2016 ne getirecek? (Enflasyon) -2-

2005 yılının Kasım ayında, yıllık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) oranı yüzde 7.61 idi. On yıl sonra 2015 yılı Kasım ayında bu oran daha da arttı ve yüzde 8.10 oldu.

Küresel dünyada enflasyon oranları önemli ölçüde düştü. 2015 yılında Dünya enflasyon ortalaması yüzde 2.6, 2016 yılında ise 3.1 olarak bekleniyor. 12 yıldır enflasyon oranı değişmedi. (Aşağıdaki tablo)

1-290.jpg

2016 yılı TÜFE oranı Merkez Bankası beklenti anketine göre yüzde 7.6 olarak tahmin ediliyor. Neredeyse dünya ortalamasının üç katıdır.

2016'yı da katarsak, son beş yıldır ekonomide durgunluk olmasına rağmen, enflasyon 12 yıldır yaklaşık aynı düzeyde seyrediyor. Bu durum enflasyonun kronik bir yapı kazandığını gösteriyor. Bu nedenle enflasyon para politikası ile çözülmüyor. Yapısal önlemler almak gerekiyor. Dolayısıyla 2016 yılında da enflasyonda değişen bir şey olmayacaktır.

Mamafih Merkez Bankası 2006 yılından beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor. Hiçbir zaman bu hedefi tutturamadı.

Enflasyon hedeflemesinin birtakım maliyetleri ve riskleri vardır. Maliyeti, Merkez Bankası'nın yalnızca enflasyon hedeflemesine odaklanmasıdır. Bu durumda diğer göstergelerde sapmalar olabilir. Riski ise MB eğer hedefi tutturamaz ise itibar kaybeder. Güven kaybeder. Güven kaybı piyasada kırılganlık yaratır. Belirsizlik ve kırılganlık da enflasyona yol açan nedenlerden ikisidir.

2-218.jpg

Enflasyon istikrarsızlık demektir. Uzun dönemli yatırımları engeller. Enflasyonda iniş ve çıkışlar yatırım hesaplarının, fizibilite hesaplarının farklı çıkmasına neden olur.

Netice olarak, ekonomik istikrar sorunu yeni değil... 1970'li yıllardan beri yaşıyoruz. Son on yılda ise plansız ekonomi dönemine girildi, devletin düzenleyici ve denetleyici işlevi kaldırıldı, ekonomi sıcak para ve spekülatif yatırımların tekeline girdi ve maalesef istikrar sorunu çığırından çıktı.

Kronikleşen enflasyonun tek çözümü yapısal önlemlerden geçiyor.

Çözüm için önce planlama yapmak, iktisat politikalarını koordineli olarak bir plan içinde yürütmek gerekir.

Söz gelimi, devlet-piyasa dengesini sağlamak gerekir.

Piyasada rekabeti sağlamak için devlet-piyasa optimal dengesi kurulmalıdır. Oligopol piyasada rekabet şartları çalışmadığı için fiyat artışları rahat yapılıyor. Piyasada rekabet şartları sağlanırsa, fiyat artışları frenlenebilir.

Kamu harcamalarının daha etkin kullanılmasını sağlamak gerekir. Söz gelimi bugünkü bütçe açığını kapatmak için gelir getiren kamu yatırımlarının işletmesini, yüksek iskonto oranları ile devretmek, yap-boz ihaleler, popülist harcamalar kamu harcamalarında etkinliği düşürüyor, maliyeti artırıyor. Bunlar da fiyatlara yansıyor. (Yarın devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları