60 milyon kişi tehlikede!..

Marmara depremi geride kalalı tam 20 yıl oldu. Binlerce ölüme, bir o kadar engelliye yol açan bir felaketti. Ne kadar duyarsız olduğumuz ortada. Hâlâ bir kısım görüntülü ve yazılı medya, acılarla dolu bir günden "yıldönümü" diye söz ediyor... Sanki Sevgililer Günü'nü kutluyoruz.

Sizi detaylara boğmak istemiyorum. Ancak devletin resmi ağızlarından bazı itirafları aktaracağım. Şehircilik Bakanı'na göre halen güvenli yapılarda oturanların sayısı 22 milyon. Yani 60 milyon kişi "ağır tehdit" altında. Bunu özellikle kullandım, çünkü yerli ve yabancı uzmanların tespitlerine göre yeni bir Marmara depreminin tekrarlanması olasılığı arttı. 2040'a kadar kapımızı çalma ihtimali yüzde 75

Bozduklarımız

Buna rağmen biz neler yaptık? "Deprem Toplanma Havzaları"nın sayısını 500'den 77'ye düşürdük. Bunları AVM ve sitelere sattık. Yani vatandaşa kaçacak yer bırakmıyoruz.

Daha büyük hatamız ise hastanelere ulaştıracak yollar yapmayı unuttuk. Diyelim ki enkazdan sağ çıkarıldınız. Cerrahi müdahaleyi gerçekleştirecek merkezlere gitme şansınız yok.

Ya ekonomik şartlar

1999'daki deprem sadece can ve mal kaybıyla kalmadı. Ekonominin ana damarı olan Marmara Bölgesi'nin sağladığı verimin yüzde 60'ı yok oldu. İstihdam kaybını eksilere ekledik.

Mazallah bugün böylesi bir felaket olsa ülke karanlığa boğulur. Daha yeni açıklanan bilgilere göre işsiz sayımıza bir yılda eklenenlerin sayısı 1 milyon 21 bin kişi. Bu rakamlar toplamda 4 milyon 157 bin. Aynı sürede istihdam kaybı 2 puan yükseldi. İşsiz gençlerin oranı 23,3.

Yine de...

Allah korusun bu olumsuzluklara bir de 7 ve üstü deprem gerçekleştiğini ekleyin. Meydana gelecek kaostan ne zaman çıkarız bilemem.

Her şeye rağmen mevcut imkanlarla deprem tedbirlerine hız vermekte yarar var.

Anılar

17 Ağustos'daki depremin sarsıntılarını bire bir yaşayanlardanım. Teke Tek'i izliyordum, program bitti. Saat 03:00'tü. Televizyonu kapattım. Sıcak günler, "soğuk bir su içip yatayım" diye düşündüm. Buzdolabının kapısını tuttuğum an sarsılmaya başladım. İlk anda elektrik çarpıyor sandım. Duyduğum şangırtılar üzerine kafamı kaldırınca avizelerin sallandığını farkettim. Evdekilere seslendim, "Kalkın deprem oluyor..."

Tüm aile fertleri küme haline geldik. Bir yandan Kelime-i Şahadet getiriyoruz. Sarsıntılar geçmek bilmiyor. Daha sonra ben hariç herkes dışarı fırladı.

Çinlilere tekzip

O zamanlar iki kedimiz vardı. Hani Çinlilerin depreme en duyarlı hayvanlar dedikleri... "Nerede bunlar?" diye aramaya başladım. Biri yastık tepesine kıvrılmış, diğeri benim yatağın üzerindeydi. Horlamıyorlardı ama tıslayarak uyuyorlardı. Böylesi bir ortamda beni güldürdüler. Deprem bilimci Çinlilere de saygılarımı yolladım.

Kedilerimizin biri geçen sene öldü. 23 yılı devirmişti. Bahçemizin muhteşem ağacı köknarın altına gömdük. Diğerini ise önceden kaybetmiştik, böbrek yetmezliğinden...

Önemli sempozyum

Bu senenin önemli toplantılarından biri 7-9 Kasım tarihlerinde Balıkesir'de yapılacak. Konu; Türk Müziği'nin Yaşatılmasında ve Geliştirilmesinde STK'ların Rolü.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin evsahipliğindeki organizasyona Vakıflar-Dernekler-Müzik Dernekleri-Bakanlık Birim Temsilcileri katılacak. Bu alanda çalışan yerlerin sayısının artışı mutluluk verici. Böylece Türk Müziği makamlarının, enstürmanlarının, eleştirilen yönlerinin daha fazla insan tarafından ele alınması imkanı doğuyor.

Müzdak Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Göktan Ay'ın verdiği bilgiye göre sempozyumda görev alacak isimleri sıralayalım;

Onursal Başkanlar: Prof. Dr. İlter Kuş, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, 6 Eylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, Karasi Belediye Başkanı Dinçer Orkan

Sempozyum Eşbaşkanları: Levent Tellioğlu, Sıtkı Sahil ve Dr. Öğretim Üyesi Göktan Ay

Bilim-Sanat Kurulu: Prof. Dr. Mehmet Narlı, Hamdullah Soykan. Prof. Dr. Uğur Türkmen, Doç. Dr. Özgen Küçükgökçe. Doç. Dr. Barış Eroğlu, Dr. Öğretim Üyesi Güldeniz Ekmen, Dr. Öğretim Üyesi Ercan Kılkıl ve Dr. Öğretim Üyesi Göktan Ay

Düzenleme Kurulu: Başkan Sıtkı Sahil, Prof. Dr. Mehmet Narlı, Prof. Dr. Abdullah Soykan, Levent Tellioğlu, Derya Eroğlu, Mürsel Sabancı, Hüseyin Deniz, Av. Tarık Erülgen, Atik Sahil.

GÜNÜN SÖZÜ:

Sanatkâr uzun ceht ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır. Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektidr. Atatürk

Yazarın Diğer Yazıları