Yaşasın vatan, yaşasın Türk milleti
Lokman Hekim’i bu ülkede bilir görünür herkes, ne var ki bilmez yeterince. Tam 7 kartal ömrü sürmüş bu şifa-adamdır O. Bir kartal ömrü ne kadar ki, yedisi de ne ola? Bir kartal ömrü tam 80 yıl, yedisi eder 560. Yedi kartal, seksener yıl, arkadaşlık etmiş, yol göstermişler Lokman Hekim’e. Ahmet Cemil Akıncı’nın yazdıklarına bakılırsa; babası köleymiş Lokman’ın, erkeğini yitiren kuluçkadaki bir kartala yiyecek taşırmış her gün. Yavrusu yumurtadan çıktığı gün, güçsüzleşen o anne-kartal’ı bir yılan zehirlemiş. Bu yavruyla aynı günde bir oğlu olan köle Baura, bu kartalı besleyip büyütmüş. Lokman’ın kaderi kartallara bağlanmış böylece. Hangi şehirde ona ihtiyaç olursa, havalanır kartal, yol gösterirmiş Lokman’a. Ölüme bulduğu ilacı, formülüyle birlikte Ceyhan Nehri’ne düşüren, Lokman Hekim, Çukurova’da ölmüş.
Kartal günümüzde de, Türkiye’ye çare olacak bir insana yol göstermekte. O insanın adı Osman Pamukoğlu’dur. Kartal O’nu, 11 yaşındayken, doğasına sevdalı olduğu Sinop Gerze’den ve sevdiklerinden ayırarak İstanbul’a getirdi, Selimiye Askeri Ortaokuluna yerleştirdi. Yerleşiş o yerleşiş, tam 43 yıl üniforma sırtında kaldı. Harbiye, Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde hep devre birincisiydi o. Nerede problemli bir Birlik varsa, onu sürüyorlardı oralara, o da kusursuz asker ediyordu onları kısacık sürelerde. Ama bir 42. Alay Komutanlığı var ki, ona Tanrı’nın önemli bir misyon biçtiğinin belgin kanıtı. Bu Alay, Balkan Harbi’nin, 1.Dünya Savaşı’nın (Irak ve Çanakkale cepheleriyle ve Medine Savunması), Sakarya Savaşımızın, yiğitler ve şehitler alayı. 42 Alay’ın son komutanı Osman Pamukoğlu. O’nun “Unutulanlar Dışında Bir Şey Yok” adlı eserini okuyanlar, bu alayın son içtimasında yaptığı o müthiş konuşmayı iyi bilirler. Pamukoğlu’nun kartalı sonra onu aldı, Hakkâri ve Kuzey Irak dağlarına taşıdı. O da kartalı, komuta ettiği Dağ Komando Tugayı’nın önüne tunçtan heykel olarak taşıdı. Binlerce Mehmetçiğe kartal olmayı öğretti. O Anadolu kartalları, o dağlarda ne kadar çakal, tilki ve çiyan varsa hepsini temizlediler kısa sürede. Osman Paşa, Çanakkale’deki Atatürk gibiydi oralarda, askerleri mevzide ateş ederken, o ayakta ateş ediyor, PKK çakallarına nefes bile aldırmıyordu, vuramıyorlardı onu. Bundan dolayı ona “Efsane Komutan” diyordu askerleri.
Sonra?... Sonra bu efsane komutanı fazla atılgan ve fazla milliyetçi buldular birileri, tümgenerallikten emekli ettiler. Ağzında bir kalemle çıkageldi kartalı. Eline tutuşturdu. “Yaz” dedi, “Sen bunu da silahın kadar iyi kullanıyorsun” . Yazdı. Kitapları geniş kitlelere ulaştı. O kitleler onun siyasete girmesini, Türk Milleti’ne önder olmasını istiyorlardı sürekli. Onların bu soylu çağrılarına karşı duramadı. Yokluk ve imkânsızlıklara aldırmayarak bir avuç idealist arkadaşıyla birlikte 4 Eylül 2008’de Hak ve Eşitlik Partisi’ni kurdu. Bu partiye de amblem olarak kartalı seçti. Örgütlendi parti, büyük kurultayını yaptı, geçtiğimiz cumartesi günü de Adana İstasyon Meydanında ilk mitingini gerçekleştirdi. Osman Paşa, Gazi Osman Paşa Marşıyla çıktığı kürsüden bir saat sonra “Yaşasın vatan, Yaşasın Türk Milleti” diyerek indi. Kartalı da o arada havalandı Çukurova’dan Antalya’ya doğru, orada 1000 kişilik bir yemek vardı Pazar günü. Sonraki rotasını da biliyorum: 11 Haziran’da Manisa, 13 Haziran Trabzon, 20 Haziran Kocaeli, 21 Haziran Bursa. Meydanlar “Ya Allah, Bismillah, Allahuekber”, “Vatan sana canım feda” diye haykıracak Oralarda olun dostlar, bu milletin siyasal Lokman Hekim’i, kurtuluşun bileşimini bildirecek.