4-4’lük okurlarımız !
“Hz. Ali’yi sevmekse...” diye şartlı Aleviliğini ilan eden iktidar sahibinin 4-4’lükten ziyade 9-8’lik bir açılım yaptığını savunmuştum ya dün;
Yazarken hiç de böyle bir ilgi patlaması tahmin etmediğim halde, güçlü bir geri dönüşü oldu yazının.
Hem sosyal medya üzerinden hem e-posta yoluyla gelen destek benim kara kaşıma kara gözüme olmadığına göre, kulak vermekte fayda var “inanç simsarlığı”na karşı tahammülü kalmayan - amiyane tabirle artık bu tip sömürüleri yemeyen- insanların sesine:
Gelen mesajlarda beni en mutlu eden, yazılanların Aleviler kadar, Alevilerle birlikte Sünnilerin de yüreğine dokunmuş olmasıydı. Sünnilerin “Mezhepçi/Sünnici” zihniyete karşı Alevilerin yanında saf tutmasından başka hiçbir şey bozamazdı zaten bu tezgahı!
***
M. Olcay Bal gözyaşları içinde okuduğunu söylüyor yazıyı. “Sonra durdum” diyor; “ve neden duygulandığımı düşündüm”. Övgüleri bize kalsın buyrun mektubun size ulaşması gereken kısmı:
“Ben, amelde sünni mezhebine uyan bir Müslümanım. Hayatımı da dini kaideler, analitik düşünce ve bilim ekseninde yaşamaya çalışan (...) çalışan birisiyim. Başbakan’ın bizi ayrıştıran diliyle Sünni bir vatandaş olarak Aleviliğe normal olarak mesafeli olmam gerekirdi.
(...)
Yazınızdan sonra farklı algılanan Alevi vatandaşlarımızın, gerçekte hangi değerlere sahip olduklarının sizi okuyan insanlarca biraz da olsa anlaşılabileceğini görünce duygulanmamak elde değil.
Alevilerden söz ederken bir olgunun altını çiziyorsunuz, Türklük.
Türk kimliğinin faşizan olarak gösterdildiği ve ayaklar altına alındığı bu buhran döneminde, şunu belirtmek isterim: (...) Tarihin hiç bir döneminde Türk kimliği ırkçı olmamış farklı etnik gruplardan oluşan bir milletin adı olmuştur. Geçmişten günümüze böyle geniş bir kitleyi kapsayan Türk kimliğinin ümmet mantığı içerisinde eritilmesini kabul etmiyorum ve Türk kimliği üzerinde oynanan oyunların neler olduğunu görebiliyorum.”
Bir başka e-posta -adresinin uzantısından kamuda çalıştığını anladığımdan adını vermeyeyim- İ.A.’dan:
“İnsan olmak yazdıklarınızı görmektir. Bir Sünni olarak diyorum ki insan olmak buysa 4-4’lük insanlık yapmışsın...”
Can Kayıran da söze “Ben Sünniyim...”le başlayanlardan: diyor;
“Ben Alevi değilim ancak bunu hiç önemsemiyorum. Anadolu aleviliği değilmidir ki Orta Asya’daki kültür ve geleneklerimizi yaşatan? Semahlarla Türkmen folklorundaki figürlerin birebir aynı olması, Türk kültürünün kimlerce yaşatıldığının en güzel delilidir.”
Ve bu mesaj da Tolga Yenici’den:
“Sünni’yim ama Türk olmak beni Emevi zihniyetinden ayıran şey. Gel de RTE’ye anlat.”
Ey 4-4’lük Alevi olduğunu iddia eden yüksek zat;
Bu insanların ne söylediğinin farkında mısın:
4-4-’lük Alevi olabilmek için önce 4-4’lük Türk olmalısın! Antropolojik analize tabii tutacak değiliz tabii ama en azından oturduğun makamın, sana,Türk Milleti tarafından, Türk Devleti’ni yönetmen için “emanet” edildiğini unutmamalısın!
Ve Türk jetleri havalandı
Bu denli trajik gelişmelerin “komedi” etkisi yarattığı yegane ülkeyiz büyük ihtimalle.
PKK’nın Suriye kolu PYD’nin sınır komşumuz Suriye’de, Rasulayn’da ÖSO bayrağını indirip göndere örgütün paçavrasını çekmesi üzerine “Türk jetlerimiz havalandı” haberleriyle inliyor dört bir yan!
Vay be! Kahraman ordumuza da bak sen;
“PKK’nın Türkiye’nin komşusu olması”na tahammül edememişler, hareke geçmişler!
Pardon kafanızı karıştırmak gibi olmasın ama:
Irak sınırında komşumuz kim acaba?
Veya ÖSO neydi; Suriye devletinin temsilcisi mi?
Bu “Türk jetleri” en son ne zaman uğradı (uğramak derken bir sınırötesi havası alıp dönmeyi kastetmiyorum tahmin ettiğiniz gibi) oralara?
Onu geçtim;
PKK, PYD’nin Suriye’de yaptığından daha beterini Diyarbakır’da, Hakkari’de, Şırnak’ta da yapmadı mı daha önce? Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurumlarının önünde dalgalanan Türk bayrağını indirmediler mi?
O zaman neredeydi “Türk jetleri” ?
Sınırımızı savunmasınlar demiyorum ama hangi sınır onu soruyorum: Şu “kevgire” döneni mi;
Önce “muhalif” kılıklı teröristler, sonra da bomba ve kurşunların yol geçen hanına dönen sınır mı?
Hani şu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının evlerinde otururken oradan atılan mermilerle ölme noktasına geldiği sınır!
“PKK sınır komşumuz olmuş!”
Valla keşke öyle olsa, ondan ibaret olsa; PKK evinin içine girdi. Salonunda bacak bacak üstüne atıp talimat yağdırıyor, hizmetçi muamelesi yapıyor sana. Yatağına girdi sana da evin çok afedersiniz ama köpeğiymişsin gibi pufu gösteriyor “kıvrılman” için.
Ve Lice’de karakolunu yapamazken, Cizre’de terör örgütü “paralel/alternatif ordu-paralel/alternatif polis gücü” kurarken, Türk jetlerin havalansın bakalım Suriye’ye doğru!
Ne kadar gururlansak az; gözlerim doldu!