2011'de iç savaş hazırlığı!

1970 yılında Paris’te Sevr’in 50. yıl dönümü nedeniyle “Sevr’i Canlandırma Toplantısı” adı altında bir toplantı yapılmıştır.
“Sevr’in ölü bir anlaşma olmadığı ve canlandırılması gerektiği” nin dile getirildiği bu toplantıyı Paris’in uluslararası sorunlarda ağırlığı olan Congere Internationaux tertiplemiş, toplantıya 600 dinleyici katılmıştır. Katılanlar arasında Paris valisi ve bölge kaymakamları da vardır.
Siz ister paranoya deyin ister komplo teorisi.
Elin oğlu boş durmuyor.
Batı, Sevr’de o kadar ısrarcı ki kararı bu topraklarda yaşayan Türk ve Kürde de bırakmış değil, o öylesine “İlle de Sevr” diyor ki, Amerika’sı ile Avrupa’sı ile bu topraklarda bir “iç savaş” çıkartmayı bile göze almış durumda.
Ey millet uyanınız, bunlar bir iddia değil, elle tutulur gözle görülür gerçekler.
Ortalıkta dolaşan haritaları bir tarafa bırakalım, bugünkü DTP’nin geçmişi olan DEHAP’ın o zamanki Batman İl Başkanı Mehdi Öztürk’ün, Amerikalıları kastederek, “Bize gelen heyetler, ’Farklılıklarınızı ön plana çıkarın, milliyetçiliği körükleyin’telkininde bulunuyorlardı” dedikten sonra kendisinde oluşan kanaati şu kelimelerle özetlememiş miydi:
“-Irak’ta oynanan oyunun benzeri Türkiye için oynanıyor. Yıllardır yaratılmaya çalışılan bir Türk-Kürt kavgasıdır.” Üzülerek ifade edelim ki Amerika bu konuda yalnız değildir. Avrupa da bu tezgâhın içersindedir.
Paris’lerde bir yandan “Sevr’i Canlandırma” platformları oluşturulurken diğer yandan da kardeşi kardeşe kırdıracak bir “iç savaşın” gayreti de yine Avrupa’dan neşet etmektedir. Yine AB metinlerinde bir yandan Türkiye’ye, “Yerel ve bölgesel özerkliğin geliştirilip yaygınlaştırılması” telkin edilirken diğer yandan da “2011 yılında iç savaş” için düğmeye basılmış bulunmaktadır.
Örnek çok da biz bir tane verelim anlayan anlar.
Bakınız Muharrem Bayraktar 24 Mayıs 2005 tarihinde Yeni Mesaj gazetesinde kaleme aldığı, “Türkiye’de iç savaş çıkarmak istiyorlar” başlığı altındaki yazıda bizi hangi gerçeklerle yüz yüze getiriyor:
“Sefa Yüksel Norveç’te yaşıyor. İskandinavya Türk Dili Konuşan Ülkeler Enstitüsü Direktörlüğü yapıyor. Üç hafta önce, Meltem TV’de yaptığım Diyalog Programının konuğu idi. Programda ’Batılı dostlarımızın’dehşet verici bir tezgâhına nasıl şahit olduğunu anlattı:
‘- Belçika Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda görevli bir uzmanı dün ziyaret ettim. Yakinen tanışıyorduk. Bana kalın bir dosya getirdi. -Bunu oku- dedi. Dosyayı karıştırmaya başladım. Türkiye’de çıkarılması planlanan bir iç savaşın nasıl tetikleneceğine dair senaryolar yer alıyordu. İç savaşın çıkması için öngörülen tarih 2011 yılı idi.”
Bu satırların üzerinden 5 yıl geçti..
Şunun şurasında 2011’e ne kaldı?
Birileri Sevr demekle Sevr mi olacak, birileri Sürgünde Kürt Parlamentosu kurdularsa bu Kürtlerin ayrı bir devlet isteği anlamına mı gelir, Diyarbakır’ı başkent ilan etmekle Diyarbakır başkent mi olur diyenler olabileceği gibi Belçikalı bir uzman 2011’de Türkiye’de iç savaş çıkartılacak demekle iç savaş mı çıkar diyenler de çıkabilir, ama durunuz, Safa Yüksel’in sözleri henüz bitmiş değil.
Safa Bey diyor ki:
“- İşin daha vahim boyutu, bu dosyanın Avrupa Başkentleri’nde ilgili birimler tarafından değerlendirmeye tabi tutulduğu idi...”
Sözün özü. Ortalıkta Sevr haritaları dolaşıyor.
Avrupa Başkentlerinde Sevr toplantıları yapılıyor.
ABD’li diplomatlar Türkiye’de ayrılıkçı gördükleri Kürtleri, “Türklere düşman olun” diye körüklüyor, Avrupa başkentleri 2011’de Türkiye’de çıkartılması düşünülen bir iç savaşın nasıl tetikleneceği üzerinde en az beş yıldır kafa yoruyor...
Bütün bunlar geçmişte olmuşsa ve biz “Yine deniyorlar, yine olabilir” dediğimizde, niye elinde devlete dayattığı şartlar ve üstünde üniformayla Kandil’den inen teröristten daha kötü oluyoruz, sahi niye?

Yazarın Diğer Yazıları