23 Haziran niçin yaşamsal?..
Ülkenin ve dünya kamuoyunun gündemine oturdu ama Türkiye açısından tek mesele, "S-400"lerin alınıp alınmaması değil...
Asıl sorun, S-400'ün düğmesine basılmadan Türkiye'nin sosyo- politik ve ekonomik açıdan nasıl da sarsıldığı meselesidir...
Baksanıza, ABD'nin S-400 ile ilgili hafiften bir gevşeme çabası son üç günde dolar ve altını tepetaklak etti, kurlar bir düştü, bir yükseldi, millet ne yapacağını şaşırdı... Yani, ekonomik belirsizliği daha da uzaklara ateşledi S-400 tartışmaları!..
Olayın askeri "gerekli"lik boyutu Türkiye için önemli olabilir ama S-400'lerden "tısss" sesi gelmesi bile ekonomiyi bu kadar sarsarken, AKP ve yandaş medyanın pohpohlamasına karşın ekonomide aslında neler oluyor?.. "S-400 tartışılırken neler gizleniyor?.." İşte asıl mesele bu...
Bu konuda fazla yorum yapmaya gerek yok; mutfaklardaki yangın, ithalat ve ihracattaki çöküş, çarşı-pazar ekonomisinin darmadağın olması ve tüm bunların yanı sıra gelecek belirsizliğinin altın, borsa ve dövizi sarsması Türkiye'nin sosyo ekonomik fotoğrafını çekmeye, gelecekle ilgili işaretler vermeye yetiyor...
Siz bakmayın yandaşlarla AKP'lilerin bol keseden atmasına, ortalığı güllük gülistan göstermesine, hatta pembe tablolar çizmesine...
Yalan ve algı ikileminde çapraz ateşe tutulan insan zihni kendi yaşadığı asıl gerçeklerin buhranında yeterince travma yaşıyor...
İşte tam bu sırada imdada yetişen muhalif gazetelerin manşetleri ise ülkenin yılardır topyekun yaşadığı, son dönemde de kangrenleşen ekonomik travmaların gizlenen boyutlarını deşifre etmeye yetiyor...
HALKI EZEN VAHİM GİDİŞAT!..
Medyanın muhalif kesimi olmazsa, Türkiye'yi süt liman gösterecek olan utanmaz ikiyüzlülerin milleti kandırma furyası hiç hız kesmeyecek...
Oysa bağımsız medyanın ne kadar yaşamsal olduğunu gösteren haberler geçim sıkıntısı, işsizlik ve sosyal bunalımların sinsi üçgeninde ekonominin nasıl tepetaklak olduğunu göstermeye yetiyor...
İşte yılın ilk çeyreğinde Türk ekonomisi yüzde 2.6 daralmış, kamu harcamaları 7.2 artmış ama yatırımlar ve hane halkı harcamaları yerlebir olmuş...
Çünkü hane halkı harcamaları neredeyse yüzde 5, sanayi sektörü 4.3, inşaat sektörü 10.9, hizmet sektörü ise yüzde 4 daralmış...
Velhasıl, ülke olarak dolar bazında -milli gelir dağılımında- yüzde 17.6 oranında yoksullaşmış Türkiye...
İşte tam burada "israf- tasarruf" ikileminde vahim bir çelişkiye bir kez daha dikkat çekmek gerekiyor... Çünkü bu gaflet-dalalet ve hatta ihanet poltikaları milletin ekmeğini, yaşamını, geleceğini vuruyor sinsice...
Halkımız harcamalarını 4.7 oranında kısarken, sürekli "tasarruf" teraneleriyle milleti uyutan devletin harcamaları nasıl olmuş da 7.2 oranında artmış acaba?.. Bu ne ikiyüzlü, kahredici bir çelişkidir ey devlet, ey iktidar?..
Unutmayalım ki; AKP'nin ülkeyi sürüklediği uçurumun kıyısınde yoğunlaşan sarsıntılar bunlardan da ibaret değil...
2018 yılında 72.6 milyar lira olan bütçe açığı da, 2019'un sadece ilk 4 ayında 54.5 milyar lira olmuş... Nasıl oluşmuş bu açık, neleri sarsacak, neleri yıkacak, milleti daha hangi karanlıklara sürükleyecek acaba?.. Vah ki ne vah...
İSTANBUL SEÇİMİ KURTULUŞ OLACAK...
Türkiye'de ne yazık ki sayıları 10'u bile bulmayan muhalif gazetelerin dünkü manşetlerinde işte bu rezalet ekonomik tablonun vahametini gösteren veriler vardı...
Sarsıcı krizin büyüyeceğine dikkat çeken gazeteler, üreticiden markete gelen bazı gıda maddelerinin fiyatlarının da 4'e katlandığına dikkat çekmişlerdi... Yani, halk giderek daha fazla aç kalacak...
Dahası da var, çünkü giderek derinleşen ekonomik krizin sonuçlarının yıkıcı olacağına ilişkin işaretler ürkütüyor...
İYİ Parti ve CHP yöneticileri, bu konuda kaygı verici saptamalar, yaşamsal uyarılar yapmaya devam ediyor...
Örneğin İYİ Parti yöneticisi Durmuş Yılmaz, "kemerleri bağlayın, tünelin ucunda ışık yok, bir süre düşük büyümeye hazır olun" derken, CHP yöneticileri, borç ve faiz ödemelerine çalışan sanayicilerin yeni yatırım yapamadığını, tarımda verimliliğin düşmesiyle birlikte istihdamda yaşanan sorunun ekonomik sıkıntıları daha da öne çıkaracağına dikkat çektiler...
Sosyo ekonomik buhranların antidepresan kullanımını dehşet verici boyutlara ulaştırmasında ekonomideki belirsizliğin ve gelecek kaygısının payı olduğuna ilişkin bir saptama da var;
Genel Sağlık İş Sendikası'nın araştırmasına göre, ekonomik darboğaz nedeniyle sağlık hizmetlerinde aksamalar yaşanıyor, iktidar bu darboğazı aşmak için vatandaşın üzerindeki yükü artırmaya hazırlanıyor...
Evet; Türkiye son aylarda ikinci kez seçim kıskacı ve S-400 tartışmalarıyla, memleketin içine sürüklendiği kaostan uzaklaştırılmaya çalışılırken, yandaş medya ve iktidar cenahının manzarayı tozpembe gösterme çabaları teraneden ileri gitmiyor...
Ülkede yaşanan sıkıntılar ve bunlarla ilgili AKP karşıtı gazetelere yansıyan manşetler Türkiye'yi önümüzdeki aylardan itibaren çok daha ciddi bir ekonomik darboğazın beklediğini bir kez daha kanıtlıyor...
Bu durum şu gerçeğe de dikkat çekiyor; AKP hızla tükeniyor, alınan önlemler dikiş tutmuyor, suni teneffüs ekonomiyi ayakta tutamıyor ve Türkiye lastiği patlamış kamyon gibi hızla uçuruma gidiyor!..
Peki çözüm ne?.. Bu yıkıcı kamyon nasıl durdurulacak?..
Sorunun yanıtı bellidir; AKP İstanbul seçimini kaybederse iktidar koltuğunun dayanağı kırılacak ve Türkiye ihtimaldir ki, memleketi refaha kavuşturacak bir hükümete daha da yaklaşacak... Ha gayret...