Yolsuzlukların sebebi olarak laik ahlâk ve ekonomiyi gösteriyorlardı

8 Ağutos 2003 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Nedim Şener imzasıyla yayımlanan bir haberin tartışma doğuran bölümünü sunalım önce:
“TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu raporunda yer alan ’Yolsuzluğun dinî olmaktan çok laik ahlâkla ilişkili bir sorun olduğu görülmektedir’ ifadesi, rapor üzerinden dinci - laik tartışması yaşanmasına neden oldu. AKP’li milletvekillerinin çoğunluğu oluşturduğu komisyonun raporundaki bu ifade gazetelere ’Yolsuzluk laik kesimlere özgü bir sorun’, ’Yolsuzluk laiklikten’ şeklinde yansıdı.”
Evet işte böyle, 2003 yılında yolsuzlukların sebebi olarak “laik ahlâk” ı görenler, bu satırların yazıldığı 2009 yılına dek, Cumhuriyet döneminin en akla hayale gelmez yolsuzluklarını yaptılar ve dokunulmazlık zırhı sayesinde Yüce Divana gitmekten şimdilik kurtuldular. “Yolsuzun ve hırsızın; laiki, İslâmcısı, liberali, milliyetçisi olmaz, hırsız hırsızdır” diyememişlerdi o gün. Diyemezlerdi de... Çünkü yetiştikleri mektep bozuktu, onlara her kötülüğün kaynağının laiklik ve Türklük olduğu belletilmişti orada. Ahlâk ya da ahlâksızlığın aslında vicdani bir mesele olduğunun ayırdında değillerdi. Bakınız Abdullah Gül’ün Hocası ve Türkiyede’deki dincilerin baştacı ettiği Prof. Dr. Sabahattin Zaim neler diyordu: “Laik ekonomi teorisinde düşünülen insan modeli ’ekonomik adam’dır. Bu adam tipi Batı’nın rönesansla başlayan, rasyonalist, akılcı, seküler ortamı içinde ortaya çıkan, robot gibi işleyen, attığı her adımla menfaatini maksimize etmek isteyen insan modelidir (Homo economicus). Laik modelde, ekonomik adamın mutlak üstünlüğü vardır. Yani ferd kendi menfaatini sağlamak için davranışlarını düzenleyeceğine göre, bunu sağlamada mutlak serbestliğe sahiptir. Her ne pahasına olursa olsun, her ne şekilde olursa olsun, helal-haram meşru-gayri meşru her yoldan ekonomik menfaatini maksimize etmeye çalışacaktır. Laik modelde hudutsuz kazanç prensibi hakimdir. Üretimde kârın sınırı yoktur. Üretici rekabet içinde de olsa kârı maksimize etmeye çalışır. Gerekirse tekelciliğe başvurur. Rakibini yok etmeye çalışır. Spekülasyon, karaborsa, stok, şans oyunu, kumar vb. her türlü vasıtalarla gelirini arttırmak peşindedir. Laik modelde ferdi sorumluluk vardır. Ferd yalnızca kendine ve vicdanına karşı sorumludur. Bu ferdi sorumluluk laik sorumluluk haline gelmiş, dini mahiyeti kaybetmiştir. Laik piyasa modeli, din dışı ve ahlâk dışıdır”
Bu muhteremin kitaplarıyla kafalarını doldurup, çeyrek asır İslâm Devleti Ütopyasıyla yaşayanlar, devleti ele geçirdiler bir gün. İktidar olanaklarının neredeyse tüm dincileri bozup tam bir “homo ekonomicus” olarak hırsız eylediğini şeksiz kanıtladılar, yıkıp viran eylediler Zaim Efendi Hazretleri’nin ekonomik ve anti-laik tüm teorilerini. “Yoksul adam laik olmaz, bunu Mustafa Kemal’in bilmesi mümkün değildi. Zenginleşince sen laik olma desen de olur” diyen yeni akıl hocaları Çetin Altan’ı da yanıltıp fena morarttılar. Nasıl morarmasın ki?.. “Devr-i AKP” de varoşlarda devlet sadakasıyla geçinen, tarikat-cemaat bağlısı yoksul da anti-laik, 150 bin dolarlık ciple gezen, başındaki türbanın parasıyla beş yoksulun Mahmutpaşa’dan giydirilebildiği neo-dinci burjuvanın ayalları da...

Yazarın Diğer Yazıları