Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yüz kızartan tablo

TBMM’de yapılan gizli oylama sırasında çekilen fotoğrafları mutlaka görmüşsünüzdür. Perde ile kapatılan kabini dikizleyenden tutun da, zarfı kapatmasına yardımcı olanına, oy sandığının başında elindeki çeteleyi işaretleyene kadarki insan manzaraları doğrusu midemi bulandırdı. Referandum, milletvekili, belediye, dernek, vakıf, okul, parti kongresi gibi yüzlerce seçim izleyen, defalarca oy kullanan sıradan bir vatandaş olarak böylesi yüz kızartıcı bir tablo ile karşılaşmadım. Cep telefonu ile fotoğrafı çekilen oy pusulası gördüm. Diğer adayın pusulasının teslim edilişine tanık oldum ama alenen oy kabininin dikizlenmesini, bire bir zimmet işini, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ibaresinin yazıldığı TBMM’de cümle alem tabloyu gördü.
Başlı başına hukuken iptal gerekçesi doğuran bu davranış demokrasinin yüz karası değil de nedir? Elbette o çatı altında fikri ve insani iradesine ipotek koydurmayacak haysiyetli vekiller var. Ama yakalarına takılan vekil rozetinin bedeli bu denli ağır olmamalı. Paketin içinde bulunan özel hayat ve kişisel haklar maddelerine ters düşen bu görüntülere rağmen oy kullananları tarih elbette yargılayacak ve uzun süre beklemeden suçlular, göz yumanlar, işbirlikçiler bunun hesabını milletin önünde verecek.
Peki bu çirkin tablonun önüne geçilemez mi? TBMM Başkanı, tek tek yoklama yapıp, tek tek oy kullandıracağız gibi vaziyeti kurtarmaya yönelik açıklama zorunluluğu hissettiyse de iş işten çoktan geçmiş oldu. Bu sütunlardan defalarca yazdım. Bıkmadan, usanmadan yazmaya devam edeceğim. İnsan onurunu hiçe sayan uygulamalardan kurtulabilmek için öncelikle siyasi partiler ve seçim yasalarının değişmesi şarttır. Lider sultasının hakim olduğu partilerde millet adına oy kullanan vekillerden hangisi gerçekte milletin tercihi ile seçilmiştir. Siyasi ikbali liderlerin iki dudağı arasında olan bir milletvekili gerçek iradesini yansıtabilir mi? Aynı sıraları paylaştığı arkadaşının tercihini dikizleyip onu ihbar edebilir mi? Gelecek seçimlerdeki konumunu düşünerek adına yakın markaj denilen ispiyonculuk seviyesine inebilir mi?
Seçim öncesi propagandalarda “Siyasi partiler kanununu değiştirip seçmenin iradesini dikkate alacaklarına dair demokrasi nutku çekenlerin” hangisi bugüne kadar TBMM’de cesurca bir önerge vererek bunun arkasında durabilmiştir. Komisyon toplantılarında aykırı seslerin “Aman patron duymasın” diye uyarıldığı ortamda yangından mal kaçırılırcasına RTE Anayasası’na sesini çıkaramayanlar, “Bu arada parti ve seçim kanunlarını da çıkaralım” yürekliliğini sergileyebilmiş midir? Yanlış hesabın Bağdat’tan olmasa da Anayasa Mahkemesi’nden döneceğine dair inancımızı korumakla beraber bu sütunlardan başta CHP lideri Sayın Baykal olmak üzere Devlet Bahçeli ve TBMM’de iradesine ipotek koydurmayı insan haklarına aykırı gören milletvekillerine seslenmek istiyordum.
Türkiye’miz bütün olumsuz koşullara rağmen seçim havasına girmiştir. Seçimlerden önce işçi, memur, çiftçi, esnaf gibi bütün gönüllü kuruluşların temsilcileri ile bir araya gelip Türkiye’ye ve Türk insanına yakışır yeni bir seçim kanunu hazırlayınız. Parti tüzüklerini demokratik kanunlara göre değişimini sağlayınız. Üyelikten yöneticiliğe, delegelikten aday adaylığına kadar millet iradesinin yansıtılabileceği, ön seçimin zorunlu oluşundan kontenjan sayılarına kadar her şeyi yazacağınız yeni siyasi partiler ve seçim yasasından AKP’nin nasıl da kaçtığını seçmene gösteriniz. Bu arada dünkü gazetelere yansıyan dikizleme, yakın markaj, zarfa yardımcılık, çetele tutmak gibi fotoğrafları parti tabanlarınıza,ve vatandaşlara dağıtarak böylesi tabloların bir daha yaşanmaması için yetki isteyin. İnanın bu millet kendi iradesine saygı duyanlara yetki verecektir.

Yazarın Diğer Yazıları