Yazıcıoğlu Dağları
Rahmetli Muhsin Başkanı anmak için düzenlenen “1. Hasret Kurultayı” na davetli olduğum halde “Maraşlılara kırgın olduğum gerekçesiyle” Göksun’a gitmedim. “Sonsuzluğun Sahibine ulaşılanın izinde, Sonsuzluğa ulaştığı yerde” bulunmak, Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının son nefesini verdiği Keş Dağları’nın havasını solumak, en azından Çağlayancerit ve Göksunlulara sitem etmek için gitmeliydim oysa. İnat işte... Ağızdan laf çıktı bir kere. Oturup televizyondan izledim. Kon TV canlı yayınladı. Çeşitli televizyonların haber bültenlerini de kaçırmadım.
Halen kaza mı, sabotaj mı, ya da ihmal mi olduğu tartışılan olay sırasında, krizi son derece başarı ile yöneten Yalçın Topçu’nun Keş Dağları’nda hıçkırıklarla kükremesindeki haklılığını da millet tescil etmiş oldu. Ele avuca sığmayan Alperenlerle, inançlı ve kararlı parti tabanını her fırsatta sağduyuya çağıran Topçu, Başbakan Erdoğan’a seslenirken, “Yazıcıoğlu benim çok aziz dostumdu, yeri doldurulmaz bir dava adamı diyorsun. Bu sözlerinde samimi isen Yazıcıoğlu’nun şehadetini ne adam gibi sorguladın, ne de adam gibi sordun. Makamına geldim, anlattım. Ama anlaşılan o ki, aradan geçen bu kadar sürede iktidar olmanın gereğini yapamadın. Ne hesap sordun, ne de bu millete bu hadiseyle ilgili hesap verdin” dedi. Yirmi binden fazla Muhsin Yazıcıoğlu hasretlisine konuşan Topçu, bu olayın peşini bırakmayacaklarına dair kararlılıklarını bir kez daha sergiledi.
Kahramanmaraşlılara kırgın olduğumu, seçimlerde Sivas gibi vefa göstermediklerini ifade etmiştim. Ancak Kahramanmaraş İl Genel Meclisi, Keş Dağları’nın adının Yazıcıoğlu Dağları olarak değiştirilmesiyle ilgili güzel bir karar almış. Kararı önce Valilik, daha sonra da İçişleri Bakanlığının onaylaması gerekiyor. Gündemde Kürtçe, Ermenice, Rumca eski yer adlarının değişikliği verilen Keş olan dağ adının Yazıcıoğlu ile değişimine kimsenin itiraz etmeyeceğine inanıyorum.
Göksun’dan Yazıcıoğlu Dağları’na tırmananlar arasında bir değerli dostumun “İnsanlar bir velinin türbesini ziyaret aşkıyla dağlara taşlara düşmüşlerdi” tespiti vurdu beni. Kucağında beş-altı aylık çocuğu ile yürüyen hanımlar, bastonuna dayanarak sabır ve salâvatla yürüyen aksakallı kocaların Muhsin Başkan’a olan hasreti gerçek gözle görülmeye değerdi. Orayı yaşayanların boğazlarına düğümlenen hıçkırıklarla anlatışlarına tanık olmayı isterdim.
Otobüslerin, arabaların çıkamadığı dağlara 10-12 km. toz-toprak içinde yürüyen insanların samimiyetine söyleyecek söz bulamıyorum. Aklıma 1989’da başlayan Erciyes Kurultayı geldi. Muhsin Başkan ile 2-3 defa gitmiştik. Göksun’daki “1. Hasret Kurultayı”nın da bundan sonra geleneksel olarak devam edeceğine inanıyorum.
Gelelim Yazıcıoğlu sonrası BBP’ye...
Bir milyondan fazla iyi insanın toprağa verdiği Yazıcıoğlu’ndan sonra BBP’nin kısa sürede dağılacağını iddia edenler hayal kırıklığı yaşıyor. Tıpkı Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatının ardından yükselişe geçen MHP gibi BBP de Muhsin Başkan’dan sonra büyüme trendine girmiş durumda. Bırakın dağılmayı, kırgını-küskünü, Yazıcıoğlu’na vefa gösterenlerle beraber AKP’ye alternatif olarak BBP’yi göstermeye başlamış. Yalçın Topçu ile beraber Ahmet Şanverdi ve Ali Keser’den aldığım intibalar son derece ümit verici. Ne diyelim. Mevlam neylerse güzel eyler...