250 milyonu geçtim 505 bin TL'niz var mı?
İnanın bu kadar kamu zararı ve usulsüzlükler hakkında yazılar yazan biri olarak bazen okuduğum raporlara hâlâ şaşıyorum.
Daha fazla ne yapabilirler ki dedikçe daha fazlası ortaya çıkıyor.
Anlatayım…
Anadolu yakasında bulunan Sabiha Gökçen Havaalanı, Atatürk Havalimanı''nın kapatılmasından sonra daha da önemli bir hale geldi.
Bu havaalanını sık kullanan biri olarak gözle görülür bir yoğunluktan bahsetmemiz mümkün. Yoğunluğa çare olarak bitirilmesi gereken ilave pistler halen bitirilemedi. Aynı derecede çok ciddi ihtiyaç olan başka bir durum ise Sabiha Gökçen Havaalanı metro bağlantısının halen bitirilmemiş olması.
Meğer ihalede skandal işler olmuş.
25 Eylül 2014 tarihinde Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından 7,4 kilometre uzunluğundaki hattın yapımı için "Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı Raylı Sistem Bağlantısı İnşaat ve Elektromekanik Sistemler Temin, Montaj ve İşletmeye Alma İşleri Yapım İşi" için bir ihale açılıyor.
14 firma katılırken, Gülermak-YSE Ortaklığı 169 milyon Euro''luk teklifle ihaleye en düşük fiyat veren firma oluyor.
Kent içi raylı sistem hattı yapımı işi devam ederken proje değişikliği oluyor. Proje değişiklikleri nedeniyle yaptırılmasına ihtiyaç duyulan ilave işler normalinde kanuna göre hizmet alımlarıyla yapım işleri sözleşmelerinde yüzde 20''sine kadar ödeniyor.
Yani yüzde 20''ye kadar maliyet ve iş artışlarında aynı yükleniciyle devam edilebiliyor.
Ancak iş artışı yapılmayarak söz konusu ilave işler "Sabiha Gökçen Metrosu Yaya Bağlantı Tünelleri ve Kuyruk Tüneli İnşaatı İşi" (İlave İş) ihalesi sonucunda aynı yüklenici üzerine bırakılıyor.
Bu yüklenici ile söz konusu ilave işlerin yaptırılmasını kapsayan 379 milyon 910 bin TL bedelli ayrı bir sözleşme imzalanıyor.
Soru şu: Neden iş artışlı yapılmayıp yeni ihale yapılıyor?
Tablo ile anlatalım…
Tabloya iyi bakın.
İkinci kaleminde yer alan "Nervürlü Demir" ilk ihalede ton başı birim fiyatı 3941,55 TL iken ilave iş ihalesinde ton başı birim fiyatı "yüzde 334,8 artarak" 17 bin 138 TL ye çıkmış.
Tablonun 12. sırasında yer alan "Çelik iksa" için 360,25 ton isteniyor. Ton başı 57,04 TL iken ilave iş ihalesinde ton başı birim fiyatı "yüzde 51 bin 615" artarak 29 bin 500 TL''ye çıkmış. Bu kalem için ödenen bedel 10.6 milyon TL…
Şayet ihale yapılmadan sadece artışı yapılıp ilk birim fiyattan yapılmış olsaydı ne kadar ödenecekti? Sadece 20 bin 548 TL. Aradaki fark tam 10 milyon 606 bin TL fazladan ödeme demek.
Tablonun son sırasında yer alan "Umbrella Arch yapılması işi" 33.750 metre isteniyor. Metresi 3,04 TL iken ilave iş ihalesinde metre başı birim fiyatı "110.999 artarak" 3 bin 380 TL''ye çıkmış. Bu kalem için 114 milyon TL ödenmiş.
Şayet ihale yapılmadan sadece artışı yapılıp ilk birim fiyattan yapılmış olsaydı ne kadar ödenecekti? Sadece 102 bin 600 TL. Aradaki fark tam 113 milyon 897 bin TL fazladan ödeme anlamına geliyor.
Görüyor musunuz yapılanları…
Bitmedi…
Böylelikle iş artışı yapılma yolu seçilmeden, pazarlık usulü ile yapılan ihale neticesinde toplamda tam 250 milyon 505 bin TL fazla para ödenmiş.
Yani aynı iş kalemlerini aynı firma yapıyor. İki farklı fiyat uygulaması gerçekleştiriliyor.
Bakın…
250 milyonu geçtim 505 bin TL''niz var mı?
Devam edelim…
Sayıştay haliyle bunu idareye sormuş ve idare cevabında şunları söylemiş:
"Esas iş kapsamında diğer İdarelerden gelen talepler ve bazı teknik gereklilikler nedeniyle ihale eki projelerde öngörülenler dışında projede önemli boyutta değişiklikler ve ilave imalatlar yapılması gerektiği ve söz konusu değişikliklerin projeye getirdiği ilave maliyetlerin ilk sözleşme bedelinin yüzde 40''ından da fazla olması ve söz konusu metro bağlantı hattının bir an önce hizmete alınabilmesi adına ilk işte iş artışına gidilmeksizin aynı proje kapsamındaki bahse konu ilave imalatlar için ayrı bir ihale yapılması ihtiyacının ortaya çıktığı…"
Sayıştay hemen cevap vermiş:
"Ancak metro yapım işi kapsamında düzenlenen 28 Şubat 2021 tarihli ve 30 numaralı hakediş ve eklerinde yer alan tutarlar ile kamu idaresi cevabında yer verilen tutarların örtüşmediği yapılan incelemeden anlaşıldığından, cevapta ileri sürülen hususların bu anlamda kabul edilebilir olmadığı sonucuna varılmıştır."
Peki… Sayıştay''ın bile "kabul edilemez" bulduğu bu skandal karşılığında ne yapılmış?
Hiçbir şey!
O zaman tekrar soruyorum: 250 milyon değil 505 bin TL''niz var mı?
Yoksulluğumuzun binlerce nedeninden sadece birini yazdım sevgili okur...
Sadece birini…