Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

​​​​​​​2020'de Türkiye'ye yönelik risk ve tehditler

Atatürk'ün şu sözü hem Türkiye'nin değerini hem de Türkiye'ye yönelik tehditlerin neden bol olduğunu çok iyi anlatır:

Memleketimiz, şu iki şeyin memleketidir: Biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik; çünkü o topraklara göz diken düşmanlar fazladır.

Çiftçilik ve tarımla ilgili sorunları, toprağımızı nasıl kaybettiğimize ilişkin uyarılarımızı içeren yazılarımızı daha önce yazmıştık.

Türk Ordusu'nun kumpas davalarıyla içine düşürüldüğü durumu da not ederek bu yazımda aslında Atatürk'ün topraklarımıza göz diken düşmanlar çoktur sözünden hareketle 2020 yılının bu ilk günlerinde Türkiye'ye yönelik tehditleri ortaya koymak istiyorum. Bunu yaparken de başkanı olduğum 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsündeki çalışmalarımızdan faydalanacağım.

Aslında gelişmiş ülkelerin kurumları, o ülkelerdeki düşünce kuruluşları yeni yıla ilişkin risk ve tehdit analizleri hazırlarlar, yıl içindeki gelişmelere göre güncellerler.

Türkiye'ye yönelik bu analizi yaparken bizim hep aklımızda tuttuğumuz Atatürk'ün şu sözlerini sizlere de hatırlatmak isterim:

"Devletimizin düşmana karşı oluşturduğu cepheler iki şekilde düşünülebilir. Kolay anlaşılması için şöyle diyeyim: İç ve görünürdeki cephe… Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir.

Fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür. Bu gerçeği bizden çok daha iyi bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da sağlamışlardır."

Gerçekten de Atatürk tehdit değerlendirmesi yapılırken nelere bakılacağını çok güzel anlatmış.

2020'de Türkiye'ye yönelik risk ve tehditleri gerçekleşme olasılığı ve gerçekleştiğinde yaratacağı etki bağlamında, birinci halka en yakın ve en büyük risk/tehditleri içermek üzere, üç halkada analiz etmek mümkün.

Birinci halkayı çökmekte olan iç cephe diye özetlersek abartmış olmayız. Çünkü Türkiye, 2020 yılına iktidar yetkililerinin de zaman zaman ağızlarından kaçırdıkları gibi aksayan, bana göre ise çalışmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemin yol açtığı yönetilemeyen bir ülke olarak girdi.

Seçmenleri konsolide etme stratejisinin yarattığı ülke içinde yaşanan derin kutuplaşmalar yani milli birlik krizi sürüyor. İktidar pembe bir tablo çizse de halkın mutfakta, pazarda, çarşıda yaşadığı ekonomik krizin yarattığı ekonomik ve refah seviyesindeki çöküş çökmekte olan iç cephenin ana unsurlarıdır.

Türkiye'yi demografik bir çöplüğe dönüştüren Suriyeli sığınmacıların vatandaşlıklarının önünün açılması ve sığınmacıların Türkiye'nin demografik yapısını değiştirmekte olmasının yaratacağı siyasi ekonomik, toplumsal, güvenlik krizleri iç cepheyi hızla çöküşe götüren ana sorun alanlarından.

Türkiye'de devlet yönetiminde dini referansların gittikçe artması da iç cepheyi dağıtacak bir kriz alanı olarak iyice belirginleşmiş durumda.

2020'ye giren Türkiye'ye yönelik risk ve tehditlerde ikinci halkada Türkiye'yi dört bir tarafından (Irak ve Suriye'de bölünme emareleri, Doğu Akdeniz'de enerji paylaşımları, Kıbrıs ve Ege'de Rum/Yunan kışkırtmaları ve Ege'de Yunan işgalleri, Karadeniz'de artan NATO/ABD varlığı) dört ayrı düzlemde kuşatan krizler, çatışmalar, müzakere oyalamacaları, yaptırım/şantajlar yer alıyor.

Üçüncü halkada, Türkiye'ye etkileri ilk iki halkaya göre nispeten daha az olan risk ve tehdit noktaları/alanları var. Terörün yeni versiyonlarıyla (FETÖ 2.0, IŞİD 2.0 gibi) yeni maskeleriyle çıkışları, İdlib'ten gelecek yeni dalga göçleri, başta Irak Lübnan İran olmak üzere değişik ülkelerdeki kitlesel halk gösterileri, Brexit'in muhtemel yansımaları, Körfez'deki ABD-İsrail krizi, Filistin-İsrail sorunu, sınırlarımızın hemen dibinde Türkiye karşıtı yeni ittifak oluşumları hepsi üçüncü halkada izlenmesi ve alternatifli hazırlıkların yapılması gereken risk ve tehdit alanları.

Daha önce üçüncü halkada izlemeye aldığımız Libya konusu artık ikinci halkaya geçmiş durumda.

Bütün bunların dışında Türkiye'de henüz kavranılamayan, farkına varılamayan benim görünmez tehdit dediğim, önde gelen ülkeler ve uluslararası kurumların tehdit listesinde en ön sıralarda yer alan iklim değişikliği büyük bir tehdit konusu olarak ortada duruyor.

Türkiye böylesine hayati risk ve tehdit halkalarıyla karşı karşıya iken Türkiye maalesef kısır iç siyasi çekişmeler, şahsi ve parti hedeflerinin Türkiye'ninkinin önüne geçtiği bir sarmalın içinde.

Ve yeni bir erken seçim ufukta gözükmüş durumda. Türkiye içine ve iç sorunlarına gömüldükçe çevresindeki büyük ve tehlikeli değişimleri de ıskalayacak gibi gözüküyor. Halbuki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden vazgeçilip güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmedikçe yeni seçimler iç cepheyi güçlendirmeyecek aksine iyice zayıflatacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları