25 Kürt kökenli milletvekilinden Erdoğan'a 'Gideriz' tehdidi...
İktidar partisinde ortaya çıkan etnik kökenli yarılma giderek büyüyor. (Olaylar zincirinde kopma olmasın diye kısa tekrar yapacağım.)
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile AKP Genel Başkan Yardımcısı arasındaki “Uludere” başlıklı söz düellosunun ardından partideki Kürt kökenli milletvekilleri hemen sahaya çıkmışlardı. Bölgede yaptıkları temasların(!) sonrasında Kürt kökenli milletvekilleri “Uludere samimiyet sınavımızdır” başlıklı rapor hazırlayıp özerkliğe kadar varan taleplerini dile getirmişlerdi. AKP’nin Kürt kökenli milletvekilleri yönetime de sözlü olarak, “İdris Naim Şahin’in kellesini isteriz” demişlerdi.
“Usta”, “açılımcı” Tayyip Erdoğan da kendisini göreve getirenlerin yeni tezgahlarını sezinlemeye başlayınca anında rampa etmişti. Sıkıştığı an, tüm izlediği batak politikaları unutup Türk milletinin hassasiyetlerini kendince kullanıp, gözyaşları ile vatansever mektuplara sığınan Erdoğan, hem askere hem de İdris Naim Şahin’e destek çıkmıştı.
Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Salı günkü grup konuşmasını dinleyen Kürt kökenli milletvekilleri grup salonundan çıkışta hiç de hoşnut görünmüyorlardı. Kendi aralarında toplandılar, “Başbakan herhalde bizim mesajları iyi anlamadı” değerlendirmesini yaptılar. Bu milletvekillerinden bazıları, “mesajlarımızı daha da sertleştirelim” önerisini dile getirdi. Öneri “uygun” bulundu. AKP’nin Kürt kökenli milletvekilleri Tayyip Erdoğan’a iletilecek sert mesajın son rötuşlarını yaparken önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda da önemli bir olay gerçekleşiyordu.
TBMM Genel Kurulu’nda, görüşmelerde hükümeti temsil eden Şahin, sık sık milletvekillerinin Uludere’ye ilişkin sorularıyla karşılaşıyordu. Muhalefet, Şahin’e Hüseyin Çelik’in “değerlendirmeleriyle” ilgili görüşlerini de soruyordu. Şahin ise “Sayın Hüseyin Çelik hükümet sözcüsü değil, partimizin sözcüsüdür” karşılığını veriyordu.
Futbolda şike yasasında Tayyip Erdoğan’a sert çıkışları ile hatırlanan, Cumhurbaşkanı ve iktidarı destekleyen topluluğa yakınlığı ile bilinen AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar ise Genel Kurul salonunun dışında İdris Naim Şahin’i “bombalayan” tivitler atıyordu;
- “Hükümet sözcüsü Bakanlar adına, parti sözcüsü Bakanlar dahil tüm partililer adına konuşur”
- “Parti hiyerarşisine göre, H.Çelik’in sözleri, o sadece parti sözcüsü diyen İçişleri Bakanını bağlar”
- “Çünkü parti sözcüsü genel başkandan (mkyk) aldığı yetkiyle tüm partililer adına konuşur”
AKP’nin Kürt kökenli Milletvekilleri kendilerince “netleşen fotoğraftan” sonra düğmeye basma kararı aldı.
Vee..
AKP yönetimine sözlü olarak, “Derdimizi anlatamıyoruz, GİDERİZ” denildi.
AKP kulislerine bu gelişme bomba gibi düştüğünde “istifa” tehdidinde bulunan Kürt kökenli milletvekillerinin sayısının 25 olduğu konuşuluyordu. Hatta bu milletvekillerinin önemli bir bölümünün BDP’ye gidebileceği iddia ediliyordu.
Sıkıntıyı çok yakından takip eden Tayyip Erdoğan ise son bir hamle daha yaptı. Erdoğan, Cumartesi günü partisinin Diyarbakır İl Kongresi’ne katılacak. Erdoğan, Pazar günü de GAP Stadı’nda Şanlıurfa kongresini yapacak.
