5 yıl unutulan büyükşehir adayı!..

Siyaset aylardır çırpınıyor kendi çaresizliğinde...

"Aday" bolluğu içinde pusuda bekleyen "iktidar" siyasetinin değil, ne yazık ki "muhalefet"in bir çaresizliği var ortada...

Hani her seçimde, "bu kez başaracağız, AKP'yi devireceğiz" diyen muhalefet var ya, işte o!..

Üstelik eski bir gafletin beceriksizlik çarkında, tüm enerjisini bitirip tüketen ezeli bir çaresizliktir bu!..

Yani, muhalif siyaseti kilitleyen ve damarlarına kadar sarsan asıl çıkmaz bir doğum sancısı değil, bir derin ihmal ki, vah!..

Heyhat!.. Çıkış yolu bulamayan o çaresizlik yalnız kendi içinde değil, ondan umutlanan milyonların zihninde de "çözüm nerede" diye bağırıyor adeta...

Çünkü kendi kendini yiyip bitiren bir kısır döngü yalnızca siyaset tabanını değil, gündemin kaosu içinde külliyen ulusun beklentilerini, umutlarını da bir çavdar tanesi gibi değirmen taşları arasında eziyor sanki!.. İşte asıl mesele...

Ve çaresizlik gibi büyüyen o asıl mesele, ne yazık ki AKP'nin iktidarda olduğu son 16 yılda da aşılamayan bir öngörüsüzlük, plansızlık ve ne yazık ki vizyonsuzluktan ibaret... Çok üzücü ve yazık ki ne yazık...

---

Millî Görüş nasıl başardı?..

Siyaseti kilitleyen çaresizliği irdelemeden, meseleye önce iktidar cephesinden bakmak lazım;

Millî Görüş zihniyeti 1994 yılından bu yana İstanbul'da iktidarda... Tam 24 yıldır Refah Partisi'nden AKP'ye uzanan çizgi her açıdan tükettiği bir kenti aynı zamanda iktidara giden yolda bir sıçrama tahtası olarak kullandı ve bu süreçte cumhuriyet de adeta içinden vurulmuş oldu...

Nasıl mı yaptı AKP bunu?.. Erdoğan'ı Refah Partisi ilçe başkanlığından Cumhurbaşkanlığına küçük bir kamyonetin (!) üzerinde taşıyan güç İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) 1994'te ele geçirilmesiyle ortaya çıktı...

Millî Görüş siyaseti belediyeyi kullandıkça, belediyenin gücü ile yoksullardan işçilere kadar halka inince, bir taraftan daha çok ilçe belediyesini ele geçirdi, bir taraftan da 1999, 2004, 2009 ve 2014 yılında yapılan yerel seçimleri kazandı...

Kendi içinde sivrilen isimleri iktidara çok iyi taşıyabilen Millî Görüş çizgisi bugün ülkeyi yöneten kadroları da İBB'de ortaya çıkardı...

AKP için ne kadar "vizyonsuz, yıpratıcı, doğa düşmanı ve çarpık kentleşmenin mimarı" denilse de tüm bu yıpranmışlık içerisinde İstanbul'u 24 yıldır elinde bulundurması hiç kuşkusuz kesintisiz siyasetin, halkla iç içe olmanın, rantı ve gücü iyi kullanabilme siyasetinin sonucudur...

İşte bugün o yüzden AKP daha önceki beş seçimde olduğu gibi Mart ayında yapılacak seçimler için de aday bulmakta hiç zorlanmıyor... AKP biliyor ki, hangi adayı ortaya çıkartırsa çıkartsın, İstanbul'da siyasetin gücünü doğru kullanan bir tabana, sosyeteden varoşlara kadar kesintisiz siyasete ve neredeyse her ilçede yetiştirilen inatçı kadrolarına güveniyor...

Söyler misiniz, AKP dışında İstanbul'da "mahalle birimi" tabelası asan bir parti var mı?..

---

CHP neyi bekledi?..

Gelelim asıl meseleye, yani çaresizliğin "muhalefet" bölümüne...

AKP karşısında yıllardır etkili bir siyaset üretemeyen, nitelikli kadroları öne çıkartamayan muhalefetin Mart seçimi nedeniyle içinde debelendiği çıkmaza gelelim...

İşte asıl mesele bu olduğu için şimdi soruları tek tek soralım:

AKP zihniyeti, yani Millî Görüş 24 yıldır Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul'da iktidarda mı?..

Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partileri bu 24 yıl içerisinde her fırsatta İstanbul'u alacaklarını ve AKP'nin iktidarını yıkacaklarını söylemiyorlar mıydı?..

Tüm muhalefet, Millî Görüş zihniyetinin Refah Partisi'nden bu yana yalnızca İstanbul sayesinde iktidarda durabildiğinin farkında değil mi?..

Yerel seçimlerin 2019 yılı Mart ayında yapılacağı tam beş yıl öncesinden belli değil miydi?..

---

İstanbul'da büyük mücadele...

Peki, tüm bu soruların yanıtları "evet" ise muhalefet beş yıldır İstanbul için adayını neden belirlemedi...

MHP "Cumhur İttifakı" iddiasıyla AKP'nin yanında yer alırken, henüz kurulduğu için İYİ Parti'ye de bu konuda bir eleştiri getirmek doğru olmaz...

Velhasıl, en çok oy alan muhalefet partisi olduğu için ve İstanbul'da AKP ile neredeyse başa baş güreştiği için eleştirilerin hedefinde ne yazık ki CHP var...

CHP; seçim çalışmalarını son aylara bırakarak partiyi kilitlediğinin, tabanı endişelendirdiğinin ve örgütlerin enerjisini kırdığının farkında değil mi?..

Beş yıl öncesinden tarihi belli olan bir seçim için, sekiz yıldır partiyi yöneten Kılıçdaroğlu ve ekibi neden çok önceleri aday hazırlığı yapmadı acaba?..

İstanbul gibi her partiyi iktidara taşıyabilen bir kentin büyükşehir belediye başkan adayının beş yıl öncesinden belirlenmesinin ne mahsuru vardı acaba?..

O adayın çevresinde toparlanma olsaydı, bir vizyon geliştirilseydi, muhteşem projeler hazırlansaydı, seçim kadroları oluşturulsaydı, beş yılda sokak sokak gezilseydi iyi olmaz mıydı?.. Çok mu zordu bunu yapmak?..

CHP ne yazık ki iktidara giden gücün büyük kapısı İstanbul için 1994'ten 2014'e kadar geçen 20 yılda nasıl günübirlik siyaset çıkmazında uyuduysa, Kılıçdaroğlu'nun sekiz yıllık iktidarı süresince de İstanbul için köklü bir çalışma yapılmadığı görülüyor...

Sözün özü; Cumhuriyeti yoktan var eden Atatürk'ün partisi ne yazık ki tam 24 yılda İstanbul'u fethedecek bir önder yaratamadı...

Üstelik seçimlere 3.5 ay gibi kısa bir süre kalmışken, Türkiye'ye umut olması gereken ana muhalefet ahbap çavuş ilişkileri ve "benim adamım-senin adamın" tartışmaları içerisinde, kendi iç kavgalarında boğulurken "etkili bir İstanbul adayı" açıklayamadı...

Söyler misiniz; İstanbul'u 24 yıl önce sokak sokak dolaşarak ele geçiren ve 24 yıldır bırakmayan zihniyetten 3 aylık çalışmayla mı kurtulacak Türkiye?.. Umarım yanılırım, umarım başarır CHP...

....

OKURLARA; 15 Aralık 2017'de başladım Yeniçağ'da yazmaya... Bugün tam bir yıl oldu... Gazete yönetimine, çalışanlara, ilgi ve desteklerini her fırsatta yansıtan sevgili okurlara yürekten teşekkürler...

Yazarın Diğer Yazıları