü olduğunu okudunuz.
Obama’dan önceki başkanlar, Carter, Ford, Clinton, baba ve oğul Bush ile Reagan hep Hıristiyanlığın Proteston mezhebi içindeki değişik kiliselere aitler. Başka bir deyişle, değişik tarikatlar. Mesela baba ve oğul Bush’lar önce Episkopal sonra oğul Bush, karım köylü hesabı Methodist’e dönmüş. Reagan Presbyterian, Carter ile Bill Clinton ise Babtist. ABD başkanları içinde tek Katolik, öldürülen John Kennedy.
Amerika’da laiklik ise bizim bildiğimizden farklı. Yani kilisenin siyasete değil, siyasetin kiliseye müdahalesini önlemeyi amaçlar. Kilise seçimlere karışamaz dense de, ABD seçimlerinde Hıristiyanlık önemli rol oynar. Kiliselerin bir kısmı perde arkasından, bir kısmı da resmen öne çıkarak sürece katılır. Bizdeki Radikal İslamcılar gibi, fark yok. Her tarikatın içinde ılımlı ve muhafazakâr kanatlar var. Radikallerin başında doğal olarak Katolik kilisesi gelir. Son başkan Obama, önce United Church of Christ üyesi imiş. Daha sonra bu kiliseden ayrılmış ama bağımsız Protestanlığını korumuş, yani bizimkilerin iddia ettiği gibi hiç gizli Müslüman olmamış.
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu kilise muhabbeti. Size ABD Başkanlarının her türlü girişim ve aktivitelerinin arkasında kilisenin bulunduğunu anlatmaya çalışıyorum. Hani Başkan seçildiği zaman kurbanlar kesen bizim iktidar partisi yandaşları vardı ya, kime hizmet ettiklerini bilsinler diye. ABD’nin en yakın dostu ülke, İngiltere’dir. Bu ülkedeki hâkim kilise ise Church of England, yani İngiliz kilisesi ve temelinde Protestanlık yatar.
İngiliz kilisesinin papazların da üzerindeki başı ise İngiltere Kraliçesi. Yani Abdullah Gül’ü şövalye ilan eden Kraliçe. Tabii bizimki kime şövalye olduğunun bilincinde mi bilemem. İşin garibi, dini bütün Müslüman olduğunu ilan eden ve bu konuda mangalda kül bırakmayan iki lider de Protestan Hıristiyanların emri altında.
Gelelim bizim cenaha, hani şu İslam baharında etkin olan Müslüman Kardeşler örgütüne. 1928 yılında Mısır, İngiliz işgali altındayken bir öğretmen olan Hasan al-Bannah tarafından kurulmuş ve İngilizlerle çok yakın işbirliği yapmış. Bazıları bu örgütü İngilizlerin kurduğunu bile öne sürüyor. Bu örgütü, Mısır’da Arap milliyetçi örgütü Baas darbeyle iktidara gelince, dağıtmış. Daha sonra birçok Arap ülkesinde Arap milliyetçi örgütleri kurularak laiklik unsuruna ağırlık verilmiş.
Şimdi anlıyor musunuz, Irak, Libya, Mısır, Tunus ve Suriye’de olanları. Peki, bizim başımızdakilerin Müslüman Kardeşler’le ilişkisini hiç sorguladınız mı? Sanmam. Aslında bahar, Protestanların, İslam ülkelerindeki hâkimiyetlerini yeniden Müslüman Kardeşler örgütlerine devretmesi. Bu süreç, ne yazık ki önce bizde başladı. Ama şimdilerde anlaşılıyor ki Obama bir Müslüman Kardeş olan ve yeni iktidara gelen Mısır Devlet Başkanı Muhammed Morsi’ye dümen kırmış gibi. Bir kere adam Turgut Özal gibi mühendis, ABD’de doktora yapmış ve aleni Müslüman Kardeş ve Mısırlı bir Arap. Dolayısıyla Arap dünyasında daha etkili.
Şu anda Obama artık Morsi’yi, Erdoğan’ın yerine kullanma aşamasında. Sonuç olarak ABD Başkanlık seçimlerine gelirsek; Obama, bir Mormon olan Romney’e karşı bu seçimi kazanacak gibi görünüyor. Mormonluk Hıristiyanlığın Katolik, Protestan ve Ortodoks dallarından farklı. Bu açıdan şansı yok. Ama ne hikmetse bizdeki radikal dinci guruplar Mormonluğu çok beğenir. Çok kadınla evlenmek mi acaba bizimkileri çeken bilemem.

Yazarın Diğer Yazıları