Yurt dışında yaşayanların sıkıntılarını bilemezsiniz

Dün Washington’daki arkadaşlarımdan bir elektronik mektup aldım. Çevrede yaşayan Türkleri 20 Temmuz tarihinde Kıbrıs Barış Harekâtını protesto için Rumların yapacağı gösterilere karşı elçilik önünde toplanmaya çağırıyorlar. Daha önce de Nisan ayında Ermenilerin sözde soykırımını protesto için Büyükelçilik önünde toplanmış, Ermeni-Rum-Kürtlerden oluşan kalabalığın Türkiye ve toplumunu katil diye damgalamalarını önlemeye çalışmışlardı. Hele hele Türkiye’den Başbakan ve Cumhurbaşkanı gelirse aynı manzara aynı protesto.
Biliyorum, sizler Türkiye sınırları içinde bunları yaşamıyorsunuz. Anlatacağım şeyleri de yaşamadığınız için yürekten hissetmenize imkân yok ama bilmenizde yarar var. Bunların ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilemezsiniz. Oralarda durum başka. Türkiye’nin ve Türk bayrağının ne kadar düşmanı varsa ne hikmetse böyle günlerde birlik olurlar. Bunu burada Yunan dostluğu, Kürt dostluğu ve Ermeni dostluğunu savunan bizim kalemşörler de bilirler.
Çocuğunuz ilkokuldayken tarih dersinde birden bire dedeleri ile babasının ve soyunun katillikle suçlandığını öğrenir, katil damgası yerse şaşırır. Katil kelimesinin dahi ne anlama geldiğini bilmeyen o yaştaki çocuklar birden bire içinde bulundukları toplumdan zehirli bir soy olarak ayrımlaşır. Şu anda ABD’nin en az 48 eyaleti tarih kitaplarında katil olduğumuz kayıtlı.
Benim küçük oğlum ilkokuldayken sınıf öğretmenleri okulda tarihi bir kahramanı canlandırarak o dönemi anlatan projeler yapmasını istedi. Bizimki de İstanbul’un fethi olayını ve Fatih Sultan Mehmet’i canlandırmak istedi. Ancak Rum asıllı olan sınıf öğretmeni bu projeye karşı çıkarak oğlumun konuyu değiştirmesini istedi. Akşam evde bu olayı duyunca ben ve eşim sinirlenip okula gittik ve durumu okul müdürü nezdinde protesto ettik. Ayrıca kendilerini de etnik ayrımcılık yapmakla suçlayıp dava edeceğimizi anlattık. Sonuçta okul projeyi kabul etti.
Eşim üşenmedi oturdu oğluma kavuk ve kaftan dikti. Ben de büyük bir tarihi İstanbul maketini surları ile yaptım ve Fatih’in gemilerini nasıl ve nerden nereye karadan kaydırdığını gösterdik. Sonuçta bizim oğlanın projesi 7 kişilik okul jürisi tarafından beğeni ile karşılandı ve verilebilecek en yüksek not verildi.
Bu olayı sizlere anlatmamdaki amaç bizim oğlanın aldığı not veya bizlerin ne kadar uğraştığımız değil. 10 yaşında bir çocuğun başından kendi köklerini tanımlamasının yarattığı krizi vurgulamak. Ermeni’ye kardeş diyenlerin, benim yaşadığım Amerika’daki okul ve üniversitelerde Türklere yapılan saldırılardan, Türk bilim adamlarının ilerlemesini önlemek için takılan çelmelerden haberi olmaması gerek.
Rum’a, Yunan’a kardeş diyenlerin Amerikan Kongresi’nde Türkiye aleyhindeki faaliyetlerde nasıl yer aldıklarını bilmeleri gerek. Diyeceksiniz ki, onlar oradaki diaspora diye tanımlanan kendi topraklarından ayrı yaşayan topluluklar. Yok, efendim yok. Washington’daki Yunan büyükelçilik yetkililerinin, kentte bulunan ve ABD hükümetinin izniyle faaliyet gösteren PKK bürosu yetkilileri ile buluşup nasıl iş yemekleri yediğini bilmeleri gerek.
Kürtlere kardeş diyenlerin, Barzani ve Talabani tarafından finansa edilen Kürt lobilerinin nasıl Türkiye aleyhine faaliyet gösterdiğini bilmeleri gerek. PKK’nın Washington bürosunun Türkiye’ye verdiği zarar hiçbir zaman Yunan ve Ermeni lobilerinden az olmadı.
Araplar ise şimdilerde 11 Eylül saldırısı sonrası ezildikleri için bizleri de yanlarında görmek istiyorlar. Ben Arapları da sevmem. Türkiye aleyhine tüm faaliyetlerde Arapların gizli eli finans kaynaklarını yurt dışında da görebilirsiniz. Arap toplumunda din faktörü ardına gizlenerek toplumun ezilmesi de çoğunluğu Hıristiyan olan Amerikan toplumunda tepkiye neden olur. Bizlerin kadersizliği ampul iktidarı yüzünden artık bizleri de Amerikan toplumu Arap gibi gördüğü için beş kuruşluk itibarımızın olmaması. İşte ben bu yüzden Arapları da sevmem.
Evet, sizler yurt dışında yaşayan soydaşlarınızın neler çektiğini bilemezsiniz veya bilmekten de hoşlanmazsınız. Zira siz değil ama onlar yurt dışına kapağı atmış, sizce bir elleri yağda öteki elleri balda olan kişilerdir. Onların şikâyeti çoğunuza şımarıklık olarak gelebilir. Oysa onlar orada tek başlarına ve borç para bile isteyecek bir dostlarının olmadığı bir ortamdadırlar.
İşte bu nedenlerle siz yurt dışında yaşayanların sıkıntılarını bilmezsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları