Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yorgun yürek yazısı

Yine zamansız ölümler burktu yorgun yüreğimi.. Irak Türkmen Cephesi’nin kahraman evlatlarından Münir Kafili şehid oldu. Münir gençlik yıllarını Ebu Garip Cezaevi’nde Türkmen olduğu için geçirmişti. Çıktı, mücadelenin en ön saflarında vuruştu. Defalarca suikasta uğradı ve geçtiğimiz gün sonsuzluğa ulaştı. Irak Türkmenlerinin ne ilk ne de son şehidi olacak Münir. Türkmenler o topraklarda yaşamanın bedelini yıllarca ödedikleri gibi Orta Doğu’da güç kaybeden Türkiye yüzünden çile çekmeye devam edecek.
Ve Türkmen Beylerinden Murat Sökmenoğlu’nu uğurladık memleketi Reyhanlı topraklarına. Cumhuriyet tarihinde şehid Gün Sazak’ın babası Emin Sazak’tan sonra sine-i millete dönen milletvekiliydi Sökmenoğlu. Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığına karşı çıkıp istifa etmişti vekillikten. O dönem yöneticiliğini yaptığım günlük gazetede “Sineden” adını verdiğim köşe açmıştım. Yıllarca süren dostluğumuz gazetecilik-yazarlıktan ziyade abi-kardeş olarak sürdü. Suriye olayları patladığında çok üzüldü. Halk TV ve Ulusal Kanal’daki programlara davet etmiştim. Bembeyaz sakallarını son defa tedavi gördüğü GATA’da öptüm. Nurlar içinde yatsın. Umarım haklarını bizlere ve yıllarca hizmet ettiği Türk milletine helal etmiştir.
Yıllar süren acı bir nebze olsun hafifledi. Hukukun katledildiği Balyoz Davası’na Anayasa Mahkemesi noktayı koydu. Bu arada “Türk Dreyfus Davasının Emile Zola’ları” tartışması başladı. Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde ilk defa “Suçluyorum” başlıklı yazıyı bu sütunlardan kaleme almıştım. Sonra da o sırada Hürriyet’te portreler yazan Soner Yalçın tutuklanmadan önce seslendirmişti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ders olarak okutulmaya başlanan söz konusu davaların sosyolojik sorgulaması, öz eleştirisi henüz yapılmış değil. Amiral gemisinin eski kaptanı Ertuğrul Özkök “ateş olmayan yerden duman tütmez” deyişlerini unutmuş ve Hürriyet’i aklamaya çalışırken sadece kendi yazarlarına Emile Zola unvanı dağıtmış. Canı sağ olsun.. Selcan Taşçı cevabını yapıştırdı bile. Bal tutan parmağını yalar. Geçtiğimiz hafta Emin Çölaşan hakları teslim eden yazısı ile not düştü tarihe. Kendi adıma müsterihim. En azından “O sırada Silivri’de yapayalnız duruşmaları izliyordum” diyerek yıllarca ihmal ettiğim sevdiklerime zengin bir miras bırakmış olacağım. Aynalarla barışık yaşayacağım.
Gelelim Balyoz’daki yeniden yargılanma sürecine.. Gazete haberleri içime kurt düşürdü. “Yeniden yargılanma ile tazminat yolu açıldı” başlıkla haberler ilginç. Bir nevi “Pardon!!” denilerek “Bedeli ne ise ödeyelim” teklifi.. Açıkcası “Rüşvet” teklifi.. İnsanları haksızca yıllarca içeride tutacak, istikballerini mahvedecek, itibar infazlarına uğratacak ve ardından tazminat ödeyerek kurtulacaksınız öyle mi?Girerken ve çıkarken duruşlarını hiç bozmayan soylu Türk subaylarının tazminat adıyla kendilerine teklif edilecek rüşveti asla kabul etmeyecekleri kanaatindeyim. İçeride yatmanın bedeli ödenecek para ile telafi edilemez. Kumpası kuranlar tek tek yargılanıp, her şey ortaya çıkarılana kadar bu mücadele kesintisiz devam etmelidir. Yeniden yargılanmanın yapılacağı Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararlarının ardından 25 beraat daha verdi. Duruşmayı 10 Kasım 2014 tarihine erteledi. Bu 10 Kasım tarihi bizlere her halde bir şeyler hatırlatır!
Balyoz’daki rakamların ve tarihlerin gizemini bu sütunlardan yazdım. Tesadüflere asla inanmam. Kasaptaki ete soğan doğramayan Hilmi Özkök ile darbeyi önlediğini iddia eden Aytaç Yalman da tanık olarak dinlenecekmiş.. Anadolu’da “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye” derler.. Bu tanık dinleme çağrısının da TSK içinde en çok tartışılan ve itibarları sıfırlanan iki ismi kurtarma operasyonunun bir parçası olduğunu düşünüyorum. Orduevlerinde selam verecek personel bulamayan Özkök ve Yalman’ın hangi yüzle duruşmaya geleceğini Allah ömür verirse göreceğiz...

Yazarın Diğer Yazıları