Tayyip Erdoğan’ın bölgede yapacağı konuşmalar ve temaslar; istifa tehdidinde bulunan Kürt kökenli milletvekillerini sakinleştirecek mi?..
Erdoğan’ın son çizgisinde yeniden bir değişiklik olur mu?..
Sorunun cevabını hafta sonundaki gelişmelere bırakalım.
Buradan “Uludere” olayı ile bağlantılı başka bir fotoğraf karesine geçelim...
“İçişleri Bakanı konuşuyor da Milli Savunma Bakanı niye konuşmuyor” tartışmalarına cevap verecek türden.
Hafta içinde Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a bir ziyaret gerçekleştirildi. “Dost” ortamında yapılan bir ziyaret ve görüşmeydi. Gündemdeki konular konuşuldu.
İsmet Yılmaz, uzun uzun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröre karşı verdiği mücadeleyi anlattı, “Son 1 yıldır terörle mücadelede önemli mesafeler kat ettik” dedi. Yılmaz, terör örgütünün şu anda elinde 5-6 bin civarında silahlı militanının olduğunu anlattı, mücadelenin “tek yönlü” olamayacağını dile getirdi. İsmet Yılmaz bir tespitte bulundu, “Terörle mücadelede kayıp oranımız 10’a 1. Yani 10 terörist öldürdüğümüzde 1 şehit veriyoruz. Açılımın güvenlik boyutu yetmiyor. Dağa çıkışları mutlaka durdurmamız lazım” dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile sohbet döndü dolaştı “Uludere” tartışmalarına geldi. İsmet Yılmaz, dış kaynaklı istihbaratlarda genel olarak sıkıntılar yaşadıklarını dile getirdikten sonra, Uludere’de “istihbarat zafiyetinden” söz etti. Yılmaz, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Uludere açıklamalarına destek verdi, “Terör olduğu sürece bu türden olaylar yaşanabilir” dedi.
Sohbetten, İsmet Yılmaz’ın ağzından bana aktarılan cümleleri aynen yazıyorum;
“Vursan da suçlusun vurmasan da... Uludere’de vurduk suçlandık, Göksun’da vurmadık yine suçlandık. Bu mücadele zor bir mücadele...”
İktidarın yaşadığı Uludere travmasında son durum böyle.
Hafta sonunda Tayyip Erdoğan Güneydoğu’yu gezerken, Abdullah Gül de Bolu-Abant’ta olacak. Dünkü yazımızda Gül ailesinin “himayelerinde” gerçekleştirilen,“81 İlde, 81 Yıldız” projesinde başarılı öğrencilere yapılan desteğin kaynağını sormuştum. Köşk kaynakları soruma cevap verdiler;
“81 İlden 81 Yıldız Projesi’nin bu sene dördüncüsü düzenleniyor. İlk 3 tanıtım Çankaya Köşkü’nde yapıldı. İlk defa bu sene Bolu’da düzenleniyor. Bu seneki organizasyona TT Net sponsor oldu.
İlk sene seçilen 81 öğrenciye verilen desteği Hayrünnisa Gül kendi şahsi bütçesinden karşıladı. Daha sonraki eğitim destekleri ise Cumhurbaşkanlığının bütçesinden karşılanıyor. Zaman zaman da bu sene TT Net’in sponsor olduğu gibi çeşitli sponsorlar da destek veriyor projeye. Sadece eğitim alanında değil, spor veya müzik alanında da başarılı öğrencileri için destek veriliyor. Aileleri de maddi ve manevi anlamda destekleniyor”
Köşk kaynakları, öğrencilere burs vermek gibi bir uygulamalarının olmadığını proje kapsamında yapılan maddi desteğin “örneğin, başarılı bir sporcuyu turnuvaya göndermek, iyi bir müzik aleti çalan çocuğa o müzik aletini almak gibi” olduğunun altını çizdiler.
“İnşallah ’başarılı çocukların’isimleri AKP teşkilatlarından gelmiyordur” diyelim.
Son bir not;
Siyasi kulislerde Japonya Büyükelçiliği’nin Anayasa Mahkemesi’ni arayıp, Cumhurbaşkanının görev süresini düzenleyen yasanın iptali için süreci sorduğu konuşuluyor.
“Bu ne merak” demeyin!..