2009 beklentileri
Gelmekte olan 2009 yılının son günlerini yaşadığımız 2008’i aratacağı her haliyle belli oldu. İçeride ve dışarıda sadece küresel mali kriz ile uğraşmayacak, uluslararası teröre ve Ortadoğu’da sıcak çatışmalara sıkça tanık olacağız gibi görünüyor. Resmi tatil cenneti olan Türkiye’miz, 2009 yılında hafta sonu dışında uzun tatil yaşayamayacakmış. İş kaybı olmayacağı için de ekonomik krizin tam ortadan vurduğu yaraların öylece iyileşeceğine dair iyimser fikirlere gülüp, insanlık suçunun işlendiği Gazze’ye göz atalım.
Bombaların yağmasından üç-dört gün önce Ankara’da beş saat boyunca İsrail Başbakanı ile baş başa görüşen Tayyip Erdoğan’ın, Olmert’ten söz aldığına dair haberler uçuşuyor. Sayın Erdoğan’ın Filistinli sivil halka bomba yağdıran İsrail’e sert tepki vermesi, gazete manşetlerini süslerken bir Allah’ın kulu “İyi de beş saat boyunca Olmert-Erdoğan hal hatır muhabbeti mi yaptı? Birçok konuda mutabık kaldıklarını açıklarken bunları yazılı bir anlaşmaya ya da protokol imzasına dökmediler mi?” diye sormuyor.
İsrail, Mısır, Suriye, Irak ve İran görüşmeleri sırasında Türkiye’nin bölgeye ağırlığını koyduğunu, Filistin-İsrail sorununu Türkiye’nin çözdüğü yönünde pembe haberler üreten AKP medyası, bombalamaya hazırlıksız yakalanmış görünüyor. Bir dönem her taşın altında İsrail parmağı arayan Erdoğan’ın çekirdek ekibi, ılımlı tavırlarından U dönüşü yapıp, İsrail’e beddualar yağdırarak tabanlarından gelen tepkinin gazını almaya çalışıyor.
Bırakın İsrail ile karşılıklı anlaşmayı, protokol gereği de olsa bir araya gelmenin dinden çıkmak anlamına geleceği fetvasını yağdıran AKP’nin bazı kurmayları, soğuk hava şartları yüzünden evlerinden dışarı çıkamıyormuş.
Tam da belediye seçimleri için ince planlar yaparken, nereden çıktı bu Gazze işi diye kara kara düşünenler, Büyükşehir adaylarının açıklanmasının gürültüsüyle bomba seslerinin bastırılmasını bekliyor.
Olmert’in gittiği gün, ayakkabı hedefinden kurtulan Irak Başbakanı Maliki’nin gelişini, diplomaside Türkiye’nin ağırlığı olarak nitelendirenler, Maliki’nin Erdoğan’a PKK’yı bitirme sözü verdiğini de yazmıştı. Sabahlara kadar ekran başında, terör örgütünün silahları bırakacağı yorumları yapılmıştı. Tam bu sırada, Cizre’den gelen şehit cenazelerini sıradan haber olarak yayımlayıp belediye başkan adaylarına odaklanmışlardı. Başbakan Erdoğan’ın ilk etapta esip gürlemesiyle bu işten kurtulacağını zannedenler, 29 Mart’ta yanılacaklarını anlasalar da şimdiden bahanelerinin planını yapıyorlar. İşi yine Anayasa Mahkemesi’ne fatura edeceklerdir. Ne de olsa 900’e yakın belediyeyi tasarruf için kapatmıştık, buralardan bize oy verilmedi. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay yüzünden oylarımızı artıramadık mavrasını yapacaklar.
Tayyip Erdoğan’ın 2008 yılı değerlendirmesini yapıp, 2009 beklentilerini açıklayacağı ünlü İcraatın İçinden programını merak ediyorum.
2009’daki umutlarımdan birisi de Saadet’teki değişimin getireceği heyecan dalgasının AKP’nin duvarlarını yıkması olacak. 29 Mart’ta önemli gedikler açacağına inandığım Saadet Partisi’nin Milli Görüş tabanını çekmesiyle, AKP’nin kâğıttan kuleler gibi yıkılışına tanık olmayı umuyorum.
Tarih tekerrürden ibarettir diyenler, tarihten ders almayanları hep uyardıkları halde tarihin tekerrürünü engelleyemediler.
Aylardır bu sütundan 1989 yerel seçimlerini yazıyorum. 20 yıl önce limon gibi sıkılmaya isyan eden vatandaşın, 1989’da ANAP’ı süpürdüğü gibi 2009’da da aynısını yapacağına inanıyorum. 2009 yılının Türk milletine, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını diliyorum.