Zulmün artsın!

Tazyikli suyla püskürtülen, yerlerde sürüklenen, ezilen, dipçiklenen, coplanan, sırılsıklam, kafası gözü kan revan, kolu bacağı kırık insanların fotoğrafları akarken gözümün önünden başka sözüm yok:
Zulmün artsın;
Ki tez zamanda yıkılasın!

***

Kandil’den gelen PKK’lılar için hakim ve savcılardan kurulu bir “karşılama” heyeti yolladın. ‘Yol yorgunusunuz siz zahmet etmeyin’ deyip ayaklarına “çadır mahkemesi” kurdun.
Adet yerini bulsun diye sordu yargıcın:
- Pişman mısın?
- Değilim!
Şimdi tomaların arkasına saklanmış kıs kıs gülüyorsun ya; gülünecek haldesin aslında. Derler ya “vurmaya kalksam yarısı boşa gidecek”; öylesin. Habur’da cümle aleme gösterdin; acizsin. O kadar ki, elini kınına götürüp adaletin kılıcını çekemedin!
“Yok” dedin, “Sen bilmiyorsun ama ben biliyorum, sen aslında pişmansın. Kundaktaki bebelerin katili değil, barışın elçisisin. Benim “Ak güvercin”imsin. Söyle nereye “uçmak” istiyorsan seni oraya “salıvereyim”!”
Saldın gitti; sayende PKK’lılar vuslata erdi!

***

Diyarbakır’da binlercesi “Hepimiz Sakine’yiz” diye bağırırken, “Yurttan Sesler Korosu”ymuşlar gibi dinledin. Tempo tuttun. Ayakta alkışladın!
“Hepimiz teröristiz” diyen güruha zinhar “müdahale”ye kalkışmadın. “Kadın Cinayetlerine Hayır” eylemiymiş muamelesi yaptın; arka çıktın. Ağız tadıyla isyan etsinler diye“devlet”e “terörist”in korumalığını yaptırdın;
Aman kimsecikler dokunmasın!
Aman burunları kanamasın!
İncileri dökülmesin!

***

PKK paçavralarına...
Öcalan posterlerine...
Meydan okuyan pankartlara...
Yol verdin.

***

Elinde 30 binden fazla insanın kanı olan cani, katil, teröristbaşı Öcalan’ın egosunu okşatma turları düzenledin. “İmralı yolcuları”nı memnun etmek için seferberlik ilan ettin.

***

Sonra...
Dün...

***

Gördüm;
Silivri’de Türk bayrağının üzerinde tepindin.
Atatürk posterlerinin önüne barikat kurdun.
Milletin yolunu kestin; bütün acımasızlığın, zorbalığınla mülayim teyzelerin, yaşlı amcaların, gazilerin, vatansever gençlerin, siyasilerin, hukukçuların karşısına dikildin.
Halka açık mahkemeyi izleyemesinler diye “duruşma izleyicisiz yapılıyor” yalanını söyledin.
“Çok sert müdahale” ettin.
Biber gazında boğmayı denedin.
Şubat soğuğunda tazyikli suyla “kendinden” olabildiğince uzağa ittin.
Milleti gazabından korumak isteyen vekili pişman ettin; hastaneye sevk ettin!
“Ülke işgal edilmiş haberimiz yok”tu o vekilin son sözleri.
Her şerde bir hayır vardır;
Bak sayende milletin vekili de “haberdar” olmuş oldu “işgal ülkesi”ne döndüğümüzden!

***

Müyesser Yıldız’ın isyanını duydum:
“Irak, Suriye, Ermenistan ülkenin dört yanında kevgire dönen sınırların hepsini buraya yığmışlar!”
Eh heralde!
“Yeni rejim”in “kalesi”ni inşa ettiler Silivri’de!
Sonun Sarai gibi olsun istemiyorsan çok dolanmayacaksın “sur dibinde”!
“Dışarıdakiler”in “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dediklerini duyunca, “düşman” bellediler de “ordu” saldılar üstlerine!

***

Özel timler getirdin, PKK’ya karşı durdurma pazarlığı yaptığın “terörle mücadele operasyonu”nu, yasaları çiğnemeyen aksine uygulanmasını talep eden vatandaşına uyguladın!
Ne oldu?
“Kalenin kapısı taştan demirden” di de “Açılın zindanlar” diyenleri durdurabildi mi?
“Kadılar, müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum, asarsa
İşte hançer, işte kellem, keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” kararlılığındaki bir milleti engelleyebildin mi?
Gördün işte;
Yıkıldı bariyerlerin.
Silivri’nin “adalet”in küllerinden doğduğu yer olduğundan o denli eminsin madem, sevinmeliydin, “işte benim milletim” diye övünmeliydin;
“Her şeye rağmen adaletten vazgeçmedi!”
Madem “adalet” demek Silivri;
Adalete çıkan yol bariyerle engellenir mi? Adalete koşan binlere zulmettin!
Zulmün artsın;
Ki Pir Sultan Abdal’vari bir direnişle “saray zulmü”ne boyun eğmeyenlere karşı sen de Hızır Paşa gibi tarihin karanlığına gömülesin!

***

Dışarıda kafalar gözler, içeride vicdanlar kanadı dün!
5 yıldır “Terörist değiliz” diyen gazetecilere, milletvekillerine, hukukçulara, cerrahlara, akademisyenlere, askerlere “Yok” dedin yine “Siz bilmiyorsunuz ama gözü dönmüş, azılı birer teröristsiniz!”
Kanıtla!
Şeyy...
Yanii...
Eee....
Şemdin Sakık söyledi ya işte!

***

Madem sen bunca insanı saltanatına “kul-köle” olmayıp, “ayaklarının altına aldığın milleti” irşatta ısrar ettikleri için hapsettin...
Madem yine “halkına ihanet edenler” değil de “ihanete karşı duranlar” için kuruluyor darağaçları...
Sana bir Pir Sultan lazım:
“Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan
On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemendi bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan
Karadır kaşları benzer kömüre
Münafıklar zarar verir ömüre
İk’ellerim bağlasalar demire
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan
(...) Ahiri katlime ferman yazılsa
Çıksam teneşire tabut düzülse
Kefenim biçilse mezar kazılsa
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan...”
Silivri Ceza Kampüsü(!) lojmanları için inşa ettirdiğin o devasa caminin hemen önünde, o heybetli kubbelerin, minarelerin gölgesinde zulmederken hiç mi aklından geçirmedin ilahi adaleti!
Hiç mi aklına getirmedin tarihin kulağımıza küpe ettiklerini:
“Senin tuğlu padişahın var ise
Benim arkam kalem bir Allah’ım var!”

Yazarın Diğer Yazıları