'28 Şubat operasyonu için Erbakan’ın ölmesini beklediler'

28 Şubat soruşturması kapsamında Sincan 1 No’lu F tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Emekli Albay Alican Türk dosyaya bakan “Özgürlük Hakimleri” ne yazdığı mektubun kopyasını yollamış; tam 31 sayfa. Özetlemek gerekirse 28 Şubat soruşturmasıyla Ümraniye, Balyoz, Odatv davalarının şekil olarak birbirleriyle ne kadar örtüştüğünü ortaya koyuyor.
Türk de o davalarda yargılanan çoğu insan gibi televizyondan öğrenmiş başına ne geldiğini! Mutfaktaki karısına “Gördün mü şimdi de 28 Şubat kapsamında bir sürü askeri gözaltına almışlar. Üstelik Eskişehir’den de biri varmış” diye seslenmesinden bir saat kadar sonra kapısı çalınmış. “O birinin” kendisi olduğunu anlamış.
Sabahın 5’inde savcının huzuruna çıkarıldığı anın tarifi:
“Yerine geçip oturduktan sonra önce hafif sağa dönerek dirseğini masaya dayayan, derken sağ avucunu yanağına destek yaparak gözlerini kapatan, bir süre sonra başı önüne düşünce irkilip doğrulduğu için uyduğunu anladığım Hakim Bey’e durumumu anlatmaya çalıştım...”
Bilen bilir, Balyoz’da da “iddia makamı”nın “uyku” hali, horlamaya başladığında anlaşılmıştı!
Arandıklarını öğrendikleri anda bulundukları şehirdeki ilk otobüse binip gelerek teslim olan emekli albaylar Cengiz Çetinkaya, Yahya Cem Özarslan, Hazar Denizi’nde gemi kaptanı iken “teslim olmak” için önce helikopter çağırtıp karaya çıkan, ardından ilk uçakla Türkiye’ye dönen Serdar Çelebi örnekleri de yine Balyoz Davası’nın kendi ayaklarıyla yargılanmaya gelen subaylarını hatırlatıyor. Dünyanın bir ucundan gelip kendisi teslim olmuş insanların tahliye taleplerinin ret gerekçesine “kaçma şüphesi” yazılmasına tepkili:
- Ayıp oluyor!
Davalar arasındaki bir başka benzerlk “suç delili” . Türk de diğer davaların sanıkları gibi “adı, hukuksal anlamda delil sayılamayacak bir dijital dosyada (“Batı Çalışma Grubu (BÇG)’na Giriş İzin Kartı verilen personel” listesinde) geçtiği için” tutuklu!
“Bu evrakı ilk defa bu dava kapsamında gördüm. BÇG’de hiç görev almadım. Ama bir BÇG elemanı olsaydım da bunu saklamaya tenezzül etmezdim... 28 Şubat konusunda günahıyla sevabıyla bir çok şeyi oturup tartışırım. Lakin ben BÇG’nin yasadışı bir oluşum olduğuna da zaten zerre kadar inanmıyorum” diyor.
Ve elbette en önemli benzerlik:
“Ben niye cezaevindeyim” diye soruyor Alican Türk de!

***


Tutuklanmalarının hemen ertesi günü Erdoğan’ın “Bugün sabrın selamete erdiği, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür” dediğini duyunca “yargıyı etkilemeye teşebbüs” ten dava açmayı düşünmüş. Sonra caymış; - Kimi kime şikayet etmiş olacaktım ki!
Yine de bir çift sözü var Erdoğan’a:
- Tarihin hakkınızda kullanacağı olumsuz ifadeler, olumlulardan daha fazla olacaktır. Bizim için söylediğiniz “mazlumun ahı” sözleri bumerang gibi dönüp size çarpacaktır.

***


Ve 28 Şubat operasyonunun “özü” . Hayli soru işareti birikmiş kafasında. Erdoğan neden “bu dalgalarda ülke boğulur, bu iş bu kadar uzatılmamalı” diye frenlemeyi denedi;
- Eşeledikleri toprağın altından kendi adamları çıkar diye mi? Sn. Gül’ün Bakanlar Kurulu toplantısında 28 Şubat kararlarının uygulaması hakkında attığı imzanın gündeme geleceğinden mi tedirgin oldu?
Hem neden o çok konuşulan “medya”, “iş çevreleri”, “sivil toplum kuruluşları” ve “üniversiteler” ayağının soruşturulmasından vazgeçildi? Vaz mı geçildi yoksa bilerek mi durduruldu? İş o boyutlara vardırılırsa örneğin medyanın da kendi arşivini ortaya dökmesinden mi korkuldu? Koskoca üniversite çevrelerinden bir tek Kemal Gürüz Hoca mı suçlu? Niye 28 Şubat Davası şimdi başlatıldı? Niye 2-3 yıl önce değil?
Türk’ün son soruya cevabı şu:
“Çünkü o dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın ölmesi beklendi. O sağken ucu Erbakan Hoca’ya dokunacak diye kimse buna cesaret edemezdi. (27 Nisan hakkında bir dava açılacaksa da ancak Yaşar Büyükanıt ölünce açılır/açılacaktır.)” Kim bilir belki de tam tersidir; Erbakan’a dokunmasından değil de Erbakan’ın onlara dokunmasından çekinmişlerdir!

Sorum Taner Yıldız’ı sollayarak Erbil’e gitmeyi başardıktan(!) sonra tutup “Bu kadar petrol varken kim neden kavga etsin?” diye soran Aslı Aydıntaşbaş’a; Saf mısın, saf ayağına mı yatıyorsun?

Yazarın Diğer Yazıları