AB ile takas edilen manevi değerler!
Siyasi ve ekonomik bunalımların ulaştığı boyutu sözler değil yaşantılar gösterir. İntihar, boşanma, cinayet, taciz, fuhuş, gasp gibi kriminal vakalardaki artış ya da azalış ile uygulanan ekonomik politika arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ayrıca işlenen suçların niteliği de uygulanan politikaların toplumda yarattığı travmaya ilişkin ip uçları verir. Kendini kumara kaptırmış yaşlıların, ahlaki değerleri ahlak ve yasa dışı amaçlar için kullanan insanların, ebeveynlere karşı işlenen zalim suçların da bireysel değil toplumsal bir cinnet durumunu yansıttığını düşünmek gerekir.
Son günlerin gündemine oturan bazı ilginç suçları bu anlamda yeniden düşünmekte yarar vardır. Çünkü bu olaylar ülkede derinleşin ekonomik ve siyasi krizin toplumsal alandaki izdüşümleridir. Bu olaylar aynı zamanda toplumda yaşanan değer ve ahlak bunalımının da derecesini göstermektedir.
İstanbul’da bir polis operasyonunun ortaya çıkardığı olaylardan birisi aynen şöyledir: Bir apartman dairesindeki İş Adamları Derneği’ne yapılan ihbarı polis değerlendirir. İhbar edilen derneği, girildiğinde, yaş ortalaması 60 ile 70 arasında olan 35’i bayan altmış kişinin kumar oynadığı tespit edilerek gözaltına alınırlar. Birçok yaşlı kadın poker masasında kumar oynarken yakalanmış. Bir kısmının internet üzerinden diğer kısmı da oyun kâğıtlarıyla kumar oynadığı tespit edilen yaşlı kadınlar hakkında yasal işlemler yapılmış. Bu olay sınırlı da olsa sistemin bazı insanlara tecrübe ve birikimlerini (!) nasıl bir değerlendirme imkanı sunduğunu da gösterir. Demek ki uygulanan ekonomik sistem, insanları hayatlarının son zamanlarında bile manevi/ahlaki değerlere ya da toplumsal fayda yaratmaya değil kumar oynamaya yöneltiyor.
Bir başka ilginç olay da Anadolu’nun muhafazakâr bir kentinde meydana gelmiştir: Otobanda “işkenceci fuhuş taciri olarak ünlenen” çetenin lideri “kötü bir iş mi yaptık ki” diye bağırmış. Otobanda hizmet veriyoruz “hizmeti ayağa götürüyoruz. Kötü bir şey yapmıyoruz” diye kendini savunmuş.
Burada dikkat çeken husus, iyi/kötü; ahlaki/ahlak dışı kavramlarının tam bir liberal kapitalist kafasıyla ele alınmış olmasıdır. Bu, aynı zamanda AB’ye girme uğruna kafaların ne hale geldiğini de göstermektedir.
Antalya’da çökertilen bir başka fuhuş çetesinin liderinin yaptığı ve söyledikleri ise ibret ötesidir. Antalya’da çökertilen C. Ç. liderliğindeki fuhuş çetesinin, pazarladığı kadınlara her sabah and içirdiği ve en çok müşteri kabul eden kadınlara, baskılı tişört verdiği ortaya çıktı. Antalya’da ’Meltem’ operasyonuyla çökertilen fuhuş çetesinin eşi benzeri görülmemiş çalışma yöntemleri polis tarafından ortaya çıkartıldı. Ahlak Masası dedektifleri bile C. Ç’nin uygulamaları karşısında şaşkına döndü. Her sabah işe başlamadan önce tüm çete üyelerine C. Ç. tarafından yazılan özel andın okutulduğunu belirleyen polis, “Yarab, bana mal verdiysen, saadetimi alma, kuvvet verdiysen aklımı alma, büyüklük verdiysen mütevazılığımı alma, tevazu verdiysen izzetinefsimi alma, kudret verdiysen affetmek kudretimi alma” cümlelerinin yazılı olduğu metni de basın mensuplarına gösterdi. Bir şu and’a bakın bir de yapılan işe!!!
Yaşananlar ahlak ve değer çöküşünün küreselleşme ile birlikte geldiği son aşamayı göstermektedir. Büyük bir ciddiyet ve adanmışlık duygusu içinde gerçekleştirilen benzer bir fuhuş organizasyonunun bu topraklar üzerinde daha önce benzerinin olduğuna birilerinin şahit olduğu söylenemez.