15 Temmuz yazısı
Şimdi "FETÖ" diye anılan eski "hizmet"/"cemaat"/"camia"nın dershanelerinden yetişti.
Bu yapı ile iktidar arasında baş gösteren kavgalarda "arayı bulmayı" denedi. Misal, dershane krizi patlak verdiğinde, "Ben dershaneye gittim ve hizmet hareketinin dershanesine gittim. Orada ne kadar özverili insanların çalıştığını biliyorum… Hizmet hareketi için nasıl bir sosyal mobilizasyon alanı olduğunu biliyorum dershanelerin; sadece maddi değil manevi değeri olduğunu da biliyorum. Ve bunun sebeplerini anlayabiliyorum. Ben bu dönüşümün biraz daha zamana yayılmasını arzu ederdim. Belki daha sancısız geçişi sağlanabilirdi…" diye, "FETÖ'' dershaneleri için ''Aman'' dileme" olarak yorumlanabilecek laflar etti.
"FETÖ" teşekkülü sayılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı iftarlarında, "Hocaefendi''nin selamını almaktan" duyduğu bahtiyarlığı ilan etti.
"Hocaefendi''nin tekrar Fatih Camii kürsüsünden sesleneceği günler"in gelmesini diledi.
İktidar ile paralel iktidar birbirine girerken, "Cemaat bu ülkenin başına gelen en iyi şeylerden biridir" dedi.
"Hocaefendi''ye edilen sözleri bana edilmiş gibi incitici buldum. Hedef alınan sadece cemaat değil ki, cemaat nezdinde hepimiz" diyecek kadar açık ve net bir özdeşlik sergiledi.
Gülen''e, "Bak güneş nasıl da gülümsüyor şimdi dört yana,
"Dağlarına bahar gelmiş memleketimin"
Gülen de görse bu güneşi, Ahmet abi de Nâzım da" diye şiirlerle seslendi.
Ve…
TRT Yönetim Kurulu Üyeliği''ne getirildi.
***
Şimdi "FETÖ" denilen yapıya karşı mesleğini, kariyerini, unvan/sıfat/makamlarını, mal varlığını, ailesini, canını ortaya koyarak mücadele etmiş olanlar, değil ihanet bir gün olsun gaflete dahi düşmeyenler, aldatılmayan, kandırılmayan ve de kimse aldatılıp/kandırılmasın diye çırpınanlar ise tasfiyeye, ambargoya, baskıya, suçlamaya, soruşturmaya uğramaya devam ediyor hâlâ!
***
"15 Temmuz"un yıldönümünde başkaca sözüm yok!
KANUN NE YANA ATAMALAR NE YANA…
Türkiye Radyo Televizyon Kanununun 5. maddesine göre TRT;
- Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı olmak; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, millî egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu yararını korumak ve kollamak,
- Atatürk ilke ve inkılaplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyeti''nin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören millî hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek,
- Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan kaldırmak veya dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan bir Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin propagandasına yer vermemek,
- Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ilkelerine bağlı olmak,
- Tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmama" gibi bir dizi esasa uymak zorunda.
***
PKK terörünü "Türk-Kürt savaşı" olarak tanımlayan, PKK''ya terör örgütünü demeyenleri "Devlet de JİTEM''e demiyor" diye meşrulaştırmaya çalışan, Türk bayrağının adının değiştirilmesini öneren, "millî orduya kumpas"ı destekleyen, Atatürk''ü "Dersim bombacısı", "şapka takmayanı asan" bir cellat, Türkiye Cumhuriyeti''ni de "seri katil" olarak konumlandıran, devleti "1915 suçlusu" ilan eden, devleti "Ermeni mallarına çökmekle" suçlayan, bütün yetkilerin tek kişide toplandığı sistemi savunan, aynı siyasi parti aidiyetine, aynı okul, vakıf, kurum, kuruluşların referansına sahip kişi/kişilerin, bu esaslara uyması imkan dahilinde olamayacağına ve buna rağmen bu görevlendirmeler yapılabildiğine göre, "kanun" denilen metinler tam olarak ne zannediliyor acaba ülkemizde?
AKÇESİZ İŞLER…
TRT''nin çiçeği burnunda yönetim kurulu üyelerinden biri, 7 Haziran 2021günü "… bana "sus payı" olarak sundukları milletvekilliği teklifini elimin tersiyle itmeme değin para veya makam peşinde sıradan bir yazar hiç olmadım; bundan sonra da olmayacağım. İstanbul''un en ücra semtlerinden birinde altı yıldır bir dairede (villa veya yalı değil, daire) oturuyoruz ve beş yıldır aynı arabaya biniyoruz. Her gün halimize şükrederek kendi doğrularımız çerçevesinde yaşıyoruz ve bundan büyük saadet tanımıyoruz. Akçeli veya karanlık tek bir işle dahlimiz olduğunu ispatlasınlar; bugün çeker giderim" diye yazmıştı köşesinde.
Benim maaşımı katlayan huzur hakkı "akçe"den sayılmıyor; TRT Yönetim Kurulu Üyeliği bile bedel yapılıyor herhalde.
Zira tersi olsa, sözünü tutar ve ataması ilan edildiği an çeker giderdi değil mi?