Zenciler İmparatorluğu
Oldu, oradasın işte, en yukarıda...Hiç “tadını çıkarmayı” denedin mi bilmiyorum; hiç pencereni açıp gücünü, kudretini, zenginliğini solumak istedin mi?
* * *
Önceki gün, senin duble yollardan birinde, bariyer boyunca koşturan bir çocuk gördüm; 5-6 yaşlarında. Yüz metre ötede yalın ayak bir kadın. Kucağında bebek.
Dileniyorlar; yalvar yakar.
Onları oraya kim, nasıl getirdi bilmiyorum. Yağmur yüklü bulutlar dökmeye başladığında kim, nasıl götürecek; muamma.
Korkma korkma, onların hikâyelerini anlatmayacağım sana. Açlıktan kokan nefeslerini, sefaleti bulaştırmayacağım yamacına; hatta tersine “senin zenginlerin” den bahsedeceğim. Hani şu “zenci”lerden.
Eli açık, boynu omzuna zamklanmış gibi hep aynı yana bükük halde, onlardan birinin aracına yanaştı çocuk. “AK” plakalı, simsiyah bir cip; kocaman. İçinde kocaman simsiyah gözlüklerinin yarısı kadar olan yüzünü çocuğa dönmüş, başörtülü “zenci” bacım. Duracak gibi oldu bir an; durmadı. Beş-on metre sonra yine bir dur-kalk, sonra bir daha...
“Oyun” gibi geldi çocuğa, çocukluğa dair kırıntı barınmadığı aşikâr dünyasında iki dakika teneffüs... “Zengin ve -rengi onun gibi kararmış olmasa da- zenci abla”nın peşinde, araçla birlikte onun çıplak ayakları da bir fren yaptı, bir gaza bastı... Bir durdu, bir koştu. Eğleniyordu.
“Oyun” ya, gülümsüyor ya “abla”, “zengin” ya bir de; yüzünde beliren umut/ümitten anladığım sonunda bir “ödül” var sandı çocuk; eli boş dönmezdi...
Cam açıldı. Başörtülü, zengin ve zenci abla bir su şişesi uzattı çocuğa.
“Bir yudum suya” bile muhtaç ya çocuk; yarısından çoğu içilmiş şişedeki bir yudum su artığını verdi; müstehzi bir ifadeyle bastı, gitti.
Ben utandım.
Henüz arsızlaştıramamışız ki demek; çocuk utandı.
* * *
Bu işte bütün zenginliğin!
Toplumunun ruhunda merhamet, insaf, vicdan, samimiyet bitmeyen, “menfaat” le beslenen, safi bencil bir “Zenciler İmparatorluğu”nun tahtında oturuyorsun.
Ve aslında sımsıkı tutunmakta haklısın bir yerde; “imparatorları”na dahi yağmurlu havada bir yudum suyu çok görür bu “zenci Türk”ler düştüğünü gördüklerinde!