Kıbrıs sorununa adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak maksadıyla devam etmekte olan müzakerelerin 2016 yılı içerisinde sonuç verebileceği, bunun "son fırsat" olduğu anlayışı Kıbrıs'ın her iki tarafında da hâkim düşüncedir. 50 yılı aşkın bir süredir devam eden görüşmelerden artık bir sonuç çıkması gerekmektedir. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına olumlu etki eden beş unsura atıfta bulunmuş, enerji, ekonomi konusundaki perspektifler, iki liderin aynı jenerasyondan olması, dini liderlerin desteği ve iyi niyet ortamının çözüme katkı koyan unsurlar olduğunu sıralamıştır. Akıncı, seçildiği ilk günden itibaren çözüm hedefine katkı koymuş ve koymaktadır. Akıncı'nın bu iyi niyeti, birçok çevrede "çözüme o kadar meraklı ki ödün vermeye meyillidir" diye haksız yorumlara da neden olmaktadır. Akıncı'nın Kıbrıs Türkünün kabul etmeyeceği bir anlaşmaya olur vereceğine, altına imzasını koyacağına inanmıyorum. Türkiye ve KKTC makamlarının istişare ve iş birlikleri çerçevesinde belirlenen temel duruşumuzdan ödün verilmesi olası değildir. Cumhurbaşkanı Akıncı "her ne pahasına olursa olsun ama anlaşma olsun" zihniyetinde değildir. Her iki tarafın da endişe ve isteklerini gözetecek adil bir anlaşmadan, dengeli bir çözümden yanadır. Bu mümkün müdür? Bana göre Rum tarafının bilinen tutumu yüzünden mümkün değildir.
Çözümün engeli!..
Rum tarafının yakın tarihimizde yaşanmış tüm olumsuzluklara rağmen hâlâ daha kendini adanın tek sahibi olarak görmesi, Türklerin de en az Rumlar kadar hakları olduğu gerçeğini kabullenememesi çözümün önündeki en büyük engeldir. Bu yozlaşmış Bizans zihniyetinin terk edilmesi için yeni bir felaket zincirinin yaşanması mı gerekmektedir? Adada sıcak bir çatışma veya gerginliğin kime ne faydası olacaktır? Orta Doğu'yu kan gölüne çeviren savaşların ne tür dramlara neden olduğu görülmemekte midir? Kıbrıs'ta 1950'li yıllarda, 1963-74 arasında yaşananlardan gerekli dersleri çıkarmanın zamanı gelmedi mi?
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum tarafında yayınlanmakta olan Fileleftheros gazetesine verdiği röportajda, Kıbrıs sorununa ilişkin yapıcı görüşlerini bir kez daha ortaya koymuştur.
Sonuçsuz müzakere...
Akıncı, ilerleme kaydedilen konularda daha fazla ilerleme sağlamaya çalışacaklarını, geçmişte, hatırladığı şekilde, ilerlemeden bahsedildiği zaman üç boyuttan söz edildiğini, şimdi ise, yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi, AB ve mülkiyet olmak üzere dört boyuttan bahsettiklerini ifade etti. Bu dört konuda ilerleme bulunduğunun açık olduğunu ifade eden Akıncı, üzerinde uzlaşma sağlanamayan bazı konuların da bulunduğuna dikkati çekerek, mümkün olduğu kadar bunları azaltmaya çalıştıklarını belirtti. Akıncı gazeteye verdiği demeçte, toprak konusuna ilişkin haritaları, oranları, yer isimlerini, ardından ise güvenlik ve garantileri ileri götüreceklerini söyledi.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası'nın düzenlediği bir toplantıda ise .
Rum yetkililerin "Güzelyurt yoksa çözüm olmaz" yönündeki açıklamalarına değinen Akıncı, böyle bir demecin henüz daha toprak konusu masada ele alınmadığı bir zamanda verildiğine dikkati çekti.
50 yılı aşmış bulunan müzakere sürecinin birçok safhasını detayları ile çok iyi bildiğime inanmaktayım. Bu çerçevede Rum tarafının özellikle garantörlük, toprak, mülkiyet ve güç-yönetim konularda Türk tarafıyla taban tabana zıt görüşlere sahip olduğunu ve malum tezlerinden geri adım atmayacaklarını söylemem yanlış olmayacaktır. Şahsi inancım müzakerelerden sonuç alınmasının mümkün olamayacağı, ortaya çıkacak belgenin iki halk tarafından da reddedileceği yönündedir.
