2008 biterken Kıbrıs sorunu
Kıbrıs sorununa tarafların anlaşmayla sonuçlanacak bir çözüm bulmaları adına yürütülen çabalar 2008 yılında da sonuç vermedi. Kilise destekli Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmak istemediği apaçık ortada iken, emperyalizmin zorlamasıyla sürdürülen göstermelik müzakerelerden sonuç çıkmasını beklemek zaten safdillikten başka bir şey değildir. Rum tarafının Kıbrıs sorununu anlaşmayla sonuçlandırma niyeti ve hedefi yoktur. Rum tarafı Türk tarafıyla uzlaşarak anlaşmanın, ne demek olduğunu çok iyi bilmekte ve hesaplamaktadır. Rum tarafının Türk tarafıyla anlaşması Enosis’ten vazgeçmesi demektir. Adanın Elenleştirilmesinden vazgeçmesi demektir. Megali İdea ülküsünden vazgeçilmesi demektir. Adil ve kalıcı olacak bir anlaşma Kıbrıs Türkü’nün 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde 1963’ten beri gasp edilen haklarının geri verilmesi demektir. Kıbrıs Türkü’nün eşit ortaklık hakkının kabulü demektir. Eşit egemenlik hakkına saygı gösterilmesi demektir. Azınlık olmadığının tescili demektir. Kıbrıs Türkü’nün ayrı dini, dili, tarihi, örf, adet ve geleneğiyle ayrı bir halk olduğunun kabul edilmesi demektir. Kıbrıs Türkü’nün insan yerine konması ve çağdaş hakların tümünden yararlanması demektir. İzolasyonlardan, ambargolardan kurtulması ve hak ettiği refah seviyesini yakalayarak huzura erişmesi demektir. Aklı başında, adada yaşanan yakın tarihi ve Rum’u iyi tahlil etmiş olan herkes Rum’un anlaşma taraftarı olmayacağını gayet berrak bir şekilde görebilecektir. Yıllardır bizi idare edenler emperyalizmin baskıları neticesinde sonuç alınması mümkün olmayan müzakere sürecini yürütmek zorunda kaldılar. Gerçek şudur: Kıbrıs sorunu Rum tarafının açgözlülüğü ve çarpık hedefleri nedeniyle hiçbir şekilde barış anlaşmasıyla sonuçlanmayacaktır. Ve bana göre Kıbrıs sorunu dünya kabul etsin etmesin 1974’te Barış Harekâtı ve 1983’te de Devletimiz KKTC’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Adada 34 yıldır barış vardır. Eksik olan anlaşmadır. Yukarıda belirttiğim nedenlerle de Rum tarafı Kıbrıs Türkü ile adil ve kalıcı bir anlaşma yapmaya yanaşmayacaktır. En azından bütün dünya Kıbrıs’ta yapılan haksızlığı anlayıp Rum tarafına gereken baskıyı yapıncaya kadar bu böyledir.
Hristo tek kelimeyle fiyasko
Şubat ayında büyük ümitlerle GKRY Başkanlığı’na getirilerek Kıbrıs sorununu çözeceğine inanılan sahte barış meleği Dimitris Hristofyas’ın aslında büyük bir fiyasko olduğu 2008’de her yönüyle anlaşılmıştır. Hristo-fiyasko’nun adada anlaşma/çözüm adına kendisinden önceki Rum liderlerin izlediği uzlaşmaz siyasetin dışına çıkacağını hesaplayanlar büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir. Hristo-fiyasko göreve geldikten sonra attığı her adımda tescilli Türk düşmanı bir Enosis’çi olduğunu ispatlamıştır. Herkesin sol görüşlü, ilerici, devrimci, insana, emeğe ve hakka değer verdiğini zannettiği Hristo-fiyasko’nun aslında Eoka’cı, faşist, ırkçı bir kan emici vampir olduğu çok geçmeden anlaşılmıştır. Hristo-fiyasko’nun AB üyesi olarak veto tehditlerini 2009’da artıracağından hiç kuşku duyulmamalıdır.
KKTC’yi yok edemeyecekler...
2008’de sırf anlaşma olsun diye, KKTC’de bizi idare edenlerin, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek temsiliyete dayalı federasyon kurma konusunda Rum tarafı ile mutabakata varmaları oldukça manidardır. KKTC’yi ziyaret eden Anavatan Türkiye yetkililerinin iki devlete dayalı konfederal bir çözümü işaret etmeleri ise yüreğimize su serpse de maalesef AKP iktidarının geçmiş karnesi-ödüne dayalı siyaseti-kuşkularımızı ortadan kaldırmamaktadır. Emperyalizmin KKTC’yi yok etme, Anavatan Türkiye’yi ise bölme planları yürürlüktedir. Bizi yönetenlerin yürüttükleri vizyonsuz, istikrarsız, hedefleri belirlenmemiş, günü birlik alınan kararlara dayanan, tutarsız ve başarısız siyasetleri nedeniyle KKTC ve Kıbrıs Türkü tehlike altındadır. AKP iktidarının ve Kıbrıs’ta bizi yönetenlerin emperyalizm ve kilise destekli Rum-Yunan ikilisinin gerçek hedeflerini artık anlayıp buna karşı milli çıkarlarımızı gözeten siyaset gütmeleri şarttır. Kimse kanla kurduğumuz ve 25. Kuruluş Yıldönümü’nü büyük bir onurla kutladığımız devletimiz KKTC’nin, müzakere masasında yok edilebileceği gibi yanlış bir hesabı yapmamalıdır.
Yeni yılın Büyük Türk Milleti’ne sağlık, bereket ve huzur getirmesini dilerim.