Yusufiyeli Şehit ve Unutmanın İhaneti
Cengiz Akyıldız’ı hatırladınız mı? Hatırladıysanız ne âlâ, ama hatırlamıyorsanız, unutmuşsanız “ihanet” içindesiniz demektir. Çünkü şehitleri unutmak ihanettir ihanet. Azerbaycanlı şair dostum Fikret Sadık işte bundan dolayı uyararak der ki “Unutsak da adımızı şehitleri unutmayak.”
“Unutmak İhanettir” adlı kitaptan söz edeceğim, bu girizgâh ondan dolayıdır. Kitabın bir başlığı daha var: “Yusufiyeli Cengiz Akyıldız” ve o başlığın altında Cengiz’in resmi ile Türk Bayrağı yan yana. Kitabın üstünde yazarı olarak Akyıldız’ın damadı Mustafa Çobanoğlu’nun adı geçiyor ama o daha çok bir vefakâr ve organizatör. “Ülkücü yazar Ahmet Aytaç’tır asıl yazar” desek yeridir. Aytaç, Akyıldız’ın dâvâ ve çile arkadaşı, hapishane arkadaşı, dahası Akyıldız’ın “Bir gün hayatım yazılacaksa Tipsiz, bunu sen yazacaksın” dediği bir özel insan. O özelliğini göstermiş vefayla, özenle... Anlatı kurgusunu aşan bir tarzda, bir roman kıvamında tam 159 sayfa yazmış.
“Kimi ölümlü vardır ki, ölümünde bile yeni bir dirilişin sembolü olur, kimi yaşam vardır ki, çevresine ölüm saçar, umutsuzluk aşılar, ölümü kutsar. Kimi insan yaşamak için ölür, kimi insan ölmek için yaşar. Birincisi güzelliğin sembolüdür, ikincisi kötülüğün simgesidir.”
Yaşamak için ölenlerdendir Akyıldız, bu kitap bunun öncü ve birinci kanıtı... Kitabı edinmek isteyenlere Fener Yayınları’nın telefon numarasını veriyorum: 0212 520 27 19
Mehmet Gönenç Destanı
Şehit dendi mi benim aklıma pek çok isim gelir ama birinin yeri çok özeldir ve ben o şehide destan da yazmışımdır. O destanın buraya sığacak kadarlık kısmını paylaşmak istiyorum:
Aylardan Nisan’dır, yıllardan 1951...
Yerlerden Kore...
Üsteğmen Mehmet Gönenç 9. Bölüğün savunma bölgesinde
İleri gözetleyici subayıdır ateşler arasında
İleri gözetlemek için uygun durumda olacaksınız
Ya da ileriniz uygun olacak. Bu uygunluklar, uygunsuzluğa dönüşmüş olacak ki Telsizden Gönenç’in sesi duyulur birden:
“Bulunduğumuz tepeyi işgal etti düşman
Yaman vuruştuk yaman
Telsizcim de dâhil, çok şehidim var
Şu koordinatlara ateş etsin bataryalar!”
Şu koordinatlar dediği
Kendi bulunduğu yer.
Uyarılır elbet
Uyarılır ya, o da uyarır:
“Yanlışlık yok!
Bizi düşmana tutsak bırakmayınız
Kendi ateşlerimizle şehit ediniz! Vasiyetimizdir bu aynı zamanda!”
Zoru zorlamak...
Dünya harp tarihinde eşi görülmemiş o vasiyete
Eşi görülmemiş bir buyrukla yanıt verilir:
Yalnız o birliğin değil
Türk Tugayı’nın bütün topları ateşe başlarlar koro halinde
Haykırmakla hıçkırmak o gün aynı tondadır
Ve onlar kırklara karışmaktalar Kuşatıldı
Gönül kale kuşatıldı
Kırklara karışacaklar
Burçlarından kuş atıldı
O kuşlar, o yarlar...
Bunca yıl derdime yar olan o yarın başında bekle beni Vuslatın kanatlarım olacak uçacağız
Yarların altı akarsudur genelde alabalık suları
Onlardan da içeceğiz bengisu niyetine.
İşte şu kartal, hep benimleydi özdeş özdeş
Alır verirdik mertlikleri yüceden yüceden
Candan yanardı o bana, kanat açarak.
Yakınım bulut var bir de
Gelir geçerdi canımın sıkkın zamanlarında
İçinde kalırdım içim açılırdı dersem şaşıracaksın
Elveda işte böyle
“Allah Allah” tan kazandım bunca yıl
Bunu bil ki, kalksın ortadan senlik benlik
Türk’ün içsel var’ını, o sonsuz kulvarını