"Yargı kararı olmadan, hiç kimse suçlu ilan edilemez!"
Nedense ve özellikle medya dünyasından, Basın Konseyi’ne çoğu haksız, temelsiz eleştiriler geliyor. Her ne kadar, bu tür iddiaları kabul etmek mümkün değilse bile, bunu anlayışla karşılamak, Konsey üyelerinin müşterek kararı oluyor. Aslında Basın Konseyi, tamamen objektif ve tarafsız bir çalışma gösteriyor. Ne var ki bazı yanılmalar ve yanlış yorumlamalar, özellikle meslek ilkelerini ihlal etmekten hakkında karar verilen meslektaşlardan geliyor. Oysa, 16 maddeden oluşan Basın Konseyi Meslek İlkeleri, her verilen karara mesnet oluyor. “Basın Konseyi” nin işlevini eksiksiz ve tam olarak gördüğünü belirtmek, tabii ki iddialı oluyor. Ancak, bünyesindeki imkânlarla “Basın Konseyi” 1988’den beri “ben varım” diyor. Şimdiye kadar 2 bini aşan başvuru ile karşılaşan “Basın Konseyi”nin hükmünü icra ettiği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gönüllü bir sivil örgütü olan “Basın Konseyi”nin Birleşmiş Milletler’de akredite olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Her 3 yılda bir yapılan “Üyeler Kurulu” toplantısında “okuyucu kesimi” ve “gazeteci kesimi”nden üyelerinin seçimle belirlenmesinden sonra, kurum ve medya temsilcilerinin de katılımıyla oluşan “Yüksek Kurul” da Başkan ve 2. Başkan yine gizli oyla seçiliyor. Geçenlerde yapılan, 25. Üyeler Kurulu’ndan sonra, toplanan Basın Konseyi Yüksek Kurulu, yeniden üstat Orhan Birgit’i Başkan, bendenizi de 2. Başkan seçerken, yeni bir dönemi başlatmış oluyor. Yarım asrı aşan gazetecilik hayatımızda, son olarak bir kez daha omuzlarımıza yüklenen onur ve sorumluluk, yeni bir heyecan ve mesai de icap ettiriyor. Yeri gelmişken, 16 Basın Meslek İlkesi’nden beşini hatırlatmamızda yarar bulunuyor. 1)Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. 2) Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz. 3)Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. 9)Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse “suçlu” ilan edilemez. 10) Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez.
Öte yandan, Basın Konseyi’nin ne olup, ne olmadığını iyice kavramak ve uygulamak icap ediyor. Her şeyden önce, Basın Konseyi’nin, ne bir gazeteciler cemiyeti, ne bir gazeteciler sendikası, ne bir işveren derneği, ne bir fikir kulübü olduğunu kaydettikten sonra, özellikle mesleğin etiği üzerinde özenle duran bir platform olduğunu hatırlatmakta yarar bulunuyor.