Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

11 milyon dolara mal olan pilotun hazin öyküsü...

Davaları sulandırmak için özel dersler alan FETÖ'cülerin bu konudaki başarıları küçümsenemez. Algı operasyonları konusunda pek mahirdirler. Yedikleri büyük darbeye rağmen alışkanlıklarını sürdürüyor, gelen talimatları yerine getiriyorlar. Kamera kayıtları ve aleni deliller karşısında arsızca inkar yolunu seçenlerin yanında, kendilerinden olmayanları "Yakmak" gibi haince taktikler de geliştirmişler. Enver Paşa'nın ünlü "Hainler korkak olur" tesbiti bunlar için biçilmiş kaftan. İtirafçılık adına masumlara iftira atıp ceza almalarını sağlarken kendi mağduriyetlerine zemin hazırladıkları bazı davalarda ortaya çıktı. Derslerine güzel çalışmışlar. İfadelerin çoğu tornadan çıkmış gibi. İhtimal ki çalınan sorular gibi dava ifadeleri de önceden hazırlanıp ezberletilmiş. FETÖ'nün ilk hedefleri arasında pilotlar vardı. GATA'da kurdukları kumpas ile Hava ve Kara Kuvvetlerindeki başarılı pilotlarımıza çürük ya da uçamaz raporları verip TSK'nın havadaki gücünü yok etmeyi ve kendi mankurtlarına yol açmayı planladılar. Ve önemli ölçüde başarılı oldular. 15 Temmuz hain girişiminden sonra çok ciddi pilot eksiğimiz meydana çıktı. Taşeronluklarını yüklendikleri ABD, parasını peşin aldığı F35 uçaklarını vermiyor. Pilot yetiştirmek dünyanın en pahalı eğitimidir. Sadece hava kuvvetlerinde değil kara ve deniz pilotlarının eğitimi de zordur. Örneğin TSK'da nakliye uçağı olarak bilinen CASA SN235 uçağını, Skorsky ve UH1 gibi helikopterleri kullanabilen pilotun ülkeye maliyeti 11 milyon dolardır. Bugün bu kabiliyetlere sahip olmanın yanında yapay zeka robot silahlar ve dronlar konusunda uzman olan genç bir pilotun dramını yansıtmaya çalışacağım. 5 yıllık subay üsteğmen rütbesinde Özel Kuvvetler'de pilot. 15 Temmuz akşamı saat 22:35'de birinci sicil amiri binbaşı tarafından cep telefonu ile aranarak derhal birliğine gelmesi isteniyor. Sadece Emre Demir değil, ÖKK Özel Hava Alayında görevli tüm pilotlara bu emir veriliyor. Ne de olsa alışıklar. ÖKK timlerini operasyon bölgelerine götürmeye. Emre, 23:03 de kışlaya giriş yapıyor. Nöbetçi amiri Binbaşı, Alay Komutanını karşılama emrini veriyor. Birlikte nizamiyeden giriş yapan Alay Komutanını selamlıyorlar. 100 m. ileride Alay Komutanının 3 Binbaşı ve diğer personel ile enterne edilişini görüp, anlam veremiyor. Buna rağmen soruyor. "Emir böyle" cevabını alıyor. Asker için emrin ne anlama geldiğini anlayan daha fazlasını sorgulayamaz. Diğer pilotlarla beraber gazinoda çay için televizyon seyrediyorlar. Bir şeylerin ters gittiğini anlayınca 00:30'da tanık beyanlarına göre: "Babasının vefat ettiği için ailesinin yalnız olduğunu" belirtip Binbaşı Varlı'dan izin istiyor. "Sana izin verirsek burada kimseyi tutamayız" denilerek kabul edilmiyor. İdari tahkikat raporlarında ve soruşturma dosyalarında Emre'nin endişeli olduğu ve defalarca kışlayı terk etmeye çalıştığına dair ifadeler mevcut. Televizyonda Zekai Aksakallı'nın açıklamasından sonra diğer pilot üsteğmenler Eray Hazır, Temel İlter Pala ve Mustafa Çokangın ile beraber nizamiyeden 02:24'de çıkış yaparlar. Yani kışlada 3 saat 10 dk. kalır. Ve herhangi bir eyleme katılmaz. Dava boyunca tutuksuz yargılanan 4 üsteğmenden 3'ü beraat edip görevlerine dönerken, Emre Demir'e müebbet hapisin yanında Alay Komutanının derdest edilmesini gördüğü halde müdahale etmediği için 10 yıl daha ceza verilir. Gerekçeli kararda Nizamiye de (Nöbetçi Astsubay olan V.T'nin "Alay Komutanı giriş yaptı. Selamlayıp karargaha yolcu ettik. Üsteğmen Emre Demir, Buradan kimse girmeyecek de çıkmayacak da Alay Komutanı dahil" emrini verdiği iddiasıdır. Oysa o emri Nöbetçi Amiri Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun verdiği kamera görüntüleri ve ifade tutanaklarında bulunmaktadır. Dahası Astsubay Süleyman Ektaş, nizamiyeden girmek istediğinde V.T: "Nöbetçi amirin izni olmaksızın kimseyi kışlaya almıyoruz" diyor. V.T.'nin bu ifadesi genç Üsteğmen için "Kanaat" oluşturuyor. Oysa V.T daha sonra yapılan tahkikat da FETÖ ile iltisakı tesbit ediliyor. "Ankesör, mahrem imam görüşmeleri, ev toplantıları" kanıtlanıyor. Lakin "Üye olmakla beraber eylemsiz kaldığı" için az bir ceza ile kurtuluyor. Üsteğmen Emre Demir ile ilgili Fetömetre dahil tüm tahkikatlarda, ailesinde asla FETÖ izine rastlanmadığı gibi, Harp Okulunda FETÖ'nün mobingine uğradığı da biliniyor. Kısacası arada kaynıyor Emre... Aynı durumdaki 3 arkadaşı beraat ederken, Emre'nin cezasının onanmasının en büyük sebebi 6500-7000 sayfalık dosyanın ve ek belgelerin 25-30 günde doğru düzgün okunmayışıdır. Evet Yargıtay'ın özellikle 16. Ceza Dairesinin yükü çok ağır. Emre'nin nişanlısı genç ve kararlı bir avukat. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ek bir dilekçe vererek iki yeni ve önemli gelişmeyi de ekleyerek itiraz etti. Neredeyse 5-6 aydır dosyayı inceliyorum. Emre'nin lehine olan o kadar çok delil ve ifade var ki... Bir de şüpheden zanlının faydalanacağı ilkesi gözönüne alınır, resmen iftira atan V.T'nin durumu da değerlendirilmesi durumunda kararın önce bozulması daha sonra da beraat edeceğinden şüphemiz yok.

Son nota gelince... Elimde korkunç bir yargı raporu var. Detaylarını önümüzdeki günlerde yazacağım. İstatistiklere göre, Yargıtay'da gelen dava dosyalarının yüzde 67'si bozuluyor. Nokta!..

Yazarın Diğer Yazıları