Yoksullukları en büyük zenginlikleri
Türk televizyonlarında sloganlar beni çıldırtıyor. Mesela Ali Kırca her gece seyircileri ile hayatı paylaşıyor. Veya Mehmet Ali herkesten ertesi gece için kimselere söz vermemesini istiyor. Hele hele Türk televizyonlarında yayınlanan aşağı mahalle türü diziler, onların seviyesi artık beni rahatsız ediyor. Mesela Show TV’de yayınlanan “Pis yedili” adında bir dizi var. Oradaki slogan, “yoksullukları en büyük zenginlikleriydi” . Yani ülkenin dar gelirlileri ile ancak bu kadar dalga geçilir.
Zaten diziler dEyince artık hepsi tıkandı. Hiç biri eski ve başlangıç senaryosuna bağlı değil. Şimdilerde hepsi Dulles dizisindeki entrika türü dalavere icat etme peşinde. Artık bulacakları entrika kalmadı şimdi hepsi birbirinden dalavere çalıyor. Ablasının veya ağabeyinin eşini ayartan kadınlar ve erkekler. Holdingler, evin içinde çizme ile gezen hanımlar, hanım ağalar, gecekonduda topuklu evsahipleri. Bunlar bizim yaşadığımız hayat değil suni bir hayat.
Beni en çok çıldırtan sloganlardan biri de aşk üzerine edilenler. Yani hepsi dünya edebiyatına geçecek koca koca laflar. Bir kere bu sloganları işiten kişi bizim erkek milletini çok duygusal falan sanır. Mesela, “aşkın çözemeyeceği düğüm var mıdır?” veya herkes bir birine “aşkım” diye sesleniyor. Herhalde Amerikan yapımı filmlerde gördüler, orada “mylove” derler ya onu taklit ediyorlar.
Sanırsınız, kadınları sokak ortasında döven, çocuklarının gözleri önünde bıçaklayan başka birisi. Bizim erkeklerin şefkati aşkı da bir başkadır, derindir ilişki resmen kopabilir ama karısını boşasa bile ilişki onun açısından bitmez bitemez. Kendisi gider evlenir başka kadınla yaşar ama eski karısının böyle bir hakkı yoktur olamaz.
Aslında tuhaf bir ulus olduk. Söylediklerimizle yaşadıklarımız hep çelişiyor. Mesela, dış politikada sıfır sorun dedik, sorunsuz olduğumuz tek bir komşumuz yok. Azerbaycan dâhil. Ekonomi iyi diyorsunuz, Türk lirası bir inip bir çıkıyor. Piyasalar durgun. Hükümetin memur ve emekliye verdiği sözler 2013’e kaldı. Amaç seçime yakın bir tarihte Erdoğan Başkanlık sistemi için hazırlanırken akıllarda kalsın hesabı. Ama şimdilik kara bulutlar toplanırken Türk seçmeni hala başka endişeler içinde.
Gelelim size bu kıtadan haberler vermeye. ABD Başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi Parti Başkan aday adayları çekişmesi Florida eyaletine kaydı. Daha önceki üç eyaletin her birinde bir başka aday seçimi kazanmıştı. Şimdi de Florida’da Masachussets eski valisi Romney ile Temsilciler Meclisi eski başkanı Gingrich arasında geçeceğe benziyor. Bu durum ve iki aday arasındaki ahlak ve gelir tartışmaları da Demokrat Parti’nin yeniden adayı olan Başkan Obama’nın elini kuvvetlendiriyor.
Amerika deyince aklıma geldi, meşhur Uludere saldırısının altındaki istihbaratın ABD insansız uçakları tarafından sağlandığı artık ortaya çıktı. Tabii bu konuda ilk bombardımanı kimin yaptığını ise Ankara’daki ampul iktidarı açıklayamıyor. Ama meraklısı bundan birkaç ay evvel Pakistan’daki bombardımanlarda Amerikan insansız uçaklarının kaç sivili öldürdüğünü bulabilir. Gerisi size kalmış bir şey.
Ancak bugünlerde uluslar arası basında yer alan Türkiye’nin Hamas’a 300 milyon dolar yardım yaptığı haberleri her ne kadar Ankara tarafından yalanlansa da dünya kamuoyunda yeteri kadar tepki yarattı. Yani tüm dünyadaki Yahudi guruplarını alarma geçirdi denilebilir. Ama başbakan mesela bu ara bir Fransa ziyareti yapıp havaalanında kalkıp ta Ermeni soykırımı olmamıştır diyebileceğini ise hiç beklemiyorum.
Gene de siz boş verin böylesine gayri ciddi konuları, Kuzey-Güney ile Kanuni bu gece kimi götürecek veya Fatmagül’ün suçunu ya da kapıcı kızı Feriha’nın nasıl zengin oğlanları tavladığını ilgi ve dikkatle izleyin. Size lazım olanlar onlar. Ve yazımı da gene bu dizilerle dalga geçen bir başka dizi adıyla bitireyim, “yalan dünya”.