Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

28 Şubat'ta kim kârlı?

Sistem mühendisleri iş başında... Türkiye’nin gündemi bir anda 28 Şubat soruşturması ve gözaltılarıyla değişti. Oysa yanı başımızdaki Suriye’ye müdahale söz konusu. Başbakan Erdoğan günlerdir Çin’de diplomatik görüşmeler yapıyordu. Nükleer santral başta olmak üzere çeşitli ticari anlaşmalar için protokoller imzalanmış. Ancak Suriye ve İran konusunda Çin’lileri ikna edememiş. İşi özü Erdoğan ve heyeti Çin’den bir tek zeytin tanesi alabilmiş o zeytin de kurtlu çıkınca gündemi değiştirmek için 28 Şubat tiyatrosu sahneye kondu... 28 Şubat’ın kudretli generallerinden Çevik Bir’in evinde arama yapılıyormuş. Konu ile ilgili ilk açıklama HSYK Başkan Vekili Ahmet Hamsici’den geliyor. Dünyanın neresinde gözaltılarla ilgili ilk açıklamayı HSYK yapar. HSYK ne demek? Hakimler-Savcılar Yüksek Kurulu. Görevi hakim ve savcıların görev ve atamalarını yapmak. Oysa Hamsici soruşturma kapsamında İstanbul 11, Ankara 17, Niğde ve Çanakkale’de birer kişinin gözaltına alındığı haberini basına ilk açıklayan kişi. İnsanın aklına ister istemez bu operasyonu HSYK’nın yaptığı gelmiyor mu? Hamsici’den sonra hükümet kanadından ilk resmi açıklama Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’dan geliyor. Yazıcı kim? Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı. 28 Şubat Diyanet’e karşı mı yapıldı? Hemen ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ yapıyor. Sanki 28 Şubat Sağlık Bakanlığı’na karşı yapıldı. Bülent Arınç haberinin olmadığını ifade ederken HSYK’nın başkanı da olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “gelişmeleri beraber takip edeceğiz” diyor.
On yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin 28 Şubat’ın hesabını sormak için bu kadar beklemesi sabırlılığından mı? Düz mantıkla hemen soralım. 28 Şubat’tan kim kârlı çıkmıştır? 28 Şubat’tan sonra hangi şirketler parasına para katmış ve 28 Şubat’ın sembolü Çevik Bir hangi büyük holdingin danışman kadrosundadır? “Yeşil Kuşak” projesinin basamaklarını oluşturan 12 Eylül ve 28 Şubat “ılımlı İslam” modeli ile AKP ve zihniyetinin beslenip semirmesine sebep olmuştur. Dolayısı ile AKP, 28 Şubat’ın ürünüdür. Tıpkı 12 Eylül’den hesap sorma adına Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yı yargılama oyununda olduğu gibi, Çevik Bir ve Erol Özkasnak’ı gözaltına almak da oyunun parçasından ibarettir. Bu konunun samimiyetine inanmak, bence safdilliğin ötesinde ahmaklıktır. Kısa vadede gaz alınarak karanlık dönemi toprağın derinliklerine gömmekten öteye gitmeyecektir. Böylece hem 12 Eylül hem de 28 Şubat gerçek anlamda soruşturmadan kurtulacak, O’nun ürünleri rantına rant katacaktır.
Öte yandan sanık avukatlarına göre digital terörün delil diye uydurduğu verilerin sahteliği ortaya çıktığı halde sözde Balyoz tutukluları serbest bırakılmamakta. 28 Şubat operasyonu adı altında Silivri’deki hukuksuzluk da sistem mühendislerince kamufle edilmiş oluyor. Aslında bugün yine Silivri’yi yazacaktım. Sahtekârlık çetesi öylesine fahiş hatalar yapmış ki “bu kadarı da olmaz” dedirtiyor. Örneğin; Deniz Kuvvetleri mensubu Deniz Piyade Subayları, kurmaylık eğitimini Kara Harp Akademisi’nde yaparlar. Malum çete Deniz Piyadesi Gürsel Çaypınar’ı Deniz Harp Akademisi’nde zannederek Deniz Akademi Çalışma Grubuna dahil etmişler. Dz. P.Kur. Alb. Gürsel Çaypınar, bu sahtekârlık ortaya çıkarılmasına rağmen hapiste.
Gözden kaçan diğer husus ise Gölcük’tan çıktığı iddia edilen belgeler. Döşeme altında saklandığı iddia edilen belgelerle ilgili soruşturma bile yok. O odanın sorumlularının ifadesi bile alınmış değil. Bana göre bu davaların en önemli hususu casusluktur. Askeri belgelerin kim ya da kimler tarafından kışla dışına çıkarıldığına dair soruşturma açılmayışıdır. Asıl vatan hainliği belgeleri sızdırmaktır. Bu konuda ne yazık ki yetkileri tırpanlanan askeri mahkemeler de harekete geçmemiştir. Yapılan suç duyurularına rağmen hırsız casusların tespiti için adım atılmamıştır. 12 Eylül tiyatrosundan sonra 28 Şubat perdesini keyifle seyredenleri bilmem, ama bu işin kokusu midemi bulandırıyor.

Yazarın Diğer Yazıları