7 TIR’lı Hürmüz!
7 TIR yola çıkıyor Adana’da durduruluyor. Kimin ihbarı ile olduğu belli değil...
Savcı vazifesi icabı duruma jandarmayla el koyuyor. Silah yüklü diye. Bu sefer ihbar öyle yapılmış. Uyuşturucu muyuşturucu değil. Üçü aranıyor. Vaziyet, Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi. Kılıçdaroğlu içinde MİT’çilerin de olduğu söylenen bu TIR’ların hangi vazifeyi yapmakla görevlendirildiğini soruyor. MİT’in vazifeleri içinde operasyon yapmak var mı? Ayrıca insani yardımsa neden göstermiyorsunuz?
Başbakan, benim iznim olmadan kimse arayamaz diye ısrar ediyor. Ya o ya Adalet Bakanı arayabilirmiş. Adalet Bakanı’nın izni lazımmış.
Hüseyin Çelik de maşallah daha da şişmanlamış, aynı efelikleri yapıyor. 26’ncı madde diye tutturmuşlar. Sadece bu izin meselesi var 26’ncı maddede. MİT’in ne yapıp yapmayacağı yok. Böyle baştan savma madde mi olur!?
7 TIR’lı Hürmüz, 7 Kocalı Hürmüz’den aklıma geldi. Galiba Sadık Şendil’in bir oyunudur. Yüzlerce kez tiyatroda oynanmış ve filmi çevrilmiştir. Bizim TIR hikayesindeki Hürmüz ve kocaları basılıyor. İşte böyle seri kıyametlerden biri kopuyor.
***
Hepsi iyi de yahut iyi değil de, Başbakan’ı en son gördüğümde havaalanında konuşuyordu. Yüzü nasıl bir ruh hali içinde olduğunun ip uçlarını veriyordu. Brüksel’de neler olacak? İşin ucunda savaş suçlusu ilan edilmek de kuvvetle muhtemel! Teröristlere silah yardımı yapma ihtimali çok dehşet verici bir şey.
Suriye’yi kurtardığımız gibi ve demokrasi götürdüğümüz gibi Irak’ı da yeniden kurtardık ve demokrasi götürdük(!) Iraklılar sayısızca ve devamlı ölüyorlar. Hem de bu sefer Sünni, Sünni’yi öldürüyor. Dergahları, türbeleri vahşice basıp şirk bahanesiyle darmadağın ediyorlar. Asıl şirkin ve günahların bizde ve kendilerinde olduğunu görmüyorlar.
Korsan yönetime o kadar alıştık ki adamcağız ne kadar feryat ederse etsin Maliki hükümetini atlayıp, Barzanigillerle petrol alış verişi yapmaya soyunuyoruz.
Halimizi anlatan ikinci bir şarkı daha aklıma geldi. Hani örovizyonda sonuncu olmuştuk. ‘Amaan Petrol, Canıım Petrol’... Şarkıda, şarkıcının kıvrak dansları ve görüntüsünden başka bir şey kalmadı geriye.
Rahmetli annem, nasıl olduğu sorulunca ‘iyi diyelim de iyi olalım’ derdi. Biz de iyi diyelim de iyi olalım. Çok dehşetengiz günler yaşıyoruz. İyi olmak kolay olmayacak.
Sezer ve Gül
Eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, birçok hasta tutukluyu affetmişti. Hatta o kadar ki eleştirilere maruz kalmıştı. Abdullah Gül’ün bunca yıl Silivri’deki mahkum ve hasta aydınlara bir şey yapmasını çok bekledik. Hatta buradaki hastalar, memleketin en seçkin evlatlarıydı. Cumhurbaşkanı hâlâ bir şeyler söyleyip duruyor. İçinde, “doğrusu” “eminim”, laflarının çok geçtiği bir sürü konuşma yapıyor. Bir karikatürde bu konuşmayı ‘mır mır’ diye nitelendirmişlerdi. ‘Doğrusu’ Cumhurbaşkanının konuşmalarından hiç bir şey anlamam. Bu yüzden de dinlemem. Gene bir şey anlamadım. Güzel şeyler olacak gibi bayatlamış bir romantizmden başka bir şey yok.