2018 ne kadar da "millî" bir seneydi!

Cumhuriyet döneminden beri ayakta duran şeker fabrikaları Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) lobisine teslim edildi.

"Şeker pancarı üreticisini bitirmekle kalmayacaksınız, vatandaşı da NBŞ'ye mahkûm edeceksiniz" dediler, dikkate alan olmadı.

Stratejik öneme sahip birçok kuruluş gibi şeker fabrikalarımız da yangından mal kaçırırcasına özelleştirildi.

***

24 Haziran seçimlerine gidildi. Bazı partiler devletin tüm imkânlarını kullanırken, bazı partilerin seçime girmesi bile son anda mümkün oldu.

Öve öve bitirilemeyen Adil Seçim Platformu seçim gecesi çökerken, sonuçları tek veren kurum Anadolu Ajansı oldu.

Sonuçlara yorumu ne olacağı merakla beklenen isim "Adam Kazandı!" diye mesaj attı.

Şeker fabrikalarının özelleştirildiği illerde ise iktidar partisinin oyu daha da arttı.

***

Sıcak para ve inşaat ekonomisine dayanan ekonomi bir türlü kendine gelemedi.

Ekonominin başına damat getirildi. Piyasalar karara olumsuz tepki verdi. Dövizdeki artış katlanarak devam etti.

Bu arada Sayıştay raporları da gösterdi ki devlet kaynakları israf ediliyordu.

Özelleştirilmedik kurum, kuruluş, millî sermaye kalmadı.

2018'in en çok eriyen borsalarından biri Türkiye oldu.

Dövizdeki tırmanış bir türlü bastırılamadı. Yılların yerli markaları üst üste konkordato kararı aldı.

***

İktidar, Türk ekonomisini ABD'li bir şirkete teslim etmek istedi. Kamuoyunda tepkiler yükseldi. Damat canlı yayında "McKinsey'yi eleştiren ihanet eder" açıklaması yaptı.

Hemen ertesinde Erdoğan'dan geri adım geldi ve ekonominin McKinsey'ye teslim edilmesinden son anda vazgeçildi.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütleriyle ilişkisi olan bir papaz için 81 milyonluk bir ülkeyi feda etmeye kalkıyorsun. Kusura bakma hukukun gereği neyse onu yaparız" dedi.

Hükümete yakın medya "PKK'nın Papazı" başlıkları attı.

Papaz aşağı, papaz yukarı derken, papaz bir anda serbest bırakıldı.

Trump; "Erdoğan ile olan dostluğumuza rağmen bu sürecin bu kadar uzamasına anlam veremedim.",

Brunson; "Türkiye'de hapiste tutulmak, camide kalmak gibiydi" dedi.

***

Katar'dan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 500 milyon dolarlık uçak hediye edildi.

Erdoğan, "Katar bu uçağı satıyordu, hatta rakam bildiğim kadarıyla 500 civarındaydı. O esnada biz de ilgilendik. Katar Emiri, bundan haberdar olunca uçağı Türkiye'ye hibe etti; 'Ben Türkiye'den para almam; bunu Türkiye'ye hediye ediyorum, hibe ediyorum' dedi."

4 yıl önce devletin bütçesinden 300 milyon dolar harcanarak alınan Cumhurbaşkanlığı uçağı bir anda gözden düştü.

***

Türkiye'nin en büyük bütçelerinden birine sahip olan Diyanet İşleri'nin Başkanı, daha önce Cumhurbaşkanlığı Sarayında ağırlanan "fesli"yi evinde ziyaret etti.

Diyanet İşleri Başkanı 10 Kasım'dan bir gün önce yapılan ziyarete resmî kıyafetleriyle gitti. Devleti temsilen plaket takdim etti.

Görüşme sonrasında kamuoyunun tepkisi kontrol edilemez hale gelince, hızlıca gündem değişikliğine gittiler, unutuldu.

Bu sırada Sayıştay raporlarında Diyanet'in faiz hesabına para yatırdığı ortaya çıktı.

***

Suudi Arabistan yönetimi, kendisine muhalif gördüğü gazeteciyi Türkiye'deki konsolosluğunda öldürdü. Kaşıkçı'nın bedeni hiçbir yerde bulunamadı.

Eylemi gerçekleştiren cellat timinin, kameralardan adım adım izlendiği ve buna rağmen Türkiye'den ayrılmalarına izin verildiği anlaşıldı.

ABD'nin cılız tepkisi, Türkiye'nin uluslararası arenaya sunduğu ses kayıtlarına rağmen konu unutuldu.

***

Danıştay "Andımızın yasaklanması kararı kabul edilemez" dedi.

Kamuoyu bir anda ayağa kalktı. İktidar, çözüm süreci günlerine geri döndü, andımız üzerinden millî devlet açıktan hedef alındı.

Danıştay kararının uygulanmaması için Millî Eğitim Bakanlığı tüm okullara talimat gönderdi.

MEB'in vizyoner yöneticileri, Andımız kararına itiraz ederek "çağ dışı, dayatmacı, totaliter" gibi tanımlamalarda bulundu.

***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'de doğan 380 bin Suriyeli bebek için "Benim ülkemde 380 bin (Suriyeli) çocuk doğdu. Allah izin verse de Meclis de yardımcı olsa, keşke bu 380 bin çocuğu doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapsak" dedi.

Doğu Türkistan'dan gelen 11 Uygur Türkü pasaportları bahane edilerek aylarca Atatürk Havalimanı'ndan içeriye alınmadı. Gelen tepkiler üzerine kısıtlı bir özgürlükle havalimanından başka bir ile nakledildiler.

***

Suriyeli mülteciler ile vatandaşlar arasında cereyan eden vakalarda birçok ilde kitlesel eylemler yaşandı. Çevre illerden takviye polis gücü ve jandarma istendi.

Şanlıurfa, Gaziantep, Uşak ve Denizli ulusal basına verilmeyen akıl almaz olaylara tanıklık etti. Halkı yatıştırmak için birçok ilde Suriyeliler sınır dışı edildi.

Kilis'te Türkler azınlık konumuna gelirken, sığınmacı nüfusu kentin çoğunluğu haline geldi.

***

Meclis'te "FETÖ'nün siyasi ayağı, Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti, EYT'lilerin durumu, Doğu Türkistan'daki kamplar araştırılsın" gibi önergeler AK Parti-MHP ortaklığında reddedildi.

***

Görüldüğü üzere, 2018 başka yıllara benzemeyen "millî" hassasiyetlerin yüksek olduğu bir yıldı!

2019'da sergilenmesi muhtemel "millî" hamleler şimdiden hepimizi heyecanlandırıyor.

Yazarın Diğer Yazıları