3 Ağustos Pazartesi

“Niye bu tarihi başlığa attınız”  diye soracaksınız.

Çünkü; gündemin yaz sıcağı ile birlikte kavurduğu Ankara’da nefesler tutuldu. Terör operasyonları ile birlikte Yüksek Askeri Şura’dan çıkacak kararlar hayati önemde. Koalisyon formüllerinin denenip yeni Hükümetin kurulması için anayasal olarak geriye 20 gün kalacak.

Hemen yazının girişine ,bu satırları kaleme aldığımda Ankara Devlet Konukevinde AKP-CHP arasında 3’ncü tur koalisyon görüşmelerinin devam ettiğini not düşelim. Dünkü görüşmeler başlamadan önce ağırlıklı olarak  -AKP ile koalisyon isteyenler tarafında- moraller pek yerinde değildi. CHP, AKP ile yapılan heyetler arası  görüşmelerin  ardında müstafi hükümet endişesi yaşıyordu. CHP, müstafi hükümet ile yürütülen görüşmelerde bu hükümetin aldığı operasyon kararlarından çok rahatsızdı. Bu operasyon kararlarının  müstafi hükümet tarafından alındıktan sonra olası bir koalisyon durumunda itiraz edilemeyeceğinden alınan kararların yanlışlığına ortak olunacağı için parti içinde ve kurmaylarda aşırı rahatsızlık göze çarpıyordu.. Bugüne kadar elinden geldiği kadar yapıcı olmaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da hükümetin özellikle son günlerdeki  “şiddet yanlısı tutumundan”  rahatsızlığını kurmaylarıyla açık açık paylaştığı biliniyordu.. Kuzey Irak’a yönelik operasyonların ardından ülke içinde  terör eylemlerinin artması CHP’yi rahatsız ediyordu. CHP kulislerinde AKP’den kaynaklanan  “samimiyetsizlik”  bunalımı her yere yayılıyordu. “Ahmet Davutoğlu koalisyonu kursa Recep Erdoğan mutlaka bozar”  deniyordu.  “Çözüm sürecinin bitirilmesi ardından terörle mücadeleye tekrar dönülmesinin faturasını CHP ödemek istemiyor”  deniyordu.

Suriye’ye  veya Kuzey Irak’a yönelik olası bir kara harekatının Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına çekmesiyle birlikte oluşabilecek savaş ortamında AKP ile aynı safta yer alınması da CHP’yi ürkütüyordu.

AKP’nin müstafi hükümete rağmen bu derece kritik kararlar alması ve CHP’nin koalisyon hükümetinde yer aldığı takdirde bunlara itiraz edip düzeltilmesi durumu olmayacağını ifade eden CHP kurmayları AKP ile yapılacak koalisyonun bedelinin ağır olabileceği endişesi taşıyordu. 

3’ncü tur görüşmeler başlamadan hemen önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na çok yakın bir kaynak aynen şunları söylüyordu;

 “Şu anda istifa etmiş hükümet operasyon kararı aldı, Suriye’ye yönelik ABD ile görüşüyor, kararlar alıyor. Bunlar bir ülke için ciddi kararlar. Bu kararlar alındıktan sonra olası bir koalisyonda  alınan kararlara ’neden aldınız, alamazsınız’diyebilme şansımız olmayacak. Bunun bedeli olacak, bedeli de AKP kadar biz de ödeyeceğiz.”

CHP dünkü görüşmelere girmeden önce  14 başlıklı  olmazsa olmaz sayısını 5’e düşürdü. Yürüyen sürece bakıldığında buradaki en kritik madde   “Kürt sorunu”. CHP, seçim öncesi  “Kürt sorunu yoktur”  diyen Recep Erdoğan’a karşı, “Kürt sorununun çözümü mutlaka  sağlanmalıdır. Çözüm adresi de TBMM olmalıdır”ı ilan etti. Ardından bir haber daha yayıldı siyasi kulislere CHP kanadından, “3 Ağustos Pazartesi günkü heyetler arası son görüşmelere CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu girebilir”...

Bu iddiaya AKP içinde MHP ile koalisyon yanlıları çok sevindi. Eh!.  Haksız da sayılmazlar. Sezgin Tanrıkulu profilini herhalde tekrardan sizlere aktarmama gerek yok. AKP içindeki genel kanaat,  “Cumartesi günü de bir tur yaparız. Fakat, AKP koalisyonunu istemeyen Kemal Kılıçdaroğlu demek ki masayı Sezgin Tanrıkulu ile Pazartesi günü yıktıracak”.

CHP de ise hava yine 3 Ağustos Pazartesi gününe odaklıydı. “AKP Yüksek Askeri Şurayı atlatmayı planlıyordu. Oyalıyordu. Samimi değillerdi. Bir bahane bulacak mutlaka masayı devirecek”  deniyordu.

Bakalım 3 Ağustos Pazartesi gününden itibaren hangi eşik bizi bekliyor. Göreceğiz!..

Bu arada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in Şura kararlarının alınmasının hemen ardından 30 Ağustos’u beklemeden görevi devir teslim etme kararından bahsedelim. Edindiğim izlenime göre, Necdet Özel 30 Ağustos’a kadar beklemeyi, koltukta oturmayı doğru-faydalı görmüyor. Kararların alınmasından sonra yaklaşık geçecek  1 aylık süreyi yeni görece başlayacak komutanların yapacağı işler açısından zamanı israf olarak görüyor. Bunun içinde TSK’da yeni bir geleneğin öncüsü olup örnek olmak istiyor. Haksız da değil. Zaten 30 Ağustos’a kadar beklenecek süre görevlerini yeni isimlere bırakacak komutanlar için işleyiş açısından sembolik.

3 Ağustos Pazartesi’den itibaren gündemin yine alabora olacağı günler yaşayacağız.

* * * 

Trabzon’un çok saygın iş adamlarından değerli kardeşim Osman İbiş’in babası Rafet amcamız Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mekanı cennet olsun. Kederli ailesine de Rabbimden sabırlar vermesini diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları