Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Yerel yönetimlere kültürel özerklik mi?

2008'lerde başlayan açılım politikaları 2013 başında çözüm sürecine dönüştü ve PKK terör örgütüyle müzakereler başladı. O dönemde terör örgütünün ne kadar barışçı olduğu masalı anlatıldı, terörist başına methiyeler düzülerek Türkiye'ye ve hatta bölgeye barışı huzuru getirecek kişi olarak pazarlandı. Sonuç Temmuz 2015'te başlayan terör sarmalında binlerce şehit ve yaralı.

Anlaşılan terörün vahşi yüzü, şehit ve gazilerimiz unutulmuş olacak ki yerel seçim sathi mahalline girildiği son dönemde akıllarından çıkarmadıkları çözüm-müzakere süreci yeniden hortlatılıyor.

Hortlatılıyor diyorum çünkü çözüm süreci denilen yıkım süreci kan ve gözyaşından başka bir şey üretmemiş, Türkiye'nin bekasının temellerine dinamit döşemişti. Buna rağmen halen keşke çözüm süreci bozulmayıp devam edilseydi diyenler şimdi yeniden aynı ipe sarılmış durumda.

AKP heyetinin Almanya ziyaretinde federal yapıya ilişkin görüş alışverişinde bulunduğu açıklandı. Bizde federal yapı olmadığına göre sadece verilen değil alınan bir görüş olduğu aşikar.

Peşinden çözüm sürecinin "Akil İnsanlar" heyetinde yer alan isimlerin de katıldığı PKK ile müzakerelerle özdeşleşmiş Norveç'in başkenti Oslo'da Demokratik Gelişim Enstitüsünün (DPI) toplantısından görüntüler medyaya verildi. DPI'nın direktörü Kerim Yıldız, aynı zamanda Kürt İnsan Hakları Girişimi(KHRP)'nin Başkanı. KHRP, K.Yıldız'la birlikte teröristbaşının Avukatı Mark Muller Stuart tarafından kurulmuş. KHRP'nin onursal başkanı ise İngiltere Lordlar Kamarası Üyesi Lord Eric Avebury. KHRP, AİHM'de Kürtlerle ilgili Türkiye aleyhine açılan davaları takip ediyor. Sitesinde Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta toprakları olan bir Kürdistan haritası yer alıyor.

Medyaya yansıyan fotoğrafların birinde toplantı odasındaki panoda yazan "Türkiye'de zor günlerin yaşandığı bir dönemde kapsamlı diyaloğu desteklemek" ifadesi toplantının müzakere sürecini canlandırma hedefini açıkça ortaya koyuyor.

Aynı enstitüyü geçen aylarda aralarında eski üç bakanın da olduğu AKP heyeti ziyaret etmişti.

İşin ilginç yanı medya sızdırılan bu tür ziyaret ve toplantılar buzdağının görünen kısmı. Muhtemelen iç politika hedefleri bağlamında birilerine merak etmeyin çözüm sürecini unutmadık biz de istiyoruz mesajı vermek için medyaya yansıtıyorlar.

Şunu söyleyelim müzakere süreci dış patentlidir, milli ve yerli değildir. Avrupa, ABD, Irak ve Suriye'de ve hatta Türkiye'de benzer çok sayıda toplantı görüşme yapılıyor. AKP ve HDP'li heyetlerinin peşpeşe Barzani yönetimiyle görüşmek için Irak'ın kuzeyine gidip geldiğini görüyoruz.

Müzakere sürecinin doruk noktası Dolmabahçe'deki fotoğraf ve orada yapılan açıklamalar oldu. Açıklama metninin ana fikri terörist başıyla ortak anayasa yapılması, burada Kürtlere özerklik verilmesini, Kürtlerin ve Türklerin devletin ortakları olarak tanımlanması, dolayısıyla federasyon hatta konfederasyonun önünü açılmasıydı. Tek vatan tek millet değil çok ortaklı çok parçalı vatan!

Türkiye'de bunlar olurken IŞİD bahanesiyle PKK, ABD planları ve desteğiyle, Suriye kuzeyinde fırsatı değerlendirip Irak ve Türkiye'deki pozisyonun önünde bir pozisyon elde etti. Suriye'nin dörtte birini, enerji ve su kaynaklarının yüzde 70'ini kontrol ediyor. Siyasi sürece katılmak üzere hazırlık yapıyor.

ABD desteğinde ama Rusya'nın hazırladığı ilk taslak yeni Suriye anayasasında kültürel özerklik PKK/YPG için cepte ve müzakere masasına bu seviyeden başlayacaklar. Arazideki avantajlı konumlarına bakılırsa daha fazlası da anayasada yer alabilecek.

Türkiye'nin Suriye'de terör örgütleriyle işbirliği yapma çıkışlarına ABD adı konulmamış bir çözüm süreciyle karşılık veriyor. PKK-YPG'yi sözde ayırıp, PKK'nın görselliğini azaltıp, YPG'nin PKK ile bağının olmadığını göstermeye çalışıyor. Menbic'te başlayan ve Fırat doğusuna genişleyen devriye mekanizmasıyla Türkiye ile YPG'yi müzakereye yönlendiriyor.

İşte tam da bunlara paralel olarak Türkiye'de yukarıda anlattıklarımız yaşanıyor. Ama bir şey daha var. 28 Ekim'de yayınlanan 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında Erdoğan yönetiminin 2019 yılı makroekonomik ve sektörel politikalar ile bunların hayata geçirilmesine yönelik uygulamalar açıklandı.

Bu programdaki 104 numaralı tedbir dikkat çekici. Şöyle diyor: Kültürel tesis ve faaliyetler kademeli olarak yerel yönetim kuruluşlarına devredilecektir.

ekran-alintisi-654.jpg

Kültürel tesis ve faaliyetlerin yerel yönetimlere devri ne demek? Bu yerel yönetimlere kültürel özerklik vaadi değil mi? Yerel seçim yılı olan 2019'da böyle bir yetki devri yapacağı demek bazı şehirlerdeki seçmene mesaj mı? Benzer yetki devri ekonomide, eğitimde, güvenlikte de olur mu? Kaygılanmayalım mı? Olanlar olacakların habercisi değil mi?

Dediğimiz gibi yeni müzakere-çözüm sürecine giden yolun taşları içeride dışarıda her yerde döşeniyor. Bize de uyarmak, şehitlerimizi ve gazilerimizi unutmayın demek düşüyor.

Yazarın Diğer Yazıları