Yeniden merhaba!
Sevgili okurlarım, sekiz aylık bir aradan sonra yine birlikteyiz. İnanın, sizlerden ayrı geçen bu zaman sürecinde bir an önce sizlere hitap etmeyi çok istedim. Ama olmadı. Nasip bugüne imiş. Bugünden itibaren, her hafta aynı gün huzurlarınızdayım.
Bu arada, sizlerden ayrı kaldığım zaman diliminde -yazamama gerekçemi öğrenmek için- telefonla, elektronik postayla bana ulaşan veya ulaşamayan tüm okuyucularıma sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Gazetemiz yetkililerinin incelik dolu anlayışlarına teşekkür ediyorum.
Size bu ilk yazıda nelerden söz etmeliyim? Sekiz aylık bir sürenin bende bıraktıklarının tümünü yazmak olmaz. Mevlana “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyor. Ama Hazreti Mevlana beni bağışlasın; etkisi, rüzgârı daha düne kadar süren ‘Elazığ markalı’ bir büyük etkinlikten söz etmek zorundayım. O etkinlik 2-4 Şubat tarihleri arasında Elazığ’da gerçekleştirilen “Elazığ-Bakü Kültür Sanat Buluşması” idi. Hatırlayınız; Yeniçağ üç gün boyunca programını yayımlamıştı. Ben bu görkemi sonuna kadar takip ettim. Azerbaycan’dan 21 kültür ve sanat insanı Elazığ’a geldi. Azerbaycan Devleti bu anlamda tümüyle Elazığ’daydı. Yazarlar Birliği Başkanı Anar Rızayev’e Fırat Üniversitesi Fahri Doktora unvanı verdi. Azerbaycan Parkı’nın açılışı yapıldı. Azerbaycan’a hasret olarak Türkiye’de ölen şair Elmas Yıldırım anıldı. Ve her fırsatta Azerbaycan-Harput müziği gönülleri cilaladı... Azerbaycan Devlet Televizyonu bu etkinliği üç gün boyunca yayımladı. Bu büyük buluşmada Türkiye Cumhuriyeti Devleti değerli konuklarını Sayın Valimiz Muammer Erol’un şahsında üç gün boyunca mükemmel biçimde ağırladı. Öyle ki, Şubat ayazında Park açılışındaki konuşmaları -biz ısınmak için hareket ederek- dinlerken, Sayın Valimiz oturduğu koltukta hiç kıpırdamadan iki saat boyunda dinledi. Bu arada yeri gelmişken Elazığ’ın has evladı Şener Bulut’un etkinlikteki yoğun emeğini özellikle belirtmeliyim.
Sonra ne oldu?
Bakü-Elazığ buluşması, bir başka anlamlı ‘müzik kucaklaşmasının’ oluşumunu adeta tetikledi. 25 Mayıs Gecesi Ankara’da üç bin kişilik Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde Bakü, Kerkük, Elazığ ve Şanlıurfa’dan katılan sanatçılar; Kafkas, Anadolu, Irak Türklüğünün kültür birliğinin belgesini müzik diliyle tüm dünyaya duyurdu! Türkmeneli televizyonu canlı yayımladı. Gerek Kerkük’ten, Azerbaycan’dan gelen sanatçılar; gerekse Türkiye’den Elazığ ve Şanlıurfa’dan katılan sanatçılar Türk müziğinin bu büyük coğrafyada ne denli yaşadığını ispat ettiler. Sevgili Mehmet Özbek’in yönetiminde gerçekleşen bu görkem görülmeye değerdi. TRT Avaz’ın bu harikayı tekrar tekrar yayımlamasını diliyorum. Böyle bir kültür şölenini düzenleyen Ankara Elazığ Vakfı Başkanı Sayın Mehmet Çağlar ve Dernek Başkanı Sayın Prof. Dr. Haşim Çakırbay’ı gönülden kutluyorum. Manas yazarlarının Elazığ’dan Ankara’ya ulaşmasını sağlayan Sayın Valimiz Muammer Erol’u alkışlıyorum.
Sevgili dostum Dr. Mehmet Özbek’ten kısaca söz etmeliyim. Bu vatan evladı, kendi konusunda eşsiz bir sanatçı; harika bir koro şefi. Kafkas, Anadolu ve Irak Türk coğrafyasını bir sahnede müzik ile buluşturmak onun 40 yıllık hayaliydi. Bu büyük sanat insanı anlamlı hayalini gerçekleştirdi. Ama burada kadirbilir Şanlıurfalılara bir sözüm olacak. Evet, sevgili Mehmet Özbek’in 50. sanat yılını kutladınız. Sağolun. Ama böyle bir sanatçıyı sağlığında onurlandırmak adına bir sokağa; ne bileyim bir güzel yere adını vermek gerekmez mi?