Ülkelerin etrafında afiyet ve sıhhat talep eden komşularının bulunması için toplumlar her türlü fedakârlığa katlanmaktadır. Kurt ile kuzunun yan yana yaşadığı, her şeyin adalet, hak ve hukuk üzere gerçekleştiği bir ülke herkes tarafından arzulanır. Toplumlar düşmansız kalmak ve huzur bulmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Saldırgan, sömürgeci ve talancı toplumların dışında herkes için barış önceliklidir.
Jeopolitik-reel politik!
Ancak Türkiye gibi ülkeler jeopolitikleri gereği sorunlu olan ülkelerdir. Türkiye, üzerinde Ermenilerin toprak, bölücü Kürtçülerin devlet talepleri vardır. Bu talepler de günceldir. Kimisi örgütlenerek silahlanıp dağa çıkmış kimisi de ABD’de mahkemelere dava açmakta, parlamentolarda “soykırım” tasarıları kabul ettirmektedir. Yani tehdit bu kadar somuttur.
Yunanistan’la Türkiye arasında ise sayılmakla bitmeyecek ihtilaflar vardır. Kıbrıs için yakın geçmişte savaşıldı. Kardak Kayalıkları için savaşın eşiğinden dönüldü. Kıta Sahanlığı, FIR hattı için hemen her gün Türk-Yunan uçakları “İt Dalaşı” yapmaktadır. Türkiye ile Yunanistan’ın mutabakata vararak nihayete erdirdiği bir tek sorun dahi yoktur.
Komşularla sıfır sorun!
Stratejik arazileri olan ülkelerin, ideal politik ya da hayal politikle uğraşma gibi lüksleri olamaz. Tarihlerin ve coğrafyaların gerçeğine oturmayan hiçbir politikanın da geleceği yoktur. Jeopolitik reel politika uygulamayı zorunlu kılar.
AKP iktidarı döneminde “bir adım önde olmak”, “komşularla sıfır sorun” adı altında yürütülen politika tam anlamıyla iflas etmiştir. Komşularla sıfır sorunlu politika, adeta komşularla sıfır çözümlü dış politikaya dönmüştür. Ermenistan ile imzalanan protokoller hüsran ile neticelenmiştir. Kıbrıs’ta açılan kapılar, verilen tavizler, başlatılan görüşmelere rağmen bir arpa boyu yol kat edememiştir. Erbil’de açılan konsolosluk, kurulan iyi ilişkiler ve Ankara’da cumhurbaşkanı gibi karşılanan Barzani’ye rağmen Barzani’nin bölgesi, Türkiye’ye terör ihraç etmeye devam etmektedir.
12 mil savaş sebebi sayılmayacakmış!
Halk arasında “kırmızı kitap” olarak tanımlanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi yeniden yazılıyormuş. Yeni kırmızı kitaba göre Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır “casus belli” (savaş nedeni) olarak gösterilen 12 mil sorunu, iki ülke arasında öncelikli tehdit olarak tanımlanmayacakmış. Aralık 2010’daki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında onaylanması beklenen belgede, yeni vizyonda önceliği “işbirliği” alacak. Bu çerçevede uygulamaya başlanan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi uygulamaları genişletilecekmiş.
Bilindiği gibi Yunanistan karasularını 12 mile çıkarmış, ancak uygulamaya koyamamıştı. Yunan hükümeti 12 mili uygulamaya koymak için Türkiye’nin ve uluslararası şartların uygun olduğu bir zaman dilimini kollamaktadır. Yunanistan’ın kara sularını 12 mile çıkarması demek, Türkiye’nin Ege’ye gemi çıkarmasının izne tabi hale gelmesi demektir. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Türkiye’yi bir kara devletine dönüştürerek, Anadolu’yla bloke edecek böyle bir karara sessiz kalamaz.
