İnsan biraz utanır! Yol yakınken teşekkürler Kuntz. Turgay Beşyıldız yazdı
Turgay Beşyıldız- YENİÇAĞ
Daha terleri soğumamıştır sanırım.
Dün gibi futbolla tanışan Japonya’ya! Saygı duymamak mümkün mü?
Daha dün! Dünya şampiyonu Almanya’yı, Alman topraklarında 4-1 yenerken; bunun bir tesadüf olmadığını gösterdiler herhalde! Türkiye’yi de tarafsız bir sahada 4-2 mağlup ettiler.
Bu Japon takımı, Samuraylıktan futbola terfi etmesinin çok uzun bir tarihi yok geride, değil mi?
Bu ülkede ise bir asrı aşkın futbol oynanıyor. İnsan biraz sıkılır, utanır ya! Kimlerden biliyor musunuz? Şu geçtiğimiz günlerde Voleybol'da Avrupa şampiyonu olan; altın yürekli, aslan parçası, alınlarından öpülesi kızlarımızdan!
Tamam anladık! Farklı bir ülkede bir hazırlık maçı... Genk Kulübü’nün sahası olan Cegeka Arena’daki karşılaşmaya gelen gurbetçilerimiz üzgün ayrıldılar mutlak, doğrudur.
Sahasında daha düne kadar futbol topuna dürbünle bakan Ermenistan futbolunu yenemeyen ama transfer masasına oturduklarında, utanmadan, sıkılmadan, ağızlarını milyon Euro’larla açan bu Ay-Yıldızlı oyuncular!
Vallahi gülüyorum, billahi gülüyorum. Hem de neremle bilseniz!
Canlı yayınlanan bir radyo programında söylemiştim. İddia ediyorum; Hem vallahi, hem billahi, yıllık maaşı 1 milyon Euro değil, 500 bin Euro bile olacak futbolcu, bu ülkede parmaklarımın sayısını geçmez inanın.
Değerlerinin kat kat fazlasını hak etmeyen bu ayaklara verirseniz; kulüplerinizde, ülke milli futbol takımlarınızda yakında batmaya adaydır. Hem ekonomik, hem futbol olarak!
*
Japonya, genlerinde, yapısında var. Disiplinli bir takım belli.
Karşılaşmanın Hollandalı orta hakemi Allard Lindhout, 90 dakikayı yakın takip etti ve temiz bir maç yönetti.
A milli takımımızın teknik adamı Stefan Kuntz, oynamayanları bir ‘’Göreyim’’ dedi.
Ermenistan’a 1-0 mağlup iken; oyuna sokması gereken Yusuf Sarı gibi topla çabuk sprinter bir adamı sokmadı. Bu gazozuna maçta ilk 11’de oynattı.
Kaleci Uğurcan’ın konsantre eksikliği bu karşılaşmada da devam ediyor maalesef.
İlk yarıda kısa bir sürede Urawe Red takımında oynayan A. Ito ve Reims’de forma giyen Nakamura’nın iki golüyle bir anda 3-0 öne geçen Japonlar, alkışı da alan taraf oldu.
İlk yarı biterken, Portekiz’de Porti Monense’nin Japon kalecisinden dönen topa kafayı vuran Ozan, ilk gole imza atarken, ikinci yarı biraz takım toparlanır mı diye bekledik. Beklemedik değil!
*
Japonya ile daha önce iki kez karşılaşmıştık. Birin de Japonlar, birinde de Türkiye, aynı 1-0’lık skorlarla galip gelmişlerdi. Bu 3’ ncü randevularıydı.
İkinci yarıya, Uğurcan, Salih Özcan ve Uçar, Çağlar ve Orkun’u soyunma odasında bırakarak, yerlerine; Altay, Hakan, İsmail, Cengiz Ünder ve Merih Demiral ile başlayan Kuntz, istediği skoru 90 dakika sonunda yine alamadı.
Bu yarının başında biraz toparlayan, Bertuğ ile 2. golü bulan, ardından 2-3 de net gol pozisyonunu kaçıran Kırmızı Beyazlılar, yine oyunun kontrolünü uzak Asya’dakilere verince, oyuna sonradan giren Junya Ito’nun penaltı golüne de boyun eğmek zorunda kaldılar.
Tabi ki bu tip karşılaşmalarda skor çok önemli değil, önemli olan bir şey var. Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubu gibi bana göre zayıf bir grupta, halen daha debelleş oluyorsan, sahadaki bu futbolcuların mantalitelerini bir gözden geçireceksin.
Türk futbolcusunun en büyük motive kaynağı soyunma odasıdır.
Ayrıca Hocasından korkup çekinmesidir. Bir oyuncu maç öncesi konuşmayı aynı duygularla Türkçe dinlemiyorsa ve teknik patrondan ve takım kaptanından çekinmiyorsa, yapılacak ilk operasyon işler daha da kötüye gitmeden, Avrupa Şampiyonası’ndaki iddiamızı kaybetmeden, Stefan Kuntz’a teşekkür etmek ve takımın başına acilen, hak eden yerli bir teknik adamı getirmektir. Vesselam!