2019'da da çölde serap görmeyelim!
Yarın bütün dünyada yeni bir yıla giriliyor...
Ne var ki insanoğlu, yine sosyal ve ekonomik sorunlarla, acılarla kana bürünmüş bir seneyi geride bırakmanın dramını da yaşıyor.
Tabii afetler ve ufak tefek çatışmalar bir yana bırakılırsa, asıl kan dökmelerin yine Orta Doğu'da yaşanıyor olması bitmeyen bir korkuyu beraberinde getiriyor.
Asırlardan beri neredeyse aynı "trajediyi" yaşayan Orta Doğu'da İsrail'in dışında bütün ülkelerin Müslüman oluşu da dikkatlerden kaçmıyor.
Gerçekten de, Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır, Libya hatta Sudan'a kadar uzayan bir eksende huzursuzluk süre geliyor.
Her şeyden önce, Türkiye'nin Suriye sorununun bir an önce çözülmesi Türk halkının en büyük temennisi olarak değerlendiriliyor.
Tabii ki, bu uzun kanlı coğrafya da şimdi de Yemen yeniden boy gösteriyor.
Eskilerde, iki devlete ayrılacak kadar parçalanan bir Yemen'de şimdi, ne yazık ki "bir insanlık faciası" yaşanıyor.
Belki de 2018 yılında en fazla acıyı ve ölümü Yemen yaşamış bulunuyor.
Özellikle, çocukların ve kadınların öldürüldüğü bir ortamda, şiddeti durdurmak için ciddi girişimlerin yapılmadığı veya yapılamadığı da görülüyor.
Bir zamanlar, her taşı toprağı Türk kanına bulanan Yemen'de şimdi de Müslümanlar Müslümanların kanını çekinmeden, korkmadan akıtıyor.
Mezhep anlaşmazlığının hüküm sürdüğü Yemen'de, aynı zamanda dünyanın en feci sosyal ve ekonomik yıkıntısı bütün acımasızlığıyla hüküm sürüyor.
Dünya Gıda Programı'nın raporuna göre; 27 milyon 400 bin nüfuslu Yemen'de 2 milyon 100 bini çocuk, 4 milyondan fazla insan akut beslenme yetersizliği ile karşı karşıya kalıyor.
Yaklaşık 14 milyon 800 bin kişi temel sağlık ihtiyaçlarından yararlanamamakta ve 8 milyon 800 bin kişi sağlık hizmeti götürülemeyen bölgelerde yaşıyor.
19 milyon kişi insani yardım veya korumaya ihtiyaç duyarken; halk gıda yetersizliği ve sağlık sorunları nedeniyle hayatta kalma mücadelesi veriyor.
17 milyon 800 bin insan, yeterli derecede beslenemiyor ve 8 milyon 400 bin kişi açlıkla ölümün eşiğine bırakılıyor.
Ne hazindir ki, bu sayının 400 bini çocuklardan oluşuyor.
Yemen, Arap'lar arasında aşiret güçleri en bağlı ülkelerin başında yer alıyor.
Ülke nüfusunun %75'i kırsalda barınıyor.
Uzlaşma imkansız ötesi!
Yemen'de güçlü büyük aşiretlerin olması, aşiretlerin ordu ve siyasete etki göstermesine de sebep oluyor.
Mezhepsel ve dini çatışmaların olduğu bilinse de, aşiretler arasındaki çatışma da göz ardı ediliyor.
İşte böylesine dramatik bir atmosferde yeni bir yıla girilirken Yemen'le bütün dünya ülkelerinin ilgilenmesi, her türlü politik, sosyal yardımın süratle yapılması icap ediyor.
İran ve Suudi Arabistan'ın "Savaşa Dur" deme basiretini hatta cesaretini göstermeleri bekleniyor.
Ancak, sorunun ortasında "mezhep" kavgası yattığından, değil uzlaşmanın hatta ateşin geçici olarak kesilmesinin çok güç olduğu da biliniyor.
Üstelik, ABD, Mısır, İsrail gibi unsurların varlığı da barışı güçleştiriyor.
Nitekim "Yemen krizini bitirmek için siyasi çözümden başka bir alternatif olduğuna inanmıyoruz" diyen Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh es-Sabah, tarafların çözüme ulaşması halinde Yemen'deki savaşı bitirecek anlaşmanın imza törenine ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını söylüyor.
Aslında, Yemen gibi çilekeş bir ülkenin dününü, bugününü ve yarınını anlatmak tahmin etmek kısacası yorumda bulunmak gittikçe güçleşiyor.
Fakat, Mezhep anlaşmazlıklarının yanı sıra yine enerji yollarının güvenliği karşımıza "sinsi" bir şekilde çıkıyor.
Yemen'in jeopolitik durumu, hem Afrika'yı hem Orta Doğu'yu hem de Körfez haritasını yakından ilgilendiriyor.
Kaldı ki, Suudi Arabistan ve İsrail için ilk güvenlik kuşağı sayılıyor.
2019'da Yemen'in dünya gündeminin ilk sıralarına fırlaması bekleniyor.
YARIN: Yemen ile ilgili yazımızda talihsiz ülkeden çizgiler veriliyor.