3,5 saatin içinde Zarrab da vardı!..
Zeytin Dalı Harekâtı'nda, Suriye'nin hava sahasını yer yer Türk savaş uçaklarına açan Moskova'nın ani bir hamleyle Afrin'e Esad güçlerini sokma seçeneğini masaya sürmesi...
Afrin'de daha da gerginleşen hava... "Ne oluyor?", "acaba Suriye dolayısıyla İran ve Rusya ile de mi çatışmaya gireceğiz?" haklı soruları...
Türkiye'deki iktidarın "sonuçları olur" uyarısı ve ardından Rusya ve İran'la devam eden telefon diplomasisi...
Ve dün öğle saatlerinde AKP Genel Başkanı R. Erdoğan'ın hem de zaman vererek (!) "önümüzdeki günlerde Afrin şehir merkezi kuşatılacak" demesi...
Giderek karmaşık hale gelen Suriye denklemi... Son sürat akıp giden iç ve dış kaotik gündemde karanlıkta kalan bir dünya soru...
Bu sorulara yanıt bulmak çok kolay!.. Aslında işin sırrı nerede biliyor musunuz?.. 3 buçuk saatlik, sarayda gerçekleşen ve Dışişleri bürokrasisinin her zaman olduğu gibi devre dışı bırakıldığı ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un da kendi devlet geleneklerini bile devre dışı bırakarak yol verdiği, Mevlüt Çavuşoğlu'nun tercümanlık görevini üstlendiği o görüşmede... O, "sır görüşme" artık sır olmaktan çıktı!.. Hatırlarsanız, Tillerson'un temaslarını tamamlayıp Türkiye'den ayrılmasının hemen ardından 17 Şubat'ta kaleme aldığım "Brüksel'de verilen dosyanın içinde neler var" başlıklı yazımızı, "son tabloya Suriye ve Rusya nasıl karşılık verir?. Suriye ordusunun Afrin'e dalma olasılığı nedir" şeklinde cevap içeren sorularıyla tamamlamıştık. O günden bugüne geçen kısa süre içinde gelişmeler, yazıda verdiğimiz tüm perde arkası bilgileri her zamanki gibi doğrular nitelikte oldu. Geriye de o 3 buçuk saatlik gizemli görüşmenin kutusunu açmak kaldı. O, 3 buçuk saatlik görüşmenin perde arkası ile ilgili olarak saray üst düzey kaynaklarından aldığım bilgileri şöyle özetlemek mümkün;
* Afrin'de güvenli bölge oluşturulması. Yani ABD'nin teklifine doğru gidiyoruz.
* PKK/YPG'nin Fırat'ın doğusunda kalması. Saray kaynakları, bunu hem ABD'nin hem de Türkiye'nin krizde zaman kazanması açısından ortak noktada buluşma olarak yorumluyor!..
* ABD'nin Menbiç'den PKK/YPG'yi çekmesi. Menbiç'de kısmi bir bölgeye Türk askerinin sokulması ve oranın ABD askeri ile birlikte kontrol altında tutulması.
Saray kaynakları, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun tercümanlığını yaptığı görüşmede, "ABD'ye Türkiye'de tek muhatabınız Erdoğan'dır. Artık başka bir yer aramayın" mesajının gayet net şekilde verildiğinin iddiasındalar. Ve turpun en büyüğü;
O, 3 buçuk saatlik görüşmenin içerisine sonradan "Atilla" olan Zarrab Davası da sığdırılmış. Saray kaynaklarının verdiği bilgilere göre, Erdoğan, Zarrab hakkında kamuoyunda çok yakından bildiği görüşlerinde ısrarcı olmuş. Davaya, yeni isimlerin eklenmemesi ve Halkbank'a verilecek sembolik bir ceza ile bu işlerin tatlıya bağlanabileceği mesajlarını vermiş. Ya, Tillerson'un tavrı ve tepkisi ne olmuş?.. Muhterem, renk vermemiş sadece not almakla yetinmiş!.. Aldığı notların cevabının nasıl verileceğini, Afrin ve Menbiç üzerinden göreceğiz...
***
Esad, Zeytin Dalı Harekâtı'nın 2'nci haftasından itibaren PKK/YPG ile görüşme ve pazarlıkları artırdı. İktidarın ABD ile girdiği yeni uzlaşma süreci Suriye ve Rusya'nın tepkileri.. Ankara nasıl bakıyor?.. Başkentteki devlet koridorları temkini elden bırakmıyor... Başta güvenlik bürokrasisi olarak devlet katlarındaki havayı şöyle özetleyebilirim:
"Esad,YPG'ye 'silahlarınızı bırakın çıkın' diyordu. Bu minvalde anlaşma öğleye (Pazartesi) kadar gerçekleşmemişti. Eğer bu anlaşma olursa 'siz silahlarınızı olduğu yere bırakın, biz gelelim buraları kontrol altına alalım, siz de buradan çıkın' diyecek. Bunlar da Fırat'ın doğusuna gidecekler, başka gidecekleri yer yok. Bunlar toplam da 10 bin kişiydi. 4 bin kişi kaçtı. Bin 500-2 bin ölü ve yaralıları var. 3 bin 500-4 bin adamları kaldı. TSK ile savaşamıyorlar, buradan çıkabilmek için istişare yapılıyor, yoksa ölecekler, bunu fark ettiler. Esad oraya gelir, buradan çıkarlarsa amaç da orayı teröristlerden temizlemek odluğu için sorun kalmaz. Bunu kim yaparsa yapsın.
ABD, Rusya ve İran'ın egemenliğini istemiyor. Esad'a artık sıcak bakıyor. Bütün bu sorunlar üst üste konduğunda ayakları sağlam basan bir politika izlemeliyiz. Suriye rejiminin silah bıraktırması doğrudur, 'talebimiz, suça bulaşmış insanların yargılanması gerekir' diyecekler. Güveni ve diyalogu artırır. Nasıl bir yol izlenecek bundan sonra göreceğiz. Zeytin Dalı kapsamında görüştük, hava sahasını açtılar. Tel Rifat'ta şu anda Suriye ordusu ile karşı karşıya kaldık, Suriye ordusu kurşun sıkmadı.
Bizim El Bab ile Afrin arasında güvenlik hattımız var. Biz, orada hastane yaptık, orada yaşayan insanlardan zabıta oluşturduk, polisler oluşturduk, belediye hizmetlerini organize ettik. Alt yapı çalışmaları yapıyoruz. Doktor atıyoruz, orada gidip hastanede görev yapıyor. 'Türkiye bizim evimizi yaparken yanımızdaydı' diyerek insanlar size karşı saldırıları, sıkıntıları engellemiş olacağız. Bu işi böyle yapacağız. Bunu organize ediyoruz. Kobani ve Kamışlı'da da bunu yapmak gerekirdi ama geç kalındı. Karşımızda bir güç oluşturduk. Artık zor, oraya operasyona müsaade etmezler. Çok geniş bir alan. Orada en az 50 bin PKK/YPG'li var. Afrin'deki gibi silahları yok, daha kapsamlı, orada işler daha zordur. IŞİD'den aldığı silahlar var. Türkiye'ye vermeyecekler. Suriye rejim güçlerine bu silahları verirlerse, teslim ederlerse, bir özerklikte anlaşılır. Uçaksavardan, füzeye kadar bütün silahları var. "
Ankara, şu anda Suriye ile çatışma riskini düşük görüyor. Kafalardaki bulanıklıkları netleştirmek için farklı kanallardan bilgiler aktardım. İnşallah, fotoğrafı daha karmaşık hale getirmemişimdir!..