216 yıl hapis ve bir siyasetçi!
Car’a karşı suikast düzenlemek suçundan ünlü Rus yazarı Dostoyevski, kurşuna dizilerek idama mahkûm edilir. Hüküm uygulama aşamasına gelince ünlü yazar bir tarlanın ortasına infaz için dikilmiş direğin önüne götürülür. Gözleri bağlanır ve bedeni direğe iplerle sarılır. İdam mangasına, kurşuna dizmek için “aç/kapa/hazır ol” talimatı verilir. İdam mangası elleri tetikte ve gözleri hedefte “ateş” emrini beklemektedir. Komutan üslerinden gelen bir emir üzerine mangaya “dur” talimatı verir. Çardan gelen yeni bir emir yetişmiştir, o okunur. Çar, idam mahkûmunun cezasını sürgüne çevirmiştir. Dostoyevski’nin önce gözleri açılır, sonra vücudu direkten çözülür ve yeni sürgün hayatına başlamak üzere yola çıkarılır.
Dostoyevski, idam mangasının karşısına çıkarıldığı o anı, bir asra bedel bir yalnızlık olarak değerlendirir. Çeşitli eserlerinde yaşadığı bu trajik anı edebi bir üslupla anlatır.
Doğrusu ikibuçuk yıldır Yüce Divan’da, 216,5 yıl hapis istemiyle yargılanan Koray Aydın’la ilgili olarak Yüce Divan’ın verdiği kararı duyunca aklıma ilk gelen Dostoyevski’nin yukarıdaki hikâyesi oldu. Yaşanan süreç ilginç ötesi bir durum olup izahı yoktur.
Koray Aydın, görevde bulunduğu dönemde 12 ihaleye fesat karıştırmak, 26 ihalede ise görevi kötüye kullanmak suçundan 2004 yılında TBMM tarafından Yüce Divan’a sevk edilmişti. Koray Aydın bu yüzden dört yıl boyunca mal varlığına el konulmuş 216,5 yıl hapis istemiyle yargılanmıştır. Eski Bakan Aydın hakkında çok miktarda iftira, isnat, itham ve iddia ortaya atılarak, birinden temize çıksa bile diğerinden ceza alması amaçlanmıştır. Bayındırlık eski Bakanı Koray Aydın, bütün suçlamalardan ve bütün yargıçların (11 yargıç) oybirliğiyle “beraat” etti.
Koray Aydın, son zamanlarda yaşanan en büyük felaketlerden birisi olan Gölcük/Düzce depremi sırasındaki tutum ve tavırlarıyla büyük başarıların altına imza atmıştı. İsmi, zamanında “efsane bakana” çıkmıştı. Onun döneminde yapılan ihalelerle dönemin en ucuz konutları üretilebilmiştir.
Ancak bizim üzerinde duracağımız konu bu değildir. Evet! Koray Aydın kendisine iftira edenlere şamar değil, hem de Osmanlı tokadını hukuk vasıtasıyla atmıştır. Ancak bu tokat ya da bu sonuç, Koray Aydın ve ailesinin bu süreçte yaşadığı yıkıcı etkiyi gidermeye yetecek midir? Medyanın bu iddia ve iftiraları bir gerçekmiş gibi kamuoyuna yüzlerce kez haber olarak sunmasının ürettiği, adeta kurumsallaşmış olan negatif imaj nasıl silinecektir? Kaldı ki, bir insanın yıllarca ve haksız bir biçimde 216,5 yıl hapis talebiyle yargılanmaya nasıl tahammül ettiğini de düşünmek gerekir! Topluma hizmet eden insanların bu kadar çok itham, iftira ve isnat altında bırakılması; topluma hizmet anlamına gelen siyaseti en tehlikeli uğraş haline getirmiş olmaz mı?
Bir yerde siyasetçi, siyasetçinin kurdu haline gelmişse orada siyasi yarıştan söz edilebilir mi? Siyaset adamlarını siyasi düşmanlıklar yüzünden uyduruk isnatlarla mahkeme mahkeme süründürenler, en büyük ihaneti siyaset kurumuna yapmış olmazlar mı? Siyasete olan güven böylesine uyduruk isnat ve iddialar yüzünden sarsılırsa, bu durumda kötü siyasetçi iyi siyasetçiyi siyaset arenasından kovmuş olmaz mı? Topluma hizmet etmek isteyenler için bu tür temelsiz davalar caydırıcı etki yapacak ve siyaset kurumuna olan güveni sarsacaktır. Siyasetçi, bu kadar haksız yere kendisini zan altında bırakma ihtimali olan bir siyaseti nasıl talep edebilir? Gerçek bir siyasetçi bu tür yıpratıcı iftiralar yüzünden siyaset söz konusu olduğunda “neme lazım” demeye başlarsa orada siyaset kurumu yıkılır.
Ancak dürüst siyasetçilerin, dürüst olmayan siyasetçilerden daha çok şoklara karşı dayanıklı olduğu bilinmektedir. Onların içinde bir çeşit itidal, temkin kalkanı vardır ve bu onlara güçlükleri ve hatta haksızlıkları kabul ettirebilir. Koray Aydın’ın da bu tür bir insan olduğu, Yüce Divan’ın verdiği kararın hemen akabinden “nerede kalmıştık” demesinden anlaşılmaktadır. Koray Aydın’ın, 2,5 asırlık mahkûmiyet tehdidinin altından yüzünün akıyla “dönüşüm muhteşem olacak” türünden bir silkinişle çıkışı takdire şayandır. O hesabını verdi. Şimdi artık hesap sorma vaktidir! Kendisine geçmiş olsun derken, millete hizmet yolunda da başarılar diliyoruz!