Yeni dünya düzeninde Türkiye taşeron
Sevgili okurlarım sizler içerde kasıtlı olarak yaratılan toz duman halindeki Türkiye gündemi ile uğraşırken dünya yeniden ekonomik ve siyasi açıdan şekilleniyor. Özellikle bu şekillenme ve yenidünya düzeni en belirgin olarak bizim çevremizde.
Geçen günlerde ABD tarafından iki ziyaret yapıldı Ankara’ya. Bunlardan sonuncusu ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Burns, konu İran’dı, bastırdı. İran konusunda Obama’nın imzaladığı yaptırım paketi doğrudan bizi ilgilendiriyor. İran örneğin Hindistan’a sattığı yıllık petrolun parasını Türkiye üzerinden alıyordu. Miktar bir milyar dolar. İran üzerinden Türkiye’nin komisyon geliri büyük. Başka yerlere satışlar da var.
Türkiye, komşularına yönelik bu yeni coğrafi düzenlemelerden hep zarar gördü. Birinci körfez savaşı sırasında uçuşa yasak bölgeler falan hep Türkiye’nin aleyhine işledi. Ekonomik açıdan baştan başlayalım isterseniz. Irak ile oldukça iyi bir ticareti olan Türkiye savaş sonrası ihaleleri alan Amerikan şirketlerine ancak taşeronluk yapabildi. Libya’da Türk müteahhitler ihalelerini aldıkları işleri bombardıman ardından kaybetti. Onların işlerini, İngiliz ve Fransızlar aldı. Yaklaşık 50 bin kadar Türk işçisi Türkiye’ye dönüyor. Suriye ile gerginlik bizim Arap âlemine olan bağlantımızı durdurdu. Yalnız bir Arap ülkesine zararımız yüz milyonlarca dolara ulaştı. Şimdi de sıra İran’da.
Türkiye’nin bir başka sıkıntısı da Türkiye’nin İran’dan aldığı gaz. Bu gazı da başka yerlerden sağlama sözü veriyor batılılar ama daha önce verdikleri sözlerden Türkiye’nin yediği kazık ortada. Bu batının yeni kazıkları bu yıl olmasa da gelecek yıl ortaya çıkabilir. Zaten bu yıl ekonomik sıkıntı her türlü maskelemeye rağmen su yüzüne çıkacak. Domatesi biberi, kabağı patlıcanı kaça alıyorsunuz. Doğal felaketler bahane ama gerçek sebep acaba o mu? Sorun bir kendinize.
Birkaç haftaya kadar Ahmet Davutoğlu Washington’a gelecekmiş. Ne yazık ki bu yıl seçim yılı, siyasetçilerin kafası da gündemi de meşgul. Ayrıca seçmene verilecek tavizler içinde Türkiye’ye zarar verecekler var. Ermeni soykırımı tasarısı ve Beyaz Saray açıklaması gibi. Bu konu en hafif bir şekilde gerçekleştirilecektir emin olun.
Başbakanın da Washington’a gelmek istediği söyleniyor. Bana bu durum Ecevit’in hastalığının gizli gizli gösterildiği Amerikalı doktorlarla buluşmalarını aklıma getirdi ne hikmetse. Ameliyat olalı neredeyse bir ay oluyor. Tayyip Bey hâlâ halsiz hâlâ bitkin. Turgut Özal’ın Houston’da by-pass ameliyatı olduktan sonraki hallerini hatırlıyorum. İnanın Tayyip Beyden daha dinçti. Oyun her ne kadar tribünleri kandırmak için oynanıyorsa da uzmanlar yutmuyor.
ABD başkanlık seçimlerinde Massachussets eski valisi Romney şu anda Cumhuriyetçi başkan aday adayları arasında öne çıktı. Ama gerçek başkan adayları Mayıstan önce belli olur. Bu arada çok şey değişebilir. Demokrat partinin başkan adayı belli Obama. Karşısındaki Cumhuriyetçiler ne kadar parçalanırsa Obama’nın şansı da o kadar yüksek olacak. Zaten işsizlik rakamları da seçim yılı içinde düzelme eğrisine girmiş durumda.
Simdi diyebilirsiniz ki, neden Amerika, AKP’nin Türkiye’de özgürlükleri ve demokrasiyi bile bile yok edişine ses çıkarmıyor. İşin aslı Başkan kim olursa olsun, Kürdistan projesi için bütün muhalefeti en iyi susturan AKP’ye bir süre destek verecektir. ABD Kuzey Irak’ta bir miktar asker ve ağır silah bıraktı. Şimdi önce anayasa martavalı ile Kuzey Kürdistan denilen bölgeyi Türkiye’den koparacak. Asıl senaryo bu.
Bakmayın bölge ile ilgili tepişmelere. Bunlar tribünlere. Aynı İsrail ilişkileri gibi. Bu arada Türkiye Batıya sırtını dönmesinin de bedelini ödemeye başladı. Fransa Ermeni soykırımı tasarısını Avrupa Birliği parlamentosuna götürüyor. Hollanda Roj TV davasında para cezası verdi, kapatmadı televizyonu. Bekleyin yakın tarihte daha neler olacak.
Yetmez ama evet diyen solcu arkadaşlar. Şimdi yetti mi ne dersiniz. Anlaşılan Türk milletine de yetmedi hâlâ, Türkiye bir avuç kalınca yetip yetmediğini anlayacaklar.