20 bin lira için de Bakan gider miymiş?..
Dünkü gündemden kalan iki haber beni çok şaşırttı. Birincisinden başlayalım; “İngiltere’nin başkenti Londra’daki lüks evi için aldığı konut kredisi bedelini düşük göstererek yolsuzluk yaptığı iddia edilen Kültür Bakanı Maria Miller, parlamento denetim komitesi tarafından suçlamalardan aklanmış olmasına rağmen, halktan ve milletvekillerinden gelen eleştirilerin devam etmesi sonucu istifa etmek zorunda kaldı. Miller, Başbakan David Cameron’a gönderdiği istifa mektubunda (Sayın Başbakanım, üzülerek kabineden istifa ettiğimi açıklamak zorundayım. Bana gösterdiğiniz kişisel desteğe minnettarım ancak farkına vardım ki bu yaşananlar bu hükümetin tüm ülkede yaptığı faaliyetleri gölgeliyor) dedi.”
Gözlerime inanamadım!.. Haberi tekrar tekrar okudum; doğru mu diye. Çeşitli kaynaklara baktım. Hepsinde 3 aşağı 5 yukarı aynı ifadeler. Kimyam bozuldu!.. Kadıncağızın aldığı ve yolsuzluğa konu olan para miktarı ise sadece ve sadece 20 bin liraya karşılık geliyor. Bir saat parası bile değil. Parlamentoda kendisi savunmak için konuştuğu süre ise 31 saniye. Özür dilemiş. Bilebildiğim kadarıyla İngiltere için seçim vakti de değil. Cameron da istifayı ikiletmeden kabul etmiş.
Tam bu haberin şokunu yaşarken ajanslara düşen ikinci bir haberle dumura uğradım. Muhammed Ali’den dayak yemiş boksör gibi yıldızları saymaya başladım. Kendime gelip tekrar günlük hayata geri dönebilmek için Serpil hanımdan sert bir kahve ve buz gibi su istedim. Olana bakın;
“İspanyol hükümeti, yolsuzlukla mücadelede önemli bir adım daha attı. Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yeni yasa tasarısına göre savcılık tarafından yolsuzlukla ilgili ifadeye çağrılan politikacılar bir sonraki seçim listesinde partilerinden aday gösterilemeyecek. Adalet Bakanlığı ayrıca savcı tarafından ifadeye çağrılan siyasetçinin bundan böyle yazılı olarak ifade göndermesini de yasakladı.
Adalet Bakanı Alberto Ruiz Gallardon, parlamentoda yaptığı konuşmada, yolsuzluklarla mücadelede yeni bir yasal düzenlemenin artık şart olduğunu söyledi. Gallardon, yolsuzluğun bir kanser gibi ülkede herkesi öldürebilecek bir düzeye ulaştığına dikkat çekerek bununla mücadelede sadece hükümetin tek başına hareket edemeyeceğini muhalefet, parlamento ve sivil toplumsal kuruluşların da kendilerine yardımcı olmasını istedi.”
Neyse ki; Serpil hanımın acil müdahalesi iyi geldi. Kendime geldim. Allah’a şükrettim!.. İyi ki İngiltere veya İspanya vatandaşı değilim diye. Sonra da içime derin bir kuşku düştü;
Acaba bu paralelciler, Türkiye’de kendilerine ekmek çıkmayacağını anlayınca İngiltere ve İspanya’yı mı mekan tuttular diye.
Ne diyebiliriz ki!.. Allah yollarını açık etsin ama eğer öyleyse dünya lideri Başbakan Recep Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu’nun da paralelcilere oralarda da müdahale edip milletin huzurunu bozmalarına müsaade etmeyeceklerinden eminim.
Doğrusu da o!